Sınıfa gidip sırama oturduğumda Can bana döndü.
"nerde kaldın sen kızım?" diye sorunca hemen bir şeyler geveleyip önüme döndüm.
İçki meselesinde Can'ın suçsuz olduğu anlaşılınca uzaklaştırma kararı iptal edilmişti. Can her ne kadar her şeyi itiraf ettiğim için bana kızsa da yapacak başka bir şeyim yoktu. Zaten Burak abim her şeyi halletmişti. Hatta Emir'i de halletmişti çünkü sınıfa girdiğim anda korku dolu gözlerle bana bakan Emir'in fena halde dayak yediği belliydi.
Kapının çalınmasıyla dersi bölen hoca 'gel' diye seslenince içeriye nöbetçi öğrenci girdi.
"hocam müdür Mahperi'yi çağırıyor" dediğinde hoca başıyla 'git' işareti yaptı. Yerimden kalktım ve sınıftan çıktım. Nöbetçi beni bodrum katına götürdü ve "seni orada bekliyor" dedikten sonra gitti.
Planladığımız yere doğru ilerlerken kameraların tam ortasında beni bekleyen Gökhan'ın yanına ilerledim.
"sen de kimsin?" dedim korkmuş bir surat ifadesiyle. Alper, Gökhan'ı tanıdığı için Gökhan, siyah kapüşon takmıştı ve kameraya arkasını dönmüştü.
Gökhan ise hiçbir şey demeden bana yaklaşarak bir anda elindeki bezi yüzüme bastırdı.
Plan gereği bayılma numarası yapacaktım ama bir anda gözlerimin kapanmaya başlamasıyla gerçekten çırpınmaya başladım.
Planda bu kesinlikle yoktu!
--------------------
Çatlayacak kadar ağrıyan başımla gözlerimi açtığımda havanın kararmış olduğunu gördüm. Yan tarafımda araba kullanan Gökhan vardı.
"günaydın uykucu" dedi benimle dalga geçercesine.
"beni gerçekten bayıltman planda yoktu!" dedim sinirle.
"o sen kimsin sorusunu sorarken ki flaş tv oyunculuğunla daha fazla bu oyunu sürdüremeyeceğini fark ettim sadece. Berbat bir oyuncusun"
Hala benimle dalga geçiyordu pislik herif!
"arka koltuğa geçip uyuyabilirsin. Yolumuz daha çok uzun"
"nereye gidiyoruz ki?" dedim merakla.
"Mardin'e"
Bir dakika... Ne?!
-------------------
Burak'tan
"bana yalan söyleme lan! Nerede kardeşim söyle!" diye bağırdım.
"kardeşini ben kaçırmadım Burak" dedi telefondaki Alper.
Götün yemez zaten kaçırmaya.
"bana bak Alper! Eğer bu işin altından sen çıkarsan Allah şahidim olsun ki yeryüzünde tek bir hücren kalmayacak şekilde yok ederim seni!" deyip telefonu kapattım.
"yuttu mu sence?" diye sordu Kıvanç.
"yuttu tabi o son tehditten sonra yutmaması mümkün mü?" dedi Tufan.
Bundan sonra yapmamız gereken tek şey sabretmekti.
Alper'in Mahperi'yi kaçırma planını duyduktan sonra hızlıca Gökhan'ın planını uygulamaya koyulmuştuk. Eğer Mahperi daha önce kaçırılırsa Alper onu kaçıramayacaktı. Biz de kaçırma suçunu Alper'in üstüne yıkacaktık bu sayede onu ortadan kaldırmak için bahanemiz de olacaktı. Planın tek sıkıntılı yönü bu süreç içinde asla risk almamak için Mahperi ile görüşemeyecek olmamızdı. Eğer olur da bir şekilde telefonu dinlemeyi başarırlarsa bütün plan suya düşerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİMLER BİR MAFYA
HumorMahperi: sizce bizi özlemişler midir? Burak: onu bilemem ama biz onları çok özledik. Bizi özlemişlerdir ama seni özlememişlerdir bence. Bu yakışıklı abilere sürekli problem çıkaran bir cadıyı kim sever? Di mi kızlar? Tufan: o acımasız yazar bizi ay...