Geçmiş...
Dört kardeş bir odada yerde yatarken Burak'ın aklı daha yeni doğan kardeşindeydi. Kıvanç'a ve Tufan'a o bakamamıştı çünkü henüz o zamanlar çok küçüktü. Yine de babaları denilen o şerefsiz her bu üç erkek kardeşe şiddet uyguladıktan sonra Burak dayak yemenin değil kardeşlerini koruyamamanın üzüntüsüyle bir köşede ağlardı.
Son zamanlarda gece vakti uyuyamamasının sebebi de buydu. İlk defa bir kız kardeşi olmuştu ve artık 12 yaşında biri olarak kendini büyümüş hissediyordu. O adamın kardeşine bulaşmasına izin vermeyecekti.
Nitekim öyle de oldu. Mahperi'nin önüne atlayıp sürekli onu koruma çabasına giriyordu. Tufan henüz olayları anlayamayacak kadar küçüktü ama Kıvanç'da abisinin yanında duruyor beraber kız kardeşlerini koruyorlardı. Tabii o zamanlar Mahperi daha yeni doğan olduğu için korumak çok sorun olmuyordu çünkü adamın tek amacı stres atmaktı ve Mahperi bunun için henüz çok küçüktü.
Her şey Mahperi 2 yaşına gelince başladı....
Mahperi'den
Kafenin kapısından içeri girerken terleyen ellerimi üstüme sürttüm. Nedense bir heyecan yaptım ayol.
Kafenin cam duvarlarının ardından beni gören Eylül el sallayarak konumunu belirtince daha fazla beklemeden içeri girdim ve masasına yönelip oturdum.
Kısa bir soğuk selamlaşma faslından sonra Eylül direkt konuya girdi.
"açıkçası sana biraz kırgınım Yaptığım her ne kadar yanlış da olsa bunu Tufan abine söylemek zorunda değildin."
Parçalarlar seni burada kızım bak valla ben karışmam. Bu okuyucular beni bile korkutuyor.
"Tufan abime ben söylemedim. Kendisi odasına girildiğini anladı. Hadi odasını merak ettiğin için bir göz gezdirmek neyse de çekmecelerini karıştırarak fazla ileri gitmişsin"
"sadece elimde ona ait bir tişört olsun istemiştim. O kadar zenginsiniz ben nereden bilebilirim bir tişörtün o kadar abartılacağını"
Gittikçe saçmalamasıyla ben de sinirlenirken sakin olmak için derin derin nefesler alıyordum.
"hangi tişörtünü aldın?"
Cevap vermeden telefonunu çıkarmasıyla anladım ki bu kız gerçekten fazla takıntılıydı. Çaldığı yetmemiş bir de hep yanında olsun diye fotoğrafını mı çekmişti?
"al bak"
Telefonu elime aldım ve fotoğrafa baktım. Açıkçası bu fotoğraf beni fazlasıyla şaşırtmış ve korkutmuştu.
İyice zoom yapıp tekrar baktığımda Eylül neye bu kadar dikkat ettiğimi anlamış gibi konuşmaya başladı.
"o kırmızı lekeler bir sostur diye düşündüm. Ya da Tufan abin kavga etmeyi sevdiği için birkaç damla kandır bilemiyorum. Neden bu kadar şaşırıyorsun ki kim bilir kaç kere eve kanlı tişörtlerle geldi."
Evet eve çok kere kanlı tişörtle geldiği olmuştu. Benim asıl dikkatimi çeken kanın bulunduğu tişörttü. Bu tişörtü bir yerden hatırlıyordum ben ama abinin tişörtü hatırlaman çok normal diye düşünmeyin. Abimin üstünde hiç görmemiştim zaten bayağı eski bir şeye benziyordu ve Tufan abim asla eski kıyafetler giymezdi.
Tişörtün yanlarından karın kısmına doğru uzanan siyah çizgiler tam orta kısmında birleşiyor ve kırmızı gözlü daha önce hiç görmediğim ürkütücü bir hayvana benzeyen şekil oluşturuyordu. Tişörtün asıl rengi ise lacivertti. Siyah kısımları pek anlayamasam da lacivert kısımda kana benzeyen lekeler vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİMLER BİR MAFYA
HumorMahperi: sizce bizi özlemişler midir? Burak: onu bilemem ama biz onları çok özledik. Bizi özlemişlerdir ama seni özlememişlerdir bence. Bu yakışıklı abilere sürekli problem çıkaran bir cadıyı kim sever? Di mi kızlar? Tufan: o acımasız yazar bizi ay...