8. Bölüm

726 89 23
                                    

Duru ile güle oynaya eve geldiğimizde, Arden’i çoktan eve gelmiş ve yemek pişirmeye başlamış halde buluyoruz. Söylediği melodi tanıdık geliyor ama çıkartamıyorum. Sonra Duru da ona eşlik etmeye başlıyor ve Arden ile beraber söylemeye başlıyorlar.

So what you trying to do to me
It's like we can't stop, we're enemies
But we get along when I'm inside you, eh
You're like a drug that's killing me
I cut you out entirely
But I get so high when I'm inside you

Şarkıyı söylemeyi bırakıp konuşuyor Arden. “Hoş geldiniz kızlar.”

“Hoş bulduk.” diyoruz aynı anda. Duru, Arden’in yaptığı yemeğe bakıyor. “Oha,” diye boynuna atlıyor Arden’in “Soslu, havuçlu makarna yapıyorsun. Sen var ya, sen ağabeylerin bir tanesisin.” Sonra bana dönüp ekliyor. “Hayatında yiyebileceğin en güzel soslu, havuçlu makarnayı yapar. Bundan önce yediklerinin hiç birine benzemez. En iyi yapabildiği şey budur.” diyerek göz kırpıyor.

“Öyle mi küçük hanım? Öyle mi? Demek en güzel yaptığım şey soslu, havuçlu makarna.Peki.”

“Ya.Abicik, kırılma.” Dudaklarını büzüyor. “Ne yapayım, iltifat edince bir havalara giriyorsun, çok çekilmez oluyorsun. Emin ol o halini ne Evren görmek isterdi, nede ben çekmek isterdim.”

“Konuştukça batıyorsun Duru. Sus bence.” Elini ağzına götürüp kilit işareti yapıyor. Onların bu haline gülüyorum çünkü çok tatlılar. “Ve siz Evren hanım, gülmeyi kesin ve Duru ile beraber masayı hazırlayım.”

“Emredersiniz komutanım.” diyorum ve dolaptan tabakları çıkarmaya gidiyorum. Bunu yaparken bir yandan kıkırdamamı bastırmaya çalışıyorum fakat bu konuda çok başarılı olduğum söylenemez. Ben kıkırtılarımı durduramayıp gülünce diğerleri de benimle beraber gülmeye başlıyor.

En sonunda gülmemi durdurup, dolaptan aldığım tabakları masaya götürüyorum ve yerleştirmeye başlıyorum. Peşimden Duru çatallar ve bardaklarla gelip onları yerleştiriyor. Buzdolabına ilerleyip içerisinden kolayı çıkartıp masaya bırakıyorum.

“Evet kızlar. Yemek hazır. Gidin ellerinizi yıkayın. Çabuk, çabuk.” Gülüşerek mutfaktan çıkıyoruz. İkimizde farklı banyolara gidip ellerimizi yıkıyoruz ama ben önce odama uğrayıp üzerime eşofman geçiriyorum.

Aşağıya inip masaya oturduğumda, Arden ve Duru çoktan yemeğe başlamış durumdalar. Bende hızla bu meşhur makarnanın tadına bakıyorum. Allah’ım. Makarnanın, sosun ve havucun birleşimi… Mükemmel bir şey bu. “Mükemmel bir şey bu.”

Duru bilmiş bir şekilde gülüyor. “Dedim sana. Arden bu konuda en iyisidir.” Duru’ya gülümseyip Arden’e bakıyorum ve hafif kızardığını görüyorum. “Sen kızardın mı?” diye şaşkınlıkla soruyor Duru. Haklıda. Ben bile onun bu haline şaşırdım.

“Hiçte bile. Kızarmadım. Hem abartma istersen.”

“Birinci olarak kızardın, ikinci olarak ise bu gerçek. Bu konuda çok iyisin.” Sonra elini sallayarak ekliyor. “Amaan. Bende neden seni pohpohluyorsam.”

“Ellerine sağlık Arden. Çok güzel olmuş.” diyorum gülümseyerek.

“Afiyet olsun.”

Yemeğin kalanı sakin geçiyor. Yemek bitince hep beraber masayı toplayarak, bulaşıkları yıkıyoruz. Daha sonra ise hepimiz dinlenmek için odalarıma çekiliyoruz.

Bugün gerçekten garip bir gün oldu. Önce Duru ile eğlenceli bir güne başladık, Arden’in kütüphanesini keşfettim, Duru ile atıştık, geçmişime dair yeni bir anı gördüm ve en sonunda Arden’in hazırladığı çok güzel bir makarna yedik.

ÇığlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin