5. Bölüm

963 120 22
                                    

Merhaba arkadaşlar.Umarım bölümü beğenirsiniz.Çok konuşmadan sizi bölümle baş başa bırakacağım ama önce söylemek istediklerim var.Güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim.Yorumlarınızı görünce çok mutlu oluyorum, mutluluğumu dile getirmek, hislerimi yazmak istiyorum ama hislerimi kelimelere dökemiyorum.Sizleri çok seviyorum.

Bu bölümü @BerfinSerefoglu'na ithaf ediyorum.Ve bölümü multimediadaki şarkı ile okumalısınız. ^_^

Duru'nun konuşmaları arasında geçen yemeğin ardından, alışveriş merkezinde daha fazla durmadan eve geçiyoruz.

"Ahh! Ayaklarım ağrıyor."

"Dedim sana Duru. Bu kadar gezmeyelim dedim."

"Dedin ama olsun. Çok eğlenceli değil miydi? Gezdik, alışveriş yaptık, eğlendik. Ay, en yakın zamanda tekrarlayalım bunu."

"Eğlenceliydi kabul ama öldük ve en yakın zamanda tekrarlamak mı? Şaka mısın? Asla."

"Ama ne-"

Sözünü kesiyorum. "Hayır Duru. Asla. Uzun bir süre alışverişe gitmek istemiyorum." Diyorum ve arkamı dönüp odama çıkıyorum. Elimdeki poşetleri yatağa bırakıyorum ve dolaba ilerleyip kapağı açıyorum. Sonuçta kıyafetlerimi yerleştirmeliyim. Ne kadar burada kalacağımı bilmiyorum ama uzunda kalsam, kısada kalsam etrafta durmamalılar.

Cidden. Ne kadar kalacağım ben burada? Bir hafta, bir ay, bir yıl? Ne kadar?

Ailemi nasıl bulacağım? Onlarla ilgili hiçbir şey hatırlamazken nasıl bulacağım? Adlarını dahi bilmeden, yaşadığım şehri bilmeden nasıl bulacağım onları?

Onları özlüyorum. Kim olduklarını hatırlamadığım o insanları özlüyorum. Nasıl insanlar olduklarını hatırlamıyorum, görünüşlerini hatırlamıyorum ama onları özlüyorum. O kadar özlüyorum ki.

Onlar—- Ah! Başım. Ağrıyor, acıyor, sanki iğne saplayıp çıkartıyorlar başıma. Ah! Çığlık atıyorum. Bir sürü çığlık atıyorum. Çığlıklarımı duyan Arden ve Duru odaya dalıyorlar. Tam o sırada gözlerim kararıyor ve karanlığa gömülüyorum.

****

Bir hastane odasındayım. Karşımda da bir aile var. Kadın galiba yeni doğum yapmış. Yatakta oturuyor, kucağında küçük bir kız çocuğu var. Yatağın yanına bir sandalye çekip oturmuş adam. Kızına ve karısına bakıyor aşkla. Yanlarına ilerliyorum.

Adama bakıyorum, koyu kahve saçları ve açık kahve gözleri var.Aynı benim gözlerim gibi.

Kadına bakıyorum. Güzel bir kadın. Kızıl saçları var. Çok güzel kızıl saçlar. Bana benziyor kadın. Aynı benim gibi gülümsüyor.

"Merhaba. Ben Evren." Diyorum karşımdaki güzel çifte gülümseyerek. Cevap vermelerini bekliyorum ama vermiyorlar. Sanki varlığımın farkında değiller.

"Ah Adnan. Şunun güzelliğine bak. O kadar güzel ki."

"Evet hayatım, çok güzel. İnsan bakmaya doyamıyor, dokunmaya kıyamıyor."

Kadın dolu gözlerle kucağındaki bebeğine bakıyor. İki-üç tel olan saçlarını okşuyor.

"Adnan. Adı ne olsun?"

Adam düşünüyor bir süre. Sonra gözleri parlıyor aklına gelen isimle.

"Evren olsun. Evren. Hayatımız olsun, nefesimiz olsun, onunla beraber var olalım, o olmazsa bir hiç olalım Aylin'im." Adının Aylin olduğunu öğrendiğim kadın buruk bir şekilde gülümsüyor kocasına.

ÇığlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin