Sadece karanlıkta yaşamak isteyen bir ruh gibiydi. Bunu kendi istemiyordu. Ruhu istiyordu. Köyünü özledi. Herşeyini. Orada kalan hatıralarını özledi. Jungkook ile tuttuğu balıklar ve yaptıkları yemekleri özledi. Belki kedisini asla kurtaramazdı ama en yakın arkadaşını kurtarabilirdi ve köylüleri de. Kendisini bu yönde feda edebilirdi. Kral bugün çok keyifsiz ve sinirliydi. Onu bugün sinirlendirmeyecek ve her dediğini yapacaktı. Buna mecburdu. Artık bir karar vermişti ve Kral kararından geri dönen kimseleri asla sevmezdi. Jimin de böyle yapacaktı. Sessizce iki çubuğu eline aldı. Bu gece sonunun geldiğini düşünüyordu. Ya ölecek ya da Kralın yatağına girecekti. Önünde ki yemeğe uzanırken sessizce yutkundu fakat bu yutkunma gözlerinin dolmasını sağlamıştı. Koca bir masada kendi başına korkarak yemeğini yiyordu.
Derin bir nefes aldı ve dudaklarına götürdüğü küçücük balığı ağızını alarak çiğnemeye başladı. Önünde sadece tek mumla bakışırken düşünceleri ile elindeki çubukları ikiye ayırdı. Kırılan çubuklar masaya dağılırken Jimin bardağa bir su koyarak kafasına dikti. Ağızını kuru bir mendil ile silerek ayağa kalkmak istedi fakat iki asker tam arkasında belirerek Jimin'i geri sandalyeye oturttular. Jimin sessizce o masada beklemeye başladı. Kralı beklediğini düşünüyordu fakat Kral hâla gelmemişti. Bu gece vakti neden yemek yediğini bilmiyordu.
Uzun bir sessizlikten sonra iki askerlerden biri yeni iki tane daha çubuk getirdi. Jimin çubuklara şaşkınca bakınırken iki asker iki yanında dururken kılıçlarını çıkarıp Jimin'e doğru tuttular. Bir kılıç boğazına doğru doğrultulurken diğeri ise kalbine doğru doğrultulmuştu. Jimin kocaman yutkunarak titreyen eli ile çubukları aldı. Tabağında kalan son balığı iki çubuk ile sıkıştırarak dudaklarına tekrar götürdü. Zorla yemek yediren Kralı da ilk defa görüyordu. Askerlerden biri bıkkın nefesini dışarı verirken kılıcın tersi ile Jimin'in boğazında sürttü. "Bu senin son akşam yemeğin olabilir. Karnını iyi doyur."
Jimin gözlerini kocaman açtığında konuşmak için dudaklarını araladı fakat boğazında kılıcı tutan asker tekrar kılıcı sürttüğünde Jimin dudaklarını hızla kapatıp birbirine bastırdı. Arkadan gelen utangaç bir genç kız tabak dolusu yemeği masaya bırakıp Jimin'in önünde eğildi. Kraliyete ilk geldiği günde Bayan Yeeon idi. Genç kız koşar adımlarla buradan uzaklaştığında Jimin tabaktaki yemeklere şaşkınca bakındı. Eğer bu tabağı da yerse o zaman kesinlikle kusardı. Neden bu kadar çok yemek yediğini anlayamıyordu. Askerlerden biri kılıcı ile Jimin'i dürterken yemesi için onu uyardı. Jimin hızlı bir şekilde iki çubuğu alarak parmaklarının arasına sıkıştırdı. Tabağını yemeye koyuldu fakat çok zor yiyordu. Midesi çoktan bulanmış ve Jimin'i dürtmeye başlamıştı.
Yarım saat içinde iki genç kız masayı hızlı bir şekilde toparladılar. Jimin kolları ile karnını sarmalamıştı. Midesi çok ağrımıştı. İki asker kılıçlarını yerlerine koyduklarında Jimin'in iki koluna girerek Kralın odasına doğru yol aldılar. Jimin yükünü iki askere bırakıyordu. Resmen bitmiş vaziyetteydi. Bu kadar çok yemesi midesini ağrıtmaya yetmişti. Adımlar hızlandıkça Jimin'in kalbi hızla atmaya devam ediyordu. Resmen bu gece ruhunu bırakacağı karanlığa gidiyordu. Köylüleri serbest bırakmaya gidiyordu. Belki Jungkook'un dediği gibi... Kral kendisinden sıkılıp serbest bırakabilirdi ve hatta köyüne geri dönebilirdi. Bu birazda olsa içini rahatlatmaya yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the kingdomㄨ yoonmin ✓
FanfictionKöylüleri esir alan Kral Min Yoongi, içlerinden Park Jimin'i görünce hemen etkilenmişti. Başlangıç: 02.04.2021 Bitiş: 24.03.2023