Not: Multimedia da Ömer var. ;)
Öncelikle hepinize merhaba. :)
Uzun bir süredir yeni bölüm yazamıyordum ve gece yatmadan bir şeyler yazmaya çalıştım. Gerçekten bölüm yazmaya çalıştım çünkü Çarşamba günü gözlerimden ameliyat oldum ve gözlerimi pek yormamaya çalışıyorum ve istirat etmem gerekli. Umarım sizler de verdiğim çabayı fark edip, yorum ve votelerinizle beni mutlu edersiniz. ;)
Okunma oranlarında bir düşüş söz konusu ve aynı düşüş votelerde ve yorumlarda da söz konusu tabi. Başlarda çok güzel yorumlarda bulunan bir çok kişiyi hikayemde göremiyorum ne yazık ki. :(
Bazılarınız ise hayalet gibisiniz. Evet, kesinlikle bir çok kişi hayalet okuyuculuk yapıyor. Ve bu gerçekten de hoş değil. Cidden bunu hoş bulmuyorum. Madem ki bir şeyi okuyorsunuz onu eleştirin, onu değerlendirin. Verilen bir emek söz konusu... Bunu sadece kendim ve kendi hikayem için söylemiyorum bu tüm hikayeler için geçerli.
Lütfen emeğe saygı duyalım, lütfen!********************
23 Ocak 2004
(Birinci dönem sonu)Pamuğu andıran beyaz tanecikler gökyüzünden süzülürken elimdeki siyah bereyi başıma geçirdim. Bir çift kahverengi göz bakışlarını elindeki karnemden bana çevirdiğinde gülümseyerek, "Matematiğin beş gelmiş." dedi. Aynı şekilde gülümseyerek ona baktığımda, "Hocam sağ olsun." derken sol gözümü kırptım. Beni matematik sınavlarıma o çalıştırmıştı ve matematik kesinlikle onun uzmanlık alanıydı. Berk’in koşturarak yanımıza geldiğini fark ettiğimizde Ömer tam bir şey söylemek için ağzını açacaktı ki Berk, "Kusura bakmayın, sizi beklettim ama bi randevum var ve bu nedenle bugün sizinle takılamayacağım. " dedi hızlı bir şekilde.
"Ne randevusu bu?"
Tek kaşımı kaldırarak sorduğum soru üzerine Berk önce bana sonra Ömer’e baktı. Bakışlarını yeniden bana çevirdiğinde, "Özel bir randevu mu? " diye sordu Ömer.
"Evet. "
Berk’in yanıtı üzerine Ömer sağ elini Berk'in sol omzunun üzerine koydu ve "İyi şanslar dostum." dedi.
---
"Sence Berk kiminle buluşacak? "
"Bilmiyorum."
"Peki, sence okuldan biri midir yoksa farklı bir yerden mi?"
"Bilmiyorum. "
Soru sormayı bırakıp olduğum yerde öylece dikildiğimde Ömer yürümeye devam ediyordu. Bir kaç saniye sonra yanında yürümediğimi fark ettiğinde önce sağına sonra da arkasına baktı. Gözleri beni bulduğunda, "Neden durdun? " diye sordu.
"Ömer. " dedim ona doğru adım atarken. "Sen de bir haller var. "
"Yok. Yok bir şey..."
Gözlerini benden kaçırarak cevap verdiğinde içimdeki merak duygusu daha da arttı. Kesinlikle bir şey olmuştu yoksa Ömer sorduğum soruları bilmiyorum diye geçiştirmezdi.
"Var. Var sen de bir şey..."
Gözlerimi gözlerine yönelttiğimde sesli bir şekilde nefesini dışarı verdi. Sol elini saçlarının arasına geçirip, "Annem." dedi durgun bir şekilde.
" Ben bugün karne aldım. Aslında yıllardır karne alıyorum ama..."
Saçındaki elini boynuna kaydırdığında, "Annem hiçbir zaman karnemi merak etmedi." dedi. "Yani... Küçük bir çocuk değilim ama ben... Ben hep karne aldığım zamanlar aileme karnemi göstermek istemişimdir."
Aramızda bir adımlık mesafe kaldığında tam karşısında durdum.
"Ders notlarımla, takdir belgelerimle, onur belgelerimle, okul birinciliğimle... Her hangi birinden dolayı taktir edilmek istedim sadece."
Başını gökyüzüne kaldırdığında derin bir iç çekti.
"Hangi ailem taktir edecekse beni... Ne saçmalıyorum ben."
Başını hafifçe eğip, sinirle arkasını döndüğünde, "Ömer. " dedim kolunu kavrayarak. "Sen çok başarılı birisin ve bana da derslerimde çok yardımcı oldun." dedim. " Matematiği senin sayende sevdim ben."
Sağ omzunun üzerinden bana bakarak, "Beni de sevsen olmaz mı? " dedi dolu dolu olmuş gözlerle. Derin bir iç çekip, "Seni de seviyorum. " dedim. "Hem de matematikten daha çok. "
Söylediğim şey üzerine alayla gülümsedi.
"Matematikten daha çok... Matematikten..." diye söylenmeye başladığında cümlemin ne kadar saçma olduğunu fark ettim. Ömer'e olan sevgimi matematikle mi kıyaslıyordum? Ah, elbetteki hayır. Ben sadece ortamı yumuşatmak istemiştim fakat başarılı olamamıştım.
"Belki de..." dedi Ömer başını hafifçe sallayarak. "Belki de hiçbir zaman beni gerçek manada sevmeyeceksin. "
Gözlerim söylediği şeyi beklemediğimden dolayı irileştiğinde konuşmasına devam etti.
"Dönmeyeceğini bildiğim halde babamı beklemem ne kadar saçma ise senin bana aşık olmanı beklemem de o denli saçmaydı. "
*************
Okuyan, yorumlayan, voteleyen... Emeğe saygı duyan herkese teşekkürler.
meruguana
9.02.2015
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhunla Sar Beni
Random''Güçlü kollarım yok belki ama...'' derin bir nefes aldı ve mavi gözleri ile kahverengi gözlerimin içine baktı. ''...ruhumla sararım ben seni.'' ...