Hepimizin sevdiği birileri var. Annesi, babası, kardeşi, akrabaları, en yakın arkadaşı veya sevgilisi. Benimde vardı. Var olduğunu biliyorum. Sadece onları hatırlamıyorum.
Bir annem olduğunu biliyorum. Onu sevdiğimi biliyorum ve onunda beni sevdiğini hissediyorum. Bir babam olduğunu biliyorum. Onu sevdiğimi biliyorum ve onunda beni sevdiğini hissediyorum. Kardeşim var mı bilmiyorum ama varsa sevdiğimi biliyorum ve bunu hissediyorum. Bir sevgilim varsa, ve son hatırladıklarıma göre var, ona karşı bir şeyler hissettiğimi biliyorum. Onunsa beni sevmediğini biliyorum. Bana kötü şeyler yaptığını, beni kullandığını biliyorum.
Şuan onu hatırlamasam da bu bana acı veriyor. Bu...Bu kolayca kaldırabileceğim bir şey değil. Zaten hiçbir şey hatırlamazken çok zordu birde kullanıldığımı öğrenmek acı veriyor. Düşünüyorum ben onu severken o beni sadece kullanmış mıydı? Hiçbir şey hissetmemiş miydi? Anlaşılan hissetmemişti ve şuan eski hayatıma dair bir şeyler hatırlamamam işimi biraz kolaylaştırıyor galiba. Çünkü biliyorum eğer hatırlarsa üzüleceğim ama hatırlamazsam da üzüleceğim. Sanki bir araftayım. Bir tarafım eski hayatımı hatırlamak için çırpınıyor, diğer yanım ise hatırlama diyor, üzüleceksin diyor. Ama galiba haklı, galiba üzüleceğim ama hatırlamak istiyorum. Sonucunda ne olursa olsun hatırlamak istiyorum.
Savaşacağım. Her şeyi hatırlamak için savaşacağım. Bana ne yaptığını hatırlamak için savaşacağım. Şuan burada, bu şekilde olmamın nedenini, bana bunu yapanı hatırlayacağım ve ona bunun cezasını çektireceğim. Daha sonra ise aileme kavuşacağım. Onların yanına gideceğim. Onlardan uzak kaldığım bunca zaman için onlardan özür dileyeceğim. Beni affedin diyeceğim. Ama ne olduğunu onlara anlatmayacağım çünkü anlatırsam üzülürler ve ben üzülmelerini istemiyorum. Onlar üzülürse bende üzülürüm.
Şimdi ise onları üzmemek için harekete geçmeliyim. Her şeyi hatırlamalıyım. Bu yüzden en iyisi gidip Arden'i bulmak.
Beni uyandırdıktan sonra hızla odadan kovduğum Arden'i. Yaptığımın ayıp olduğunu biliyorum ama yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacım vardı. Beni anlamalı. Zor zamanlar geçiriyorum ve bana yardımcı olacaksa bazı konularda anlayışlı olmalı.
Düşüncelerimi bir kenara bırakarak Arden'i bulmak için odadan çıkıyorum. Açıkçası Arden'i nereden bulabileceğim konusunda hiçbir fikrim yok. Bilmediğim bir evdeyiz. Galiba Arden'in evi.
Odadan çıktığımda karşıma uzun bir koridor çıkıyor. Koridorda dümdüz ilerleyip merdivenlerden aşağıya iniyorum. Karşımda geniş bir hol var ve bu hole açılan dört tane kapı var. Sağ taraftaki odalardan birine ilerliyorum. Burası bir salon. Kocaman bu salonda bir tane üçlü koltuk, iki tane tekli koltuk ve dört-beş adet puf bulunuyor. Salon boş olduğu için oradan çıkıyorum ve karşıdaki kapıya ilerliyorum. Kapısı hafif aralık ve içeriden çok hoş kokular geliyor.
Aralık kapıdan yavaşça içeri giriyorum. İçeride benim yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim, ki yaşımı bile bilmiyorum ben, bir kız var. Mutfağa birinin girdiğini fark eden kız bana dönüyor. Güzel mavi gözleri ile bana bakıyor ve gülümsüyor. Genç kız uzun boylu, kumral tenli, deminde belirttiğim gibi mavi gözlü. Düz saçları ve ince vücudu ile adete mankeni andıran bu kız büyük ihtimalle Arden'in kız arkadaşı.
Ve birden bir nedensiz bir şekilde içimde bir şeylerin ezildiğini hissediyorum. Neden olduğunu anlayamadığım bu his ağzımda ekşi bir tat bırakıyor. Ağzımdaki ekşi tadı gidermek için hemen bir bardak su alıp ve içmeye başlıyorum. Yavaş yavaş suyu içerken yemek yapan kız ocağın altını kapatıp yanıma geliyor.
"Merhaba. Ben Duru ve sende Evren." diyor gülümseyerek.
"Evet ben Evren. Tanıştığıma memnun oldum."
"Bende çok memnun oldum. Arden durumundan bahsetti ve bir süre burada kalacağından bahsetti. Eğer yapabileceğim her hangi bir şey olursa söylemen yeterli. Elimden geldiğince yardım ederim." Gülümsüyor. Gülümsüyorum ve konuşmaya başlıyorum. "Tabi sö—-"
Sözlerim mutfağa giren Arden'in sözleri ile kesiliyor. "Demek kardeşimle tanıştın Evren." Evet anlamında başımı salladım. Bir dakika. Ney? Kardeşim mi dedi o? Hadi canım. Şaka yapıyorsun. İkisi. Kardeş. Oha.
"Siz kardeş misiniz?" diyorum şaşkınlıkla.
Duru şaşkın halime gülmeye başlıyor. "Evet. Sen ne sanmıştın?" diyor kahkaha atarak. Başımı öne eğdim. 'Ne yapabilirim ki? Kardeşi gibi değilsin. Valla Allah sana bir güzellik vermiş, bir vücut vermiş gerisini koy vermiş Duru.' diyemiyorum. Yemiyor, oluyor ve bende susuyorum.
Benim suskunluğumdan cesaret alan Arden konuşmaya başlıyor. "Yoksa..Yoksa sen bizi sevgili mi sandın? Hahahah. Hadi ama Evren. Biz ikimiz sence sevgili olabilir miyiz? Allah aşkına bize bir bak."
Sinirle suratına bakıp ve konuşmaya başlıyorum. "Allah Allah. Bir an sevgili sandım sizi. Ne var olamaz mı? Hem gülmeyi kesin ya."
"Tamam. Tamam. Gülmüyoruz." diyor Duru ama bir yandan da gülmesini durdurmaya çalışıyor. En sonunda dayanamayıp onlarla beraber gülmeye başlıyorum. Gerçekten komik bir durum. Ciddi ciddi iki kardeşi sevgili sanmıştım.
En sonunda gülmelerimiz dindiğinde Duru konuşuyor. "Hadi bana yardım edin de masayı kuralım." Ayağa kalkıp tezgaha ilerliyorum. Duru tabakları elime tutuşturuyor ve Arden'e vermek için çatal, kaşıkları ayarlamaya başlıyor. Bu sırada bende masaya gidip tabakları yerleştiriyorum.
En sonunda masayı hazırlayıp yemeğe oturduğumuzda karnımın cidden acıktığını fark ediyorum. Hızla yemeye başladığımda Duru'nun bu halime gülümsediğini görüyorum. Hafifçe kızarıyorum ve "Pardon çok acıkmışım da öyle birden daldım yemeğe. Bu arada çok güzel olmuş, ellerine sağlık." diyorum
"Afiyet olsun." Deyip yemeğine dönüyor. Yemek boyunca aramızda başka bir konuşma geçmiyor. Bir sessizlik var. Hepimiz kendi alemimizde takılarak yemeklerimizi yiyoruz. Aslında sessizlik güzeldir. Sessizliği severim, kendini düşüncelerine rahatça bırakmanı sağlar. Güzelce düşünürsün, kafan karışmadan, araya başka şeyler girmeden ama şimdi sessizlik canımı sıkıyor. Bu sessizlik boğucu bir sessizlik.
Duru rahatsız olduğumu sezmiş gibi konuşmaya başlıyor. "Evren ben diyorum ki yarın seninle alışverişe çıkalım. Güzel bir gezip alışveriş yapalım, kafa dağıtalım. Hem sana da bir şeyler alırız. Bugün ve yarın benimkilerle idare edersin, ben sana bir şeyler veririm."
"Ah çok iyi olur." diyorum gülümseyerek. Duru sevimli bir kız ve düşünceli. Kesinlikle çok düşünceli bir kız.
"Ben yarın büroya 12 gibi gideceğim. Giderken sizi bir alışveriş merkezine bırakırım sonra ne isterseniz yaparsınız. Olur mu?" dedi Arden, Duru'ya gülümseyerek. Duru yerinden kalkarak abisinin boynuna atlayıp ve onu öpücüklere boğuyor. "Bir tanesin sen, bir tanesin."
"Biliyorum." Diyor ve Duru'yu kucağından indirerek masadan kalkıyor. "Size afiyet olsun. Ben odamda olacağım işlerim var." deyip mutfaktan çıkıyor. Hızla masadan kalıp peşinden gidiyorum. Onunla konuşmam gerekiyor.
"Arden."
Bana bakıyor. "Efendim Evren."
"Ben bugünkü davranışım için özür dilemek istemiştim. Sadece hatırladığım şeyler beni biraz sarsmıştı ve benim biraz yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacım vardı. Kafamı toplamam gerekiyordu ama sana öyle davranmamalıydım. Sen bana yardım etmeye çalışıyordun."
"Önemli değil Evren ama şunu unutma ben sana yardım etmeye çalışıyorum. Aileni bulmana ve hafızanı geri kazanmana yardım etmeye çalışıyorum. Bu yüzden yanında olmaya çalışıyorum ve elimden geldiğince yanında olacağım ama beni kendinden uzaklaştırma. Eğer uzaklaştırırsan sana yardım edemem." deyip derin bir nefes veriyor. "Hadi iyi geceler. Daha sonra konuşuruz." Deyip arkasını döndü gidiyor. Beni burada, böylece düşüncelerimle bırakıp gidiyor.
Ve bende aklıma doluşan düşünceleri kovarak mutfakta yalnız başına bıraktığım Duru'nun yanına gidiyorum.
Merhaba arkadaşlar.Yeni bir bölümle karşınızdayım.Umarım bu bölümü beğenirsiniz.Bundan sonra bölümleri olabildiğince hızlı yazıp, çabucak yükleyeceğim.Sizleri seviyorum ve bu bölümü biricik arkadaşım Gökçeye ithaf ediyorum :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çığlıklar
ChickLitŞimdi hiç bilmediğim bir yerde, doğru düzgün tanımadığım insanlara muhtacım. Ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yok. Ailemi nerede ve nasıl bulacağımı bilmiyorum. Kim olduğum ile ilgili bildiğim tek şey ise ismim ve bu bana hiçbir şey ifade etmiyor. H...