Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Girebilir miyim?"Jimin önündeki askere manalı bir şekilde bakmaya devam ederken asker kılıcını kaldırarak Jimin'i uzaklaştırdı.
"Hayır giremezsin. Kral emretti seni içeri alamam."
Jimin derin bir nefes aldı ve eli ile saçlarının arasından geçirdi. Kıyafetinin içine sakladığı yemek kabı nerdeyse düşmek üzereydi.
"Kral şimdilik girmeme izin verdi." Yalan söylediği için burnunun uzadığını hissetti. Ne de olsa bu Pinokyo hikayesine inanıyordu.
"Üzgünüm giremezsin."
"Pekala bende Krala gider bana girmeme izin vermediğini söylerim." dedi Jimin omuzlarını silkerek.
Asker telaşa kapıldı ve Jimin'in arkasından hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı. "Hey! Dur tamam."
Jimin arkasına döndüğünde hafif gülümsedi. "Girebilir miyim?"
Asker kafası ile onaylayarak etrafına bakındı. Jimin biraz korksa dahi Jungkook ile kesin görüşmesi gerektiğini biliyordu. Kral birinden ya da kendisi esirlerin yanına girdiğini duyarsa ne yapacağını bilmiyordu Jimin ama risk almak zorundaydı.
İçeri girdiğinde ter kokusu gibi değişik kokular yayılmıştı. Jimin derin nefes alıp ilerlerken köylüler ayaklandı ve Jimin'e şaşkınca bakmaya başladılar. Kıyafetleri ve saçları kendisini değişmiş gibi gösteriyordu.
"Jimin, Kral bizi ne zaman bırakacak?"
Jimin kafasını yana çevirdiğinde kendisine seslenen kişiye baktı. Bu Hoseok'tu. Çok endişeli ve korkmuş görünüyordu. Jimin ona kızgındı. Çok fazla kızgındı fakat o da haklıydı.
Jimin derin bir nefes adlı ve olduğu yerde durup Hoseok'a gülümsedi. Kralın onları ne zaman bırakacağını bilmiyordu ama bırakacağına emindi. "En yakın zamanda bırakacak."
Yavaş adımlarla ilerledi ve Jungkook'un bulunduğu yerde durdu. Jungkook'un arkası dönüktü ve kafasını duvara yaslayarak bacaklarını kendine çekmiş şarkı mırıldanıyordu. Jimin Jungkook'un bu hallerine üzülüyordu ama onu bu durumdan kurtarmak için elinden geleni yapacaktı.
Jimin eğildi ve elini kaldırarak uzun parmaklıkların arasından Jungkook'u dürttü. "Jungkook?" dedi kısık sesle.
Jungkook hızla arkasına döndü ve şaşkın bir şekilde Jiimin'e bakındı.
Hafif doğruldu ve vücudu ile Jimin'e dönerek ellerini parmaklıklara koydu. Derin bir iç çekti ve tedirgin bir şekilde konuştu. "Ne işin var senin burada?"
Jimin gülümsedi ve kıyafetinin altından gizlice getirdigi yemek kalıbını Jungkook'a doğru uzattı. "Sana Kraliyet mutfağından yemek getirdim. Tadına bak çok beğeneceksin."
