°•○●20●○•°

290 17 11
                                    

İyi akşamlar. :)

RSB, 20. bölümüyle karşınızda.

Bu bölümde 31 Aralık 2003 tarihindeyiz ve tarihten de anlaşılabileceği üzere yılbaşı.

Multimediada yılbaşı kıyafetleriyle Hayat, Ömer ve Berk var.

Bölüm ithafı DilaraKurt4'e ithafen.

Keyifli okumalar. :)

***************************

20. BÖLÜM

31 Aralık 2003

Uçurumdan düşmek üzereyken bir el yeter tutunmana. Bir el… Bir el tuttu mu elinden, yeter. Yeter belki acılarının dinmesine, yeter belki hayallerine kavuşmana, yeter belki içindeki özlemi gidermeye, yeter belki… Söyleseydi biri bana… Söyleseydi ki, bir gün sende ailenle birlikte bir hayat yaşayacaksın, diye. Söyleseydi ki, seni merak eden insanlar olacak, seni koruyacaklar, seni sarmalayacaklar, diye. İnanmazdım. İnanamazdım. Ama şimdi… Şimdi İpekçigillerin tuttuğu ellerimle hayata öyle bir sarıldım ki… Gözyaşlarım dindi benim. İçimi parçalayan o anne, baba özlemini bastırabiliyordum artık. Kolay değildi elbet birini kaybettiğin babanın yerine koyabilmek ama… Ama o boşluğu içinde yaşamakta hiç kolay değildi. Elbette ki onun yerine koyamazdım birini ama… Onun yerine geçmeden de farklı bir köşemde Hakan babaya da yer verebildim. Ender anneyi sevebildim. Berk ile duyduğum o kardeş özlemini giderebildim. Ömer ile… Ömer ile ne olduğumuzu tanımlayamasam da onunla kendimi iyi hissettiğimi biliyordum. Sesiyle huzur bulduğumu ve gözleriyle derinliklerimde bir şeyler hissettiğimi biliyordum.

Hakan baba beni kendi etrafımda çevirirken aynı anda da ıslık öttürüyordu. Gülümsemem yüzüme yayıldığında beni kendisine doğru çekti ve sıkıca sarıldı. ‘‘Prensesler gibi olmuş benim kızım.’’ deyip, alnıma bir öpücük kondurduğunda mutluluğumu anlatabilecek hiçbir kelime yoktu. Ender anne gülümseyerek yanımıza geldiğinde, ‘‘Berk ve Ömer geldi. Seni bekliyorlar.’’ dedi. Hakan babaya baktığımda, ‘‘İyi eğlenceler kızım.’’ dedi. Gülümseyerek önce Hakan babanın ardından da Ender annenin yanağına öpücük kondurdum. Çıkmadan son kez holdeki aynada kendimi süzdüm. Değişik görünüyordum, her zamankinden farklı. Kırmızı deri, etekli kombinim ve salık bıraktığım uzun saçlarımla her zamankinden daha iddialı buldum kendimi. Aynanın karşısından çekildiğimde Arife teyzenin uzattığı montumu üzerime geçirdim. Dışarıya çıktığımda Berk beni görür görmez ıslık öttürmeye başladı. ‘‘Vay vay vay! Hayatıma bak be, ne güzel olmuş kız senin saçların öyle.’’ dediğinde istemsizce gülümsedim. Acaba elbisemi gördüğünde nasıl tepki verecekti? Bakışlarımı Ömer’e çevirdiğimde gülümseyen bir ifadeyle bana bakıyordu. Saçları her zamanki dağınık halinin aksine yukarıya doğru taralıydı. Üzerinde siyah kırmızı ekoseli bir ceket, ceketinin içerisinde de beyaz bir gömlek vardı. Kırmızı papyonu ise ona farklı bir hava katıyordu. Bakışlarımı Ömer’den çekip yeniden Berk’e baktığımda üzerinde gri takım elbise, beyaz gömlek ve siyah kravat olduğunu fark ettim.  Berk'e, ‘‘Damat gibi olmuşsun.’’ dediğimde, otuz iki diş sırıtarak, ‘‘Taliplerimi arıyorum.’’ dedi.

---

Okula vardığımızda yılbaşı partisinin düzenleneceği, en üst kattaki, salona çıktık. Üzerimdeki montu çıkarıp, askıların bulunduğu kısma astığımda Ömer’in bana baktığını fark ettim. Ona doğru ilerlediğimde beni iyice süzdü.

‘‘Sen… Sen harika görünüyorsun.’’

Şaşkın bakışları hala üzerimdeyken parti düzenlemesiyle ilgilenen bir kız mikrofonu elini alıp, herkese iyi eğlenceler diledi. Ardından müzik başladığında Ömer elini uzatıp, ‘‘Dans edelim mi?’’ diye sordu. Uzattığı elini kavradığımda diğer elini belime götürdü. Omzuna elimi koyduğumda dans etmeye başladık. Gözlerini gözlerimle buluşturduğunda mutluluğunu gördüm. Ömer mutluydu.

Ruhunla Sar BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin