Çok zormuş kendinle ilgili bir şey hatırlamamak, kim olduğunu bilmemek. Acı veriyor insana. Ne yapacağını bilemiyor kişi. Birilerine muhtaç hayatını devam ettirmeye çalışıyor. Hep birine bağlı, hep yardımla.
Şuan tam olarak o durumdayım.
Birilerine muhtacım, ne yapacağımı bilmiyorum ve canım çok acıyor. Birilerine muhtacım, yanımda hiçbir şey yok. Başıma ne geldi de şuan bu haldeyim bilmiyorum. Korkuyorum. Çok korkuyorum. Şimdi hiç tanımadığım birinin arabasında onun evine gidiyorum yada başka bir yere, beni nereye götürürse oraya.
Ona güvenmem gerekiyor. Bir süre ona muhtacım. Bana evini açtığına göre iyi biri olmalı. Öyledir değil mi? İyi biridir. Yoksa neden bana yardım etsin. Ya karşılığında benden bir şey isterse? Ona bir şey veremem ki. En azından bir süre. Ailemi bulmadan.
Ailem.
Onları merak ediyorum. Nasıl insanlar? Şuan ne yapıyorlar? Beni çok merak ettiler mi? Onlarda benim gibi korkuyorlar mı? Korkmasınlar, merak etmesinler. İstemiyorum. Onları hatırlamıyorum belki ama üzülmelerini istemiyorum. Nasıl isterim ki? Onlar benim ailem. Onları hatırlayamasam da ailem onlar benim. Onlarının acısına dayanamam ki.
Birdenbire beni üzen düşünceleri bırakıp camdan dışarı bakmaya karar veriyorum. Nede güzel dışarısı. Sahil yolunda ilerliyoruz. Masmavi bir deniz.
Ben sahile bakarken duruyor araba aniden. Soran gözlerle ona bakıyorum. "Konuşmamız gerekenler var." Deyip arabadan iniyor.
Hızla peşinden inip, arkasından ilerlemeye başlıyorum. Kayalıklara doğru ilerleyince bir an beni öldüreceğini düşünüyorum. Denize atıp boğacağını. Başında benim gibi bir bela olmasını istemediği ama o beni şaşırtarak önce kendisi oturuyor kayalıklara sonrada benim oturmam için yer açıyor.
Bir süre beraber manzarayı izliyoruz. Ne ben konuşuyorum ne o konuşuyor. En sonunda derin bir nefes alıp konuşmaya başlıyor. "Şuan neden burada oturduğumuzu merak ettiğini biliyorum. Buradayız çünkü daha öncede söylediğim gibi konuşmamız gereken şeyler var. Eminim başına ne geldiğini merak ediyorsundur."
Ona bakıp başımı sallıyorum. "Evet, merak ediyorum."
"Yağmurlu bir geceydi. İş gezisinden eve dönüyordum. Sonra birden yola atlayan bir beden gördüm. Arabayı durdurmaya çalıştım ama geç durdu. Sana çarpmıştım. İlk başta ne yapacağımı bilemedim. Ormanlık bir yerde, şehirden uzaktaydık. Seni alıp en yakın hastaneye getirdim. Ondan sonrası ise malum. İlk önce ameliyata aldılar seni. Ameliyattan bir süre sonra uyandığında hiçbir şey hatırlamıyordun ve ben sana yardım etmek istiyorum. Sana aileni bulmanda yardım edeceğim, sana kalacak yer vereceğim ama karşılığında senden bir şey istiyorum. O da kardeşime yardım etmen. Onunla arkadaş olman. Nedenini sorma. Eğer kabul edersen ikimizde istediklerimize ulaşırız. Hem kardeşim mutlu olur hem de senin kalacak yerin olur ayrıca aileni daha kolay bulursun. Kabul ediyor musun?"
Bana o mu çarpmıştı? Aslında tahmin etmem gerekirdi. Sonuçta bana karşılıksız evini açmıştı ama şimdi ise evinde kalmam karşılığından ona yardım etmemi istiyor. Ona güvenebilir miyim? Bana gerçekten yardım eder mi? Ya ben ona yardım edebilir miyim? Bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Galiba kabul etmeliyim. Sonuçta yapabileceğim en iyi şey bu. Ya kabul edeceğim ve birbirimize yardım edeceğiz yada kabul etmeyeceğim ve evsiz kalacağım.
"Kabul ediyorum."
Hızla nefesini verdi. Anlaşılan kabul etmemi beklemiyordu. Sanki başka şansım varmış gibi.
"Ya kabul edecektim yada kendi başımın çaresine bakacaktım. Kim olduğumu bile doğru düzgün bilmezken burada tek başıma bir şey yapamam. O yüzden kabul ediyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çığlıklar
ChickLitŞimdi hiç bilmediğim bir yerde, doğru düzgün tanımadığım insanlara muhtacım. Ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yok. Ailemi nerede ve nasıl bulacağımı bilmiyorum. Kim olduğum ile ilgili bildiğim tek şey ise ismim ve bu bana hiçbir şey ifade etmiyor. H...