Bölüm 15/ Sana Emanet

312 27 8
                                    

#15

Flashback:

Clarke annesinden ayrılıp babasına doğru ilerledi ve kollarını boynuna doladı, "Aslında seninle biraz konuşmak istiyordum Lexa." dedi Abby koluma hafifçe dokunarak. Bakışlarımı Clarke'tan çekip Abby'e döndüm ve başımı salladım.

Bahçeye doğru yürüyüp onlardan biraz uzaklaştığımızda durdu ve karşıma geçtim iki elleriyle omuzlarımı kavradı,"Seni kızım gibi severim Lexa, biliyorsun değil mi?" tekrar baş sallamakla yetindim. Gerçekten öyleydi..

"Onun yanında olur musun?" bakışlarımı Clarke'tan çekip Abby'e baktım tekrar, "Biliyorum anlaşamıyorsunuz, ama senin onu koruyup kollayacağına adım kadar eminim. Ne kadar birbirinizi sevmeseniz de.." burukça gülümsedi.

Ne diyeceğimi bilemiyordum, "Sana olan güvenim sonsuz Lexa, bu yüzden kızımı sana emanet ediyorum. Bana söz verirsen, giderken gözüm arkada kalmayacak. En azından kızımın yanında ona destek olacak biri olduğunu düşünüp içim bir nebze de olsa rahat olacak."

Başımı sallayıp tebessüm ettim,"Söz veriyorum, o baş belasına gözüm gibi bakacağım." Abby güldü, "Umarım bir gün iyi anlaşırsınız.."  "Ah, böyle bir şey mümkün değil Abby." gülüştük.

"Teşekkür ederim Lexa." kollarını açıp bedenime sardığında sarılışına karşılık verdim, bizimkiler dururken -Bellamy, Monty, Raven ya da Octavia- kızını en gıcık olduğu kişiye emanet etmesi biraz tuhaftı. Ama bu, aralarında en çok bana güvendiğini açıklıyordu, bu da beni biraz mutlu etmişti.

Yine baş belasını çekmek bana kalmıştı..
Kaderime sokayım.

Flashback son..

"Al, ceketin.." Clarke'ın sesi ile düşüncelerimden sıyrılıp yerdeki bakışlarımı ona çıkardım. Bana uzattığı siyah deri ceketimi alıp kucağıma koydum ve siyah postallarımı ayağıma geçirip fermuarını kapadım. "Sence Jackson görüntüleri izlemene izin verir mi?" omuz silkip oturtuğum portmantodan kalktım ve ceketi giyindim.

"Bilmem, kaç yıllık güvenlikçimiz. Bizi de tanıyor zaten, bir sıkıntı çıkarmaz sanırım." nefes verip mavileri ile üzerimi süzdü, "Eve gidip üzerini değiştirmelisin, bu soğuk havaya göre ince giyinmişsin." tek kaşımı kaldırıp sırıttım, "Sen beni mi düşünüyorsun?" gözlerini devirip omzuma hafifçe vurdu, "Geber köpek,umrumda değil.." gülümsemem genişleti.

Kapıyı açıp geçmem için geriye çekildi, "Sen de oyalanma fazla, okula geç kalacaksın." başını salladı, "Bizimkiler sorarsa ne diyeyim?"  "Bu durumdan bahsetmeyecek misin yani?" diye sorduğumda omuz silkti. "Yani, kendi içimizde bir şeyleri açığa kavuşturuyorsak şuanlık onlara söyleyipte panikletmeye gerek yok." başımla onayladım. "Kırk yılın başı doğru dürüst bir şey düşünmüşsün, tebrik ederim seni Prenses." diyip alkışladığımda dilini çıkardı.

"Hadi siktir git, daha hazırlanacağım.." evden çıkıp asansörün düğmesine bastım, "Çok naziksin Griffin."  "Ne demek, her zaman." asansörün sürgülü kapısı açıldı, "Bir şey bulursan beni ara." bir şey söylemeden asansöre bindim. Üzerimi değiştirmek için eve gitmem gerekiyordu, bu yüzden altıncı kata basıp beklemeye başladım.

Kata geldiğimde asansörden çıkıp cebimde ki anahtarı çıkardım ve evin kapısını açıp içeriye girdim, postallarımı çıkarıp kapıyı kapattım ve direkt odama daldım. Gardırobumun kapaklarını açıp haki yeşili pamuklu sweatshirtümü ve siyah dar pamtolonumu alıp yatağın üzerine attım. Üzerimde ki sweati tek çırpıda çıkarıp yenisini giyecekken arka cebimde çalan telefonum ile duraksayıp telefonu çıkardım, bu şerefsiz niye arıyordu ki şimdi..?

"Sabah sabah rüyanda beni mi gördün?" dedim telefonu hopörlere alıp yatağa koyarken, "Hayır, sadece nasılsım diye sormak için aramıştım kızı- Lexa." gözlerimi devirdim. "Nasıl olduğum seni ilgilendirmez, ayrıca beni rahatsız edip durma. Her aklına estiğinde beni arayamazsın." dedim sertçe, "Haklısı-"  "Görüşmemek dileğiyle." telefonu yüzüne kapattım. Zaten gergindim bir de babam denilecek biyolojik gereksizin sinirlerimi germesini istemiyordum.

İç çekip bacaklarımda ki taytı sıyırıp çıkardım ve pantolonu giyip düğmesini ilikledim, arkamda ki boy aynasına dönüp kendime baktım, saçlarımı düzeltip omzuma düşenleri arkaya attıktan sonra masamın üzerinde ki frambuazlı dudak nemlendiricimi dudaklarıma sürüp birbirine bastırdım. Nemlendiricinin ekşimtrak tadı ile tebessüm ettim, gerçekten bu nemlendiriciye bayılıyordum.

Daha fazla oyalanmamak için hızlıca kitaplığımdan ders kitaplarımı alıp çantama tıktım, fermuarı kapattıktan sonra tek kolunu omzuma takıp evden çıktım.

Umarım bir şeyler bulabilirdim..

Gökyüzümde Ki Sen |GxG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin