''Ah kurt gibi acıktım Hoseok.'' Jungkook sonunda yemek kuyruğun bitişine gelirken elindeki küçük tepsi ile karşısındaki yemeklerin her birinden koydu. Hoseok yorgunlukla tepsiyi eline aldı ve kendine de yemek koydu.
''Bu gece nöbet sırası bende yine.''dedi Hoseok bıkkınlıkla. Jungkook kaşlarını çattığında yemek dolu tepsisiyle Hoseok'u beklemeye başladı. ''Neden üç gündür nöbeti sen tutuyorsun?''
Hoseok bıkkınlıkla omuzlarını silki ve arkada Kralın koruması olan Kim Taehyung'a baktı. ''Onun bana takıntısı var galiba. Sürekli nöbete beni görevlendiriyor.''
Jungkook gözlerini devirerek sakince yemek yiyen Taehyung'a döndü.''Çok gıcık.''
Hoseok boş masaların birine ilerlerken Jungkook'ta takip ediyordu. ''Anlamıyorum bu asker neden seni hiç nöbete seçmiyor? Sonuçta ikimizde köylü bir askeriz. Zaten Jimin de en kolay işi yapıyor. Bende saatlerdir uyumadan nöbet tutuyorum.''
Jungkook kaşlarını çattığında isyan eden Hoseok'a doğru döndü. ''Jimin Kralın ayak işlerini görüyor bence en zor onunki. Bir yanlış bir şey yapsa ölür.''
Hoseok alayla arkasına döndü. ''Jimin Kralın ayak işlerini yapmadığını ikimizde gayet iyi biliyoruz.'' Masaya yemek tepsisini koyacağı sıra soylu askerlerden ikisi gelerek Hoseok'un yemek tepsisini hızla üzerine doğru itti.
''Buraya sadece soylu askerler oturabilir. Sizin gibi ezik köylü askerler yerde oturur.'' Bir başka soylu asker alayla konuştu. ''Bu köylüler zaten yer sofarasına alışkın.''
Hoseok üzerindeki kıyafetleri eliyle silkelerken Jungkook öfkeyle soylu askerlerin üzerine doğru yürüdü. ''Siz ne hakla böyle bir şey yaparsınız!''
Saçları kalçasına kadar uzanan asker Jungkook'u tek eliyle geriye doğru iterken üzerine doğru yürüdü. "Siz buraya ait değilsiniz. Harabe köyünüze geri dönmeniz gerekiyor."
Jungkook o kadar ofkelenmişti ki elindeki yemek tabağını askerin yüzüne fırlattı ve yakasında tutarak geriye doğru savurdu. "O harabeyi götüne sokarım." Yemekhanede ki herkes kavganın başına toplanırken Jungkook'un ittiği uzun saçlı asker kahkaha atmaya başlardı. Jungkook hala öfkeli ifadesi silinmemişti yüzünde. Asker kılıcını çektiği gibi Jungkook'un boğazına tuttu. Jungkook kılıcı çıkarmaya yeltenirken soylu asker sertçe kılıcı ile Jungkook'un boğazına uzunca bir çizik attı. Kanayan boğazı ile kılıcı elinde kayıp yere düştü. Hoseok endişeyle arkadaşının yanına koşacağı sıra başka bir soylu asker onu s ertçe yere itti.
Yemekhanede tek bir çıt bile yoktu. Jungkook yere diz üstü çöktüğünde elini kanayan boğazına koydu. Uzun saçlı asker ayağı ile sertçe Jungkook'un göğsüne vurup yere fırlattı. Ayağı ile Jungkook'un yorgun bedenine vurmaya başladı. O kadar hızlı vuruyordu kı Jungkook'un ağızından kan çıkmaya başlamıştı. Diğer askerlerde Jungkook'a vurmaya başlamıştı ve geri kalanı sadece seyrediyordu. Hoseok arkadaşını kurtarmaya çalışıyordu fakat bir türlü ayıramıyordu çünkü dayak yiyen yine kendisi oluyordu. Hoseok ayağa zorla kalkarak Jungkook'u kurtarabilecek birini aramaya koyuldu. Nefes nefese sarayın her yerinde koşmaya başlamıştı. Krala bile yalvarabilirdi bu dururmda. Kendini dışarıda bulduğunda sarayın bahçesinde gezen bir adet kral ve yanından hiç ayrılmayan arkadaşı Jimin'i buldu. İstemsizce arkadaşını kıskanmıştı. Gözlerini devirerek etrafına bakındı ve kraldan uzakta olan korumacı Taehyung'u gördü. Bu asker Jungkook'a gerçekten değer veriyordu. Belki ondan yardım istemesi daha doğru olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the kingdomㄨ yoonmin ✓
FanfictionKöylüleri esir alan Kral Min Yoongi, içlerinden Park Jimin'i görünce hemen etkilenmişti. Başlangıç: 02.04.2021 Bitiş: 24.03.2023