31. Bölüm

311 50 5
                                    

Benimle ilgili nasıl öyle şeyler söyler? Beni tanımıyor, nasıl biri olduğumu bilmiyor. O... o lanet herif saçmalıyor, kendini bir şey sanıyor ve beni deli ediyor. Onu öldürmek istiyorum, ondan nefret ediyorum. Onunla olan işim hemen bitsin istiyorum, onun o yüzünü görmek istemiyorum.

Bu düşünceler ile hızlı adımlarla uzaklaşıyorum kafeden. Biraz uzaklaştıktan sonra kolum tutuluyor biri tarafından. Sinirle gözlerimi yumarak kolumu çekiyorum. "Ne var Ateş?" diye soruyorum arkamı dönerek ama arkamda bulduğum kişi beni şaşkına çeviriyor.

"Arden..." Sinirli bir şekilde bakıyor bana sevdiğim adam. Neden sinirli? "Evren." diyor sinirle soluyarak. Yanına yaklaşıyorum, ellerimi yüzünün iki yanına koyuyorum. "Neyin var?" Benden uzaklaşarak sinirle gülüyor.

"Neyim mi var? Bilmiyorum. Galiba sevgilimin elalemin adamı ile gerektiğinden fazla yakın olması beni biraz sinirlendirdi." İlk başta ne dediğini anlamıyorum fakat daha sonra dank ediyor kafama. Kahretsin, görmüş! "Arden," korkuyla yutkunuyorum. "Eve gidince konuşalım. Lütfen."

'Tamam' anlamında sallıyor kafasını ve kolumu sertçe çekerek ilerliyor. O önde, ben arkada gidiyoruz bir süre. Canım acıyor, kolum... Kolumu sıkıyor ama bir şey demeye korkuyorum. Çok sinirli, çok... İstemeden yaptığını biliyorum, ona kızamıyorum çünkü sinirli, yaptığım harekete sinirli, onu anlıyorum.

Yapmamam gereken bir şey yaptım, Ateş'e o kadar yakınlaşmamalıydım. Ne için olursa olsun.

"Arden..."

"Ne var?" diye resmen hırlıyor bana. Yutkunuyorum. "Ko-kolum..." O kadar sert tutuyor ki kolumu acıdan konuşamıyorum. Kahretsin!

Elini gevşetiyor fakat kolumu bırakmadan yürümeye devam ediyor. Delirmiş gibi, gözü hiçbir şeyi görmüyor, önüne çıkan insanları ite kaka ilerliyor. Karşısına çıkana çarpmaktan çekinmiyor, beni de sürükleye sürükleye götürmekten rahatsız olmuyor. Nasıl bu kadar gözü döndü? Tamam, ben yanlış yaptım ama nasıl bu kadar gözü döner? Nasıl?

Çekiştirilmekten ve hızlı bir şekilde, çok hızlı bir şekilde, ilerlemekten eve hızla varıyoruz. Cebinden anahtarını çıkarıp sinirden titreyen eli ile anahtarı takmasını, daha doğrusu takmaya çalışmasını izliyorum. Bir süre başarısız olduktan ve en sonunda küfür ederek son kez denerken anahtarı deliğe sokuyor.

Hızla kapıyı açtığında beni içeriye itiyor, ciddi anlamda itiyor. İtilmenin şiddeti ile ayaklarımı birbirine dolanıyor, dengemi sağlamaya çalışıyor fakat sağlayamayarak sertçe yere kapaklanıyorum. Ellerimi öne doğru koyarak çarpmanın şiddetini azaltıyorum. Hızı yavaşlatmaya çalıştığım için ellerimde ve sertçe yere çarptığı için dizlerimde acı hissediyorum lakin acı canımı yakmıyor, yakamıyor çünkü sevdiğim adamın bu davranışları canımı daha çok yakıyor. Düşmenin acısını, onun bu davranışlarının yanında solda sıfır.

Kapının çarpma sesi doluyor kulaklarıma ardından da Arden kolumu kavrayarak beni yerden kaldırıyor. "Arden," diyorum titrek bir sesle. Umursamıyor aksine kolumu daha sıkı kavrayarak çıkartıyor beni merdivenlerden.

"Canımı acıtıyorsun, Arden." diyorum ağlamaya başlarken. Gözyaşlarım yavaşça aşağıya akarken odama giriyoruz ve Arden beni içeri fırlatıyor. Tekrar. Bu sefer böyle bir şeye hazırlıklı olduğumdan düşmeden önce dengemi sağlıyorum. Derin bir nefes alarak sevdiğim adama dönüyorum, onun aşık olduğum suratına, gözlerine bakıyorum ama saf sinirden başka hiçbir şey göremiyorum.

Bana yaklaşarak bağırıyor. "Ağlama." Korkuyla olduğum yerden sıçrayarak daha şiddetli ağlamaya başlıyorum. Benim aşık olduğum adam nerede? Ne yaptınız ona? Bu o olamaz.

ÇığlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin