Bölüm 25/ Sanırım Başımız Belada

285 23 11
                                    

#25

Kapı zilinin çalmasıyla bakışlarımı Clarke'tan çekip hızla ayağa kalktım ve koşar adımlarla kapıya ilerleyip açtım, kocaman gülümseyen bizimkilere karşı parmağımı dudaklarıma götürerek 'Şşşht!' diye bir ses çıkardım, "Clarke uyuyor, tüm gece uyumadı, fazla ses çıkarmayın." önde olan Octavia başını sallayıp elinde ki taze ekmekleri bana uzattı.

"Clarke sende mi kaldı?" diye sordu Bellamy şaşırarak, olamaz mı? Ben de kalmış olamaz mı? "Evet." diye fısıldadım. İçeriye geçtiklerinde kapıyı ses çıkarmamaya özen göstererek kapattım ve bizzimkilere döndüm, "Bizi neden çağırdınız? Okula gitmeyecek kadar önemli bir konu olduğunu farz ediyorum." dedi Raven,gözlerimi devirdim. Raven ve onun okula olan aşkından bıkmıştım.

"Konuştuğumuz zaman ne kadar önemli olup olmadığına sen karar verirsin Raven." ortamda ki gerginliği bozan kişi Monty olmuştu, "Hey Lexa, karnımda ki gurultuları duyuyor musun? Bu tatlılığa yumurtalı ekmek yapar mısın, senin yumurtalı ekmeklerini özlemiş olmalılar." dedi midesini göstererek, dayanamayıp güldüm. "Yaparım tabii.."

Salona doğru geçtik, Bellamy, Monty ve Raven koltuklara geçerken Octavia benimle beraber mutfağa gelmişti. Göz ucuyla arkamı dönüp baktım, Clarke hala uyuyordu. Önüme dönerken keşke onu yatağa yatırsaydım diye düşünmeden edememiştim, o Allah'ın cezası gerçekten tüm gece uyumamıştı ve bugünlerde oldukça bitkin düşüyordu.

Dolaptan birkaç yumurta çıkarıp tezgaha koydum, "Bir sorun var ve ben bunun ne olduğunu sanırım biliyorum." dedi Octavia fısıldayarak, başımı çevirip ona baktım. "O, o olay.." bir şey söylemeyip bakışlarımı dolaba yönlendirdim ve derin bir kap çıkardım. "Birini mi gördün?" diye sordum yumurtaları kabın içine kırarken. "Evet, iki gün önce evimizi dikizleyen birini gördüm. Hatta bizi takip ediyor bile olabilirdi, bilmiyorum, Bellamy'e bir şey söylemedim. Belki ben kuruntu yapıyorumdur diye, ama sizin şu son bir haftadır olan tuhaf hareketleriniz, düşüncelerimle doğru orantılı. Doğru değil mi? " derin bir nefes alıp verdim,"Ne yazık ki evet."

"Ne yapacağız?" çekmeceden çırpıcı teli alıp kordığım yumurtaları çırpmaya başladım, "Konuşacağız Octavia, ilk önce şu kahvaltıyı hazırlayalım." başı ile onaylayıp dilimlediği salataları tabağa yerleştirdi. Demek sadece bizle uğraşmamıştı..

Salonda da mutfakta da sessizlik hakimdi, bu sessizliği bozan kişi Raven olup televizyonu açmıştı, onlar televizyonu izlerken bizde hızlıca kahvaltı hazırlamaya devam etmiştik. Kızartrığım yumurtalı ekmekleri tabağa koyup masaya yerleştirdim, şimdi her şey hazırdı. "Kahvaltı hazır gençler." dediğimde Monty yerinden fırladı, "Çok açım!" onun bu haline gülümsedim. Bellamy ve Raven'da masaya doğru geldi, Bellamy kardeşinin yanına otururken Raven masaya geçmeden önce yanıma yaklaştı. "Lexa, sabah ki huysuzluğum için üzgünüm. Sanırım bu aralar biraz gerginim..." dediğinde başımı belli belirsiz sallayarak gülümsedim, "Saçmalama, hadi geç çaylarınız soğumasın." Raven'ın da yüzünde bir tebessüm oluştu, koluma hafifçe dokunduktan sonra sandalyelerdeno birine oturdu. Ben ise Clarke'ı uyandırmak için koltuğa doğru yürüdüm.

Televizyonu kapatıp kumandayı orta sehpanın üzerine koydum ve Clarke'a doğru eğildim, gözünün önüne düşen birkaç tutam saçını geriye doğru attım. "Clarke ?" omzundan hafif bir şekilde dürttüğümde mırıldandı, "Hım?"  "Bizimkiler geldi, kahvaltı da hazır. Kalkman gerekiyor." gözlerini açmak yerine üzerine örttüğüm battaniyesine daha sıkı sarıldı. "Uykum var Lexa, elleşme." gözlerimi devirdim. Ben ona gece yat zıbar demiştim ama, al söz dinlemezse böyle kaldıramazdı başını. "Bir şeyler ye, uyursun gene hadi." homurdanarak maviliklerini açtı ve kaşlarını çattı. "Bıktım senden."  "Duygularımız karşılıklı Griffin." acımadan üzerinde ki battaniyeyi çekip aldım.

Clarke zar zor koltuktan kalkıp lavaboya giderken ben de masaya doğru ilerledim ve Monty'nin karşısında ki sandalyeye oturdum. "Çok lezzetli olmuş, ellerine sağlık Lex."  "Afiyet olsun Monty." tabağıma zeytin, salata, domates ve biraz peynir aldım. Yumurtalı ekmeklere uzanıp bir dilim aldıktan sonra tabağıma yerleştirdim ve çatal bıçağımı elime alıp yemeğe koyuldum. Clarke az sonra gelip yanımda ki boş sandalyeye oturdu ve tabağına birkaç bir şey alıp yemeğe başladı, "Clarke'ta geldiğine göre artık konuşabiliriz." dedi Bellamy arkasına yaslanırken.

Göz ucuyla Clarke'a baktığımda mavileri yeşillerimle buluştu, o da benim gibi nereden başlayacağını bilemiyordu. Biraz bakıştıktan sonra göz temasını kesip çayımdan bir yudum aldım ve boğazımı temizledim, ardından konuşmayı başlatacak o cümleyi söyledim. "Sanırım başımız belada." ve ard arda gelen sorular...
Ne, nasıl, ne gibi, bu ne demek oluyor.!?

Gökyüzümde Ki Sen |GxG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin