Bölüm 17/ Dilini Mi Yuttun?

302 27 3
                                    

#17

Clarke:

Kapının tıklanmasıyla bakışlarımı tahtadan çekip kapıya yönlendirdim, Lexa içeriye girdi ve kapıyı kapatıp sessizce elinde ki kağıdı -geç kağıdı olduğunu tahmin ediyorum- öğretmenler masasına bıraktı. "Sana da Günaydın Lexa Woods." dedi Fizik hocası, farkettim de, bu kız neden hep fizik derslerinde geç kalıyordu?

'Senin yüzünden.

Ne alaka be ben n'aptım?

'Senin yüzünden koşuşturuyor işte kör müsün?

Lexa' ya kimse istemediği bir şeyi yaptıramaz, ayrıca konu sadece benimle ilgili değil ki.. Öyle olsa notta hepimizin adı geçmezdi.

'He he ondan.

Lexa' nın yanıma oturmasıyla iç sesimle olan tartışmayı sona erdirdim. Çantasını umursamazca masaya atıp dudaklarını hızlıca yaladı ve arkasına yaslandı, bugün onunla oturma günümüzdü. Evet yanlış duymadınız, oturma günü.
Bizimkilerin iki senedir uyguladığı saçma sapan bir uygulama.. Yok dün sen oturduğun bugün ben oturacağım diye tartışılan saçma salak kavgalar yüzünden uygulanan bir şey.

Flashback:

Kulağıma dolan gürültü ile yüzümü buruşturup gözlerimi aralamaya çalıştım, lakin göz kapaklarım buna izin vermiyordu. Dün gece yetiştirmem gereken Kimya projem için sabahlamıştım, proje bittiğinde sabah karşı masanın üzerinde uyuyakalmış bizimkilerin belki de bin kere aramasından sonra anca uyanabilmiştim. Kimya dersi ikinci ders olduğu için apar topar çıkarken bir de merdivenlerden düşmüştüm.
Anlayacağınız bugün bok gibi bir gündü.

Göz kapaklarımla olan savaşı ben kazanıp hangi orospunun bu gürültüyü çıkarıp beni rahatsız ettiğine baktım, oysa ki uyumadan önce bizimkilere bana dokunmamaları için uyarmıştım. Neyse ki Lexa piçi bugün yoktu ve bu yüzden onun yerine ben oturmuştum, çünkü cam kenarında olduğu için tam kaloriferin dibiydi ve ben kansız bir insan olduğum için oldukça üşüyordum.

Bana ölümcül bakışlar atan yeşillerle buluştuğumda homurdandım, "Kalk yerimden!" dedi sertçe. Tanrım! Neden bu günüm bok gibi?! "Uğraşma benimle Lexa." diye mırıldandım kafamı tekrar masaya koyarken, o ise sinirle sırıtıp alt dudağını ısırdı. "Yerimden kalk dedim Clarke!" öyle bir bağırıyordu ki beynimin için delip geçmişti sanki sesi.

Gitmesi için dua ettim, gerçekten onunla uğraşacak gücüm yoktu. Fakat o, sikik inatçılığı yüzünden tam aksine gitmedi ve kavga çıkarmak için elinden geleni ardına koymadı. Masamın üzerinde ki kitaplarımı elinin tersiyle yere fırlattı, birkaç kişi bize doğru baktığında bu sefer sinirle gülen kişi ben olmuştum.
Orospu.

Bir hışımla kalkıp küfür ettim ve yüzüne yumruğumu indirdim, Raven oturduğu yerden kalkıp bize doğru koşarken Lexa yumruklarını bana sallamaya başlamıştı bile.

Flashback son.

"Hey Clarke ?" Lexa elini gözümün önünde salladığında kendime geldim, yeşilleriyle mavilerim buluştuğunda yarım ağız sırıttı. Bakışlarım kıvrılan dudaklarına gittiğinde anlam veremediğim bir şekilde yutkundum, gülüşü solarken tekrar gözlerine çıkardım bakışlarımı.

"Amma baktın be!" önüne dönmesiyle vücudum biraz rahatladı, "Ne?" diye sordum kaşlarımı çatarken. Ne zamandan beridir ona bakıyordum amına koyayım?
"Sadece sayfa kaçtayız diye sormuştum." başımı belli belirsiz salladım.

Tekrar yanıma yaklaşıp kitabıma doğru eğildi, saçları burnuma yakın olduğu için ona has olan vanilya kokusu içime doldu. Lexa'yı bildim bileli vanilya kokardı, sanki o koku ile tamamlanıyordu ruhu."Clarke dilini mi yuttun amk?" sesi ile boğazımı temizledim.

Başını çevirdi ve biraz benden uzaklaşıp kaşlarını çattı, "Kızım konuşsana !" dudaklarımı araladım, ne konuşmamı bekliyordu ki anlamadım? Gözlerini devirdi ve hafifçe yanağımı tokatladı, "Alo?!"  "Ne yapıyorsun Lexa ?"

"Lan içine bir şey mi kaçtı, ne oluyor olum?" hızlıca beni süzüp tekrar tokatladı, yanağımda ki elini çektim. "İyiyim.."  önüme dönüp sıramın üzerinde ki suyuma uzandım.

Gökyüzümde Ki Sen |GxG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin