12. Bölüm

576 76 10
                                    

Sabah uyandığımda kendimi yumuşacık bir yatağın üzerinde buluyorum. Üstümde bir ağırlık var. Yataktan kalkmak istiyorum ama kalkamıyorum, bende bu yüzden yatakta oyalanmaya karar veriyorum.

Nasıl buraya gelmişim ben? Kim getirmiş beni? Ah! Tabiî ki Arden. Ne zaman getirmiş peki? Nasıl hissetmem beni taşıdığını? Ya ne zaman uyudum, hangi arada uyudum yıldızları seyrederken?

"Evren tatlım uyandın mı?" diye sorarak içeri giriyor Beril teyze. Kafamı yastıktan kaldırarak ona bakıyorum. "Evet Beril teyze."

Gülümsüyor bana. "Tamam o zaman. Kahvaltı hazır. Hadi gel." Kafamı tamam anlamında sallıyorum ve o da dışarı çıkıyor. Üzerimdeki pikeyi itiyorum ve yatakta oturur pozisyona geliyorum. Elimi saçlarıma daldırıp saçlarımı karıştırıyorum ve kirlendiğini hissediyorum. Banyo yapmalıyım. Kesinlikle.

Ama önce kahvaltı yapmalıyım. Bu yüzden yana dönerek ayaklarımı yataktan dışarıya atıyorum. Çıplak ayaklarım soğuk zemine değdiğinde ürperiyorum önce ama buna aldırmadan odanın küçük banyosuna ilerliyorum.

Musluğu açıp yüzüme su çarptırıyorum ve açılmaya çalışıyorum. Daha uyanık olduğumu fark ettiğimde havluyla yüzümü kurulayarak banyodan çıkıyorum ve mutfağa iniyorum.

"Ah Ardencim çok iyi olur." dedi Beril teyze.

"Çok iyi olan ne?" diye soruyorum mutfağa girerken. Beril teyze bana bakıp, gülümserken konuşuyor. "Tatlım. Arden, deden ile görüşmen gerektiğini düşünüyor ve bence gerçekten çok iyi olur."

Ney? "Ney?"

"Evren. Bence dedenle görüşmelisin. Eminim seni merak ediyordur." diyor Arden. Ona sinirli bir şekilde bakıyorum. "Hayır."

"Aslında bende Arden'e katılıyorum."

"Hayır. Kesinlikle hayır." Diyorum istediklerinin asla olmayacağını anlatan bir sesle.

"Evren ama—-" sözünü kesiyorum Beril teyzenin. "Bu olmayacak. Daha fazla ısrar etmeyin."

Arden gözlerimin içine bakıyor. "Peki."

"Ben kahvaltı etmeyeceğim. Size afiyet olsun." diyorum ve arkamı dönerek kaldığım odaya geri çıkıyorum. Sırt çantamı açıp içinden bir tişört ve şort çıkartarak banyoya giriyorum. Buz gibi suyun altına girip rahatlama çalışırken derin düşüncelere dalıyorum.

Bu düşüncelerin ilk başında gelen şey az önceki olay. Benden nasıl böyle bir şey isterler anlamıyorum, anlayamıyorum. Bunu yapamam, bunu kaldıramam. Ailemle ilgili gerçeği daha yeni yeni hazmetmişken şimdi dedemi göremem. Bu olmaz, hazır değilim. Yapamam. Yeni bir acıya daha hazır değilim.

Olmaz.

Bir şekilde bu düşüncelerimden kurtulduktan sonra diğer bir düşüncem baş gösteriyor. O da bundan sonra ne yapacağım. Gerçekten, ne yapacağım ben? Daha fazla Ardenlerle kalamam. O bana ailemi bulana kadar yardım etme sözü verdi ve sözünü tuttu. Yani ondan daha fazla evini açmasını isteyemem ama burada da kalamam. Kendi başımın çaresine bakmam gerek ve ne yapmam gerektiğini bil...

Lanet olsun! Dondum. Deminden beri buz gibi suyun altında durmuş düşünüyorum. 'Neden? Bunu neden kendime yapıyorum? Deli miyim neyim?' Diyerek suyun ısısını arttırıyorum ve ısınmaya çalışıyorum. Acaba aklımdan zorum mu? Bunu bazen merak ediyorum. Yani. Olabilir. Mantıklı.

Ah. Allah'ım. Zaten beyimden sorunluydum, zaten geçmişimi falan hatırlamıyordum şimdi birde buz gibi soğuğunun altında dura dura delirdim. Beynim dondu.

*****

En sonunda banyodan çıktığımda hızla aşağıya inip buzdolabından bir şeyler alıyorum ve atıştırmaya başlıyorum. O sırada arkamda bir beden hissediyorum ve arkamdaki daha ona dönemeden konuşmaya başlıyor.

ÇığlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin