İyi akşamlar. :)
RSB'nin 16. bölümünde 2014'e geri dönüş yapıyoruz. Ekim ayındayız ve Kurban Bayramı.
En son 2014'ten 9. bölümde bahsetmiştik. 6 bölümdür 2003'teyiz. Ben 2003'ü yazmayı çok sevdim. Lise dönemi, gençlik falan... Dramatik bir hikaye ama eğlenceli bölümlerde gelecek.
Bir kaç bölümde baya bi düşüş var. Sınav zamanınız biliyorum. O yüzden herkese sınavlarında başarılar diliyorum.
Bu arada multimedia'daki gelin ve damat fotoğrafını son sahnede bahsettiğim fotoğraf temsili olarak koydum. Siz onları Ömer ve Hayat olarak düşünün. ;)
İyi okumalar. :)
***********************************************
°•○●16●○•°
Kurban Bayramı
4 Ekim 2014
Zaman akıp gidiyordu. Zaman akıp giderken bizden de bir şeyler alıp götürüyordu. Bazen iyi bazense kötü şeyler…
Bundan doksan dokuz gün öncesinde rıhtımda ağlarken yollarımız Semih ile yeniden kesişti. Ömer’in acısını yaşadığım zamanlarda Semih’le yeniden karşılaşacağım ve onun yanımda olmasıyla yeniden ayağa kalkacağımı bin yıl düşünsem akıl edemezdim. Yıllar öncesinde Semih’in yokluğunda Ömer’le olabileceğimi akıl edemediğim gibi.
Ömer’in ölümünden sonra çevremdeki insanları birer birer göndermeye başlamıştım hayatımdan. Zaten herkesin kendisine göre bir hayatı vardı ve bir süre sonra çoğu ne beni ne de yaşadığım acıyı umursamadı ve gitti. Benim tüm suratsızlıklarıma ve mızmızlanmalarıma rağmen yanımda kalmak isteyen Ender anne ve Hakan baba olmuştu. Onları iyi olduğuma inandırdığımda yaz tatili için Bodrum’a gitmelerini sağlamıştım. Sonuçta hep yanımda duracak değiller ya. Benimle birlikte çok yıpranmışlardı ve onların dinlenmeye ihtiyacı vardı. Bodrum dönüşü Bursa’ya uğramışlardı ve oradaki işleri kontrol edip, bir süre de orada kalmışlardı. Şimdi ise başında oturduğum masanın sağ tarafındaki sandalyelerde oturuyorlardı. Ender anne ve Hakan babanın yanındaki sandalyede ise Berk vardı. Berk’le en son Haziranın başında görüşmüştük. Yaz boyunca Amerika’daydı ve Eylül başında İstanbul’a dönmesine rağmen yoğun iş temposundan dolayı görüşememiştik. Sol yanımdaki sandalyede ise Sema ve onun eşi Atıf oturuyordu. Sema ve Atıf birkaç ay öncesinden Almanya’dan kesin dönüş yapmışlardı ve sanırım son zamanlarda Semih’ten sonra en çok görüştüğüm insan Sema’ydı. Sema ve Atıf’ın yanında ise Adnan amca ve Berna yenge vardı. Tam karşımdaysa Ömer’e sahip çıkıp, onu büyüten dayısı oturuyordu.
Gözlerimi sırasıyla üstünde gezdirdiğim yakınlarımdan çekip, derin bir nefes alarak ayağa kalktığımda hepsi birden bana baktı.
‘‘Beni kırmayıp bu akşamki yemek davetime geldiğiniz için hepinize tekrardan teşekkür ederim. Yaklaşık iki buçuk senedir çevremdeki insanlardan uzak durmama rağmen sizler beni hayatınızdan çıkarmadığınız için sizlere teşekkür ederim.’’
Yeniden derin bir nefes aldım ve devam ettim.
‘‘Ben yenik düştüm; hayata, acılara… Ama şimdi yeniden ayağa kalkmak istiyorum. Onu unutmayacağımı çok iyi biliyorum ama onunda benim sürekli acı çekmemi istemeyeceğini biliyorum.’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhunla Sar Beni
Ngẫu nhiên''Güçlü kollarım yok belki ama...'' derin bir nefes aldı ve mavi gözleri ile kahverengi gözlerimin içine baktı. ''...ruhumla sararım ben seni.'' ...