Bölüm 32/ Bunu Bana Nasıl Yaparsın?

238 27 2
                                    

#32

Ağzıma yapıştırılan bandın sertçe çekilmesiyle inledim, dudakların parçalanmışçasına sızlıyordu ama en çok sızlatan şey bu hareketi canından çok sevdiğin çocukluk arkadaşının yapmasıydı..
Sinirle soluyup yeşillerimi gözlerine çıkardım, "Üzgünüm." diye fısıldadı ve elinde ki su şişesinin kapağını açtı.

Şişenin ağzını dudaklarıma doğru yaklaştırdığında başımı sertçe sağa doğru çevirdim, susuzluktan dilim damağım kurusa da içmeyecektim. Zaten kollarımı hissetmiyordum, kollarımda ki kan resmen vücuduma süzülmüştü amk.
Vicdansızlar.

"İki gündür ne bir şey yiyorsun ne de bir şey içiyorsun, biraz su iç." kaşlarımı çatıp tekrar ona doğru döndüm, "Siktir git Lincoln !" dişlerimin arasında tıslarken şişenin kapağını kapattı.
Arkasını dönüp ateşin yanında bıçağını törpüleyen orospu çocuğunun yanına doğru ilerledi, evet, tahminlerim doğruydu, o ölmemişti.
Maalesef.

"Kızı sandalyeye bağlayalım mı?" diye sordu Lincoln oldukça soğuk bir ses ile, adını hala bilmediğim ama Lincoln'un 'Patron' diye seslendiği kılıksız piç, yan gözle bana baktıktan sonra başını olumsuzca salladı.
Ardından ayağa kalkıp bana doğru yavaş adımlarla yürümeye başladı, ayakkabılarından gelen tok topuk sesleri boş depoda yankılanıyordu.

Tam karşımda durup gözlerime baktığında yarım ağız sırıtıp boğazımda biriktirdiğim tükürüğü yüzüne savurdum, "Kaltak !" diye bağırıp kolu ile yüzünü sildi. Bana doğru tekrar dönecekken bu seferde tekmelerim karnını buldu, Patron bozuntusu tacizci pislik inleyip yeri boylarken Lincoln aramıza girdi.

"Rahat dur !" diye bağırdı beni sertçe dürterken, onu da tekmeyebilirdim ama yapamadım. Onu şu an öldürmek istiyordum, bana ihanet ettiği için onu öldürmek istiyordum. Lincoln'un böyle pislik adamlarla ne işi olabilirdi?

İçeriye birkaç adam geldi, Lincoln patronu ayağa kaldırdı. "Patron." dedi yeni gelen adamlardan biri, Tanrım bu siktiğimin tacizci pisliğin bir adı yok muydu? Patron bozuntusu bana sert bir bakış attıktan sonra adamlarına döndü, "Paketi getirdik, ne yapalım?" kısaca sırıttıktan sonra konuştu, "Öldürün ve yok edin. Bunu da ben mi söyleyeyim size?!" onları kısaca azarladıktan sonra işlerini halletmeleri için gönderdi.
Vay amına koyayım bulaşa bulaşa mafyaya bulaşmıştık, vallahi helal olsun bize.

"Ne istiyorsun bizden, ne?!" diye bağırdım, tam gidecekken benim bağırtımla geri döndü. "Seni." kaşlarımı çattım, bu cevap sinir kat sayılarımın sınırını aşmıştı. Sanki iplerfen kurtulacakmışcasına bir hareket yapıp öne atlasamda nafileydi, elimi acıtmaktan başka bir bok yapmamıştım. "Pardon, anlayamadım Bay orospu çocuğu!"

Benim özgüvenim ile sadece dişlerini sıklamakla yetindi, "İşte bu yüzden sensin, güçlü, agresif.." güldü ve devam etti, "Tam benim adamım." bu sefer dişlerini sıkan kişi ben olmuştum. "Ne yani adamın mı olmamı istiyorsun?" dedim dalga geçercesine, "Neden olmasın?" sırıttım. "Orospu çocuğu olmanın yanında komiksinde!"

Bakışları ile yüzümü süzdü, ardından Lincoln a döndü. "Sandalyeye bağla, anlaşma için gereken şeyleri konuş." Lincoln başı ile emirleri onayladı, Patron bozuntusu tam gidecekken tekrar döndü ve konuştu, "Ah bir de.. Karnını doyur şunun, ölğden bir farkı yok. Elde edelim derken elimizde patlamasın sonra." bana göz kırpttıktan sonra siktir olup gitti.
Ben buradan bir kurtulayım var ya...

Lincoln ellerimi çözdüğünde kollarım kendiliğinden düşmüştü, ve o an sıcak kanın kollarımın içine süzüldüğünü hissetmiştim. Yüzümü buruşturup bileklerimi ovaladım," Şöyle geç." fısıltıyla konuşan sese baktım, ellerim serbest kaldığında hep hayal ettiğim şeyi gerçekleştirerek ona yumruk attım. Başı sağa kayarken eli ile yüzünü tuttu, "Bunu bana nasıl yaparsın!" sesimde ki hayal kırıklığını bastırmaya çalışsam da nafileydi.

Yüzünü bana çevirmesine fırsat vermeden bir yumruk daha attım, "En yakın arkadaşına!" bir yumruk daha atmak için elimi kaldırdığımda bileğimi sertçe tuttu. "Yeter Lexa !" fısıltıyla bağırdı, çünkü onun duymasını istemiyordu. "Her şey gözüktüğü gibi değil." bileğimi sertçe çektim. "Sikeyim, anlat o zaman.Ne bok oluyor anlat, mesela bunlarla ne işin olduğunu anlatmakla başlayabilirsin!"

Derin bir nefes alıp verdi ve omuzlarımdan tutup yanan ateşin etrafında ki sandalyeye oturttu, kendisi de karşıma oturup etrafa baktıktan sonra az önce uzattığı ama benin reddettiğim su şişesini tekrar önüme koydu."Büyük ihtimal izleniyoruz, fısıltıyla konuşmamız gerek. Ama ilk önce şu sudan biraz iç, lütfen." homurdanıp suyun kapağını açtım ve birkaç yudum aldım.


Gökyüzümde Ki Sen |GxG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin