Bölüm 13/ Söz

342 29 20
                                    

#13

"Sorun yok, güvendesin." bir nebze rahatlaması için tebessüm ettim, lakin işe yaramadı. Karşısındakinin benim olduğuma inanmıyormuş gibi inceledi mavileriyle, dirseklerimden destek alıp doğrulmasıyla şimdi biraz daha yakındı gözlerimiz.

O, belki gökyüzünden farksız belki de gökyüzünden daha güzel tonda olan masmavi gözleri yeşillerimin arasında kaybolurken ben yüzünü inceliyordum. Sonra şaşıracağım bir şey yapıp kollarını boynuma sardı, aynı üç yıl önce ki gibi. Anne ve babası gittiği gün sarıldığı gibiydi, şaşırıyordum çünkü onunla iyi geçinmezdik, ne ben onu severdim ne de o beni. Şimdi bu, üç yıl sonra ikinci sarılışımızdı.

Saçlarından gelen çilek kokusu ile gözlerimi kapattım, hala sarılışına karşılık vermediğim için yanlarımda duran kollarımı bedenine sardım hafifçe. "Kırk yıl düşünsem seni göreceğime sevineceğim aklımın ucundan geçmezdi."

Ellerimi beline koyup onu kendimden biraz uzaklaştırdım, "Sen korkar mıydın Clarke Griffin?" yarım ağız sırıtırken saçlarının saçlarıma karışmasıyla elimle ayırıp onun önüne gelen saçını kulağının arkasına sıkıştırdım. "Ölüyordum salak.." gözlerimi devirdim, "Keşke ölseydin, kurtulurdum."

Komodine doğru eğilip az önce içtiğim suyu aldım ve Clarke'a uzattım, "Biraz su iç." başını çevirip reddetti. "Su istemiyorum Lexa, polise gitmeliyiz." yerinden kıpırdanmasıyla bileğini tutup durdurdum ve bardağı tekrar ona uzattım. "İç şunu yoksa boğarım yeminle seni bu suyun içinde." homurdanıp elimde ki suyu aldı ve birkaç yudum içtikten sonra bardağı eski yerine koydu."Oldu mu?!" sessiz kalmamla ayağa kalktı.

"Nereye?" diye sordum, "Polise." yataktan kalkıp yanına doğru gittim ve omuzlarından tutup kendime döndürdüm. "Sanırım bu iyi bir fikir değil Clarke." aniden kaşları çatıldı, "Ne ? Beynimin ortasına darbe yedim diyorum Lexa, ölebilirdim! Evime biri girdi ve ben hiçbir şey olmamış gibi mi davranayım?" elleri ile omzundaki ellerimi çekti.

"Hayır, ama.." sustum, beni dinlemiyordu bile. "Çıkar mısın giyineceğim?" gözlerimi devirdim. "Polise gitmeyeceğiz Clarke, dinler misin beni önce?"  "Ne demeni bekliyordum ki, 'tamam gidelim' demeni mi? Senin şu rahat tavırlarından gerçekten bıktım Lexa." bir süre bana bakıp tekrar önüne döndü.

Gözlerimi kapatıp bir süre soluklandım ve tekrar açtım, üzerinde ki sweati bir çırpıda çıkardı. Bakışlarım çıplak sırtına giderken yutkunup arkamı döndüm ve odadan çıktım, dış kapıya gelip kapıyı kilitledikten sonra umursamaz bir şekilde salona geçtim, o notu okuduktan sonra düşünmeden polise gitmemeliydik. Gerçi onun bu nottan haberi yoktu doğru, ama olursa daha mı çok paniklerdi? Tartışılır.

"Ben gidiyorum, sen de ne bok yersen ye!" diye söylendi, yemin ederim rahmetli annem bile bana bu kadar söylenmiyordu. Gözlerimi devirip kendimi koltuğa attım, sıkıysa gitsin. "Lexa kapıyı mı kilitledin?!" cırtlak sesi ile yüzümü buruşturdum, "Gece ikiyi geçiyor Clarke, sessiz ol." salona doğru geçip elinde ki çantasını yüzüme doğru fırlattı.

"Senden nefret ediyorum!" Ben daha çantayı yüzümden çekmeden bu seferde yastıkları eline geçirip atmaya başladı, "Hay sikeceğim belanı !" ard arda attığı yastıkların altından geçtim, hızını alamayıp orta sehpanın üzerinde ki cam bibloya gittiğinde ellerimi kaldırdım. "Dur.. Dur, hoh.. Manyak mısın be!" taramalı tüfek gibi her eline geçirdiğini attığından nefes nefese kalmıştı, "Canımın güvenliği yok yemin ederim." hava olan elinde ki bibloyu alıp tekrar yerine koydum.

"Neden polise gitmemizi istemiyorsun, neden bu kadar rahatsın?" ya sabır.. Arka cebimden gösterip göstermemekle kararsız kaldığım kağıdı çıkarıp ona uzattım, "Bu ne ?"  "Mektup,sana olan aşkımı yazdı- tövbe tövbe. Aç işte!" gözlerini devirip elimdeki kağıdı çekti ve açmaya başladı, "Sen ve esprilerin.. İkinizinde Allah cezasını versin."

Maviliklerini benden çekip kağıda baktı, ve öylece donakaldı. "Ne olup bittiğini düşünmeden polisi işe karıştırmamalıyız."  hala kağıda bakıyordu, elindeki kağıdı çekmemle bana baktı. "Hepiniz?" diye sordu.
Şimdi ikimizinde aklından aynı şey geçiyordu.

Boğazımı temizleyip odasına doğru yürürken peşimden geldi, "Sabah Bay Jackson'ın yanına gidip kamera kayıtlarına bakmak istediğimi söyleyeceğim." odasının ışığını yakıp dolabına doğru ilerledim ve kapaklarını açtım, "Bir iki gün maalesef beraberiz, ya sen bende kalırsın ya da ben sende. Kamera kayıtlarında bir şey bulursak oturur yine konuşuruz, ama şuan polise gidemeyiz Clarke."

Elime geçen rastgele tayt ve salaş tişörtü alıp kapakları kapattım, "İstemiyorum ! Ben kendi başımın çaresine bakabilirim. " "Ben de meraklı değilim sana, annene verdiğim söz için bu kararı verdim zaten." kaşlarını çattı. "Ne sözü?"

Sırıtıp ona doğru döndüm, "Kim bilir.." gözlerini devirdi, "Battaniyelerin olduğu çekmece neredeydi?"

Gökyüzümde Ki Sen |GxG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin