26 Ekim 2014
Sağ omzunun üzerinden arkasına doğru bakan kadının kahverengi, ıslak gözlerinde şaşkınlıktan başka bir şey daha vardı: Acı. Sağanak yağmura rağmen üzerindeki yağmurluğun şapkası başında değildi ve uzun, kahve, salık saçları ıslak tı. Dizlerinin üzerine çökmüş, çaresizlik içerisinde kıvranıyordu.
Nefes almayı başarabildiğimde şaşkınlıktan aralanan dudaklarımı kıpırdatmaya çalıştım fakat ne diyeceğimi bilmediğim için konuşmadan dudaklarımı kapadım. Gözlerimi yeniden kadına çevirdiğimde gözlerine baktım. Gözlerinden akan yaşlara ve gözlerindeki çaresizliğe...
Derin bir iç çektiğimde Semih'in o kadifemsi sesi kulaklarımı doldurdu.
" Hayat? "
Hiçbir şey söylemeden karşımdaki kadına bakmaya devam ettim.
"Hayat!"
Kadına doğru ilerlerken Semih'in kadifemsi sesi yeniden kulaklarımda yankılandı. Kadında gördüğüm şey beni o kadar çok etkilemişti ki... O kadar çaresiz ve acınası bir hali vardı ki... Yeniden derin bir iç çektiğimde Semih'in sesi üçüncü kez kulaklarımda yankılanıyordu.
" Hayat? "
27 Haziran 2014
Rıhtıma vardığımda yağmurluğumun şapkasını başımdan kaydırdım. Saçımdaki tokayı hızla çekip, kahverengi, uzun saçlarımı özgür bıraktım. Hızla nefes alıp veriyordum. Başımı gökyüzüne diktim ve yüzümün her zerresinde her bir damlayı hissettim. Ne kadar süredir burada olduğumu bilmiyordum. Ayakta dikilmekten yoruldum. Güçsüz düştüğümde dizlerimin üzerine çöktüm ve buz gibi betona oturdum. Gözyaşlarım yağmura karıştı. Ben ağladım, ben ağladıkça yağmur daha da çoğaldı sanki... Sanki kaybolup gitmiştim milyonlarca damlanın içerisinde. Sanki bitmiştim.
Bir ses, bir anda kendine getirdi beni. Kadifemsi, güzel bir ses...
''İyi misiniz?''
Sağ omzumun üzerinden arkama doğru baktığımda, ıslak gözlerim kocaman açılmıştı bir anda.
''Se... Semih.''
Gözlerimin içine acıyla baktı. Ağlıyordum çünkü içim acıyordu ve şimdi... Şimdi avazım çıktığı kadar haykırmak istiyordum. İstiyordum çünkü... Çünkü Semih'in kolları yoktu.
26 Ekim 2014
"Se... Semih."
Sesim o kadar zayıf ve titrek çıkmıştı ki...
"Hayat, ağlıyorsun. "
Sesindeki hüznü hissetmiştim Semih'in.
"Ağlama. " dediğinde sol elimi kaldırıp, yüzüme dokundum. Sıcak gözyaşlarım soğuk parmaklarımla buluştuğunda ne ara ağlamaya başladığımı bilmediğimi fark ettim.
"Ben... Ben seni üzmek istemedim. "
Dudaklarımı dişlediğimde, acıyla yüzümü buruşturdum.
"Seni üzecek şeyler hatırladığında dudaklarını dişlersin sen. Seni üzdüm. "
Gözlerimi acınası halde olan kadından Semih'e çevirdiğimde mavi gözlerindeki hüznü gördüm. Üzgündüm ve üzgüntümle onu da üzüyordum. Fakat o beni üzdüğünü zannediyordu.
"Ha... Hayır. " dedim. Sesim hala titriyordu. "Beni üzen şey içimdekiler. "
" Ben bu tabloyu çizerken seni üzebileceğimi düşünemedim. Ben bu tabloyu yaparken sadece... Sadece yıllar sonra bulduğum seni... Senin hafızamdan çıkmayan o halini resmetmek istedim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhunla Sar Beni
Random''Güçlü kollarım yok belki ama...'' derin bir nefes aldı ve mavi gözleri ile kahverengi gözlerimin içine baktı. ''...ruhumla sararım ben seni.'' ...