19. Bölüm

457 68 12
                                    

Eveet. Yeni bölüm geldi. Umarım beğenirsiniz. Yazım hataları için şimdiden özür dilerim. Sizleri seviyorum.

Siz hiç tanımadığınız birine güvendiniz mi? Ben güvendim. Hem de defalarca. İlk güvendiğim kişi bana çok yardımcı oldu ve olmaya devam ediyor, kim bilir belki daha da yardım edecek. İkinci güvendiğim kişide bana yalan söylüyor. Bana yalan söylediğini biliyorum çünkü onu yakaladım. Şuan onu yakaladığımı bilmiyor ama yakında öğrenecek ve ben ona bunun hesabını soracağım.

Bana nasıl yalan söyler? Ben ona güvendim. Onu hatırlamadığım halde doğru söylediğine inandım ben. Arkadaşım dedim ona. Bana gerçekleri anlattı sandım, yalanmış, anlatmamış. Ya da eksik anlatmış. Emin değilim ama bu ona olan güvenimi boşa çıkarttığı ve bana yalan söylediği gerçeğini değiştirmiyor.

Güvendiğin birinin sana yalan söylediğini fark etmek gerçekten kötü bir his. İçinde bir şeyler parçalanıyor ve bunu kimseye anlatamıyorsun. Anlamazlar çünkü seni, yaşamadan anlayamazlar ama kimse yaşamamalı. Güvendiği birisi tarafından ihanete uğramamalı kimse.

Bilmiyorum. Çok mu büyütüyorum bilmiyorum ama bu gerçekten kötü. Ve ben bunun hesabını soracağım. Hem de şimdi.

Kime: Ateş

Ateş. Konuşmamız gerek.

Diye yazarak gönderiyorum mesajı ve çok fazla beklememe gerek kalmadan geri dönüyor bana Ateş.

Kimden: Ateş

Konuşalım. Ne oldu?

Mesajını okuyunca gülüyorum. 'Ne oldu?' diyor bana. Komik.

Kime: Ateş

Yüz yüze konuşmamız gerek. Yarım saat sonra karşılaştığımız kafede ol.

Yazdıktan sonra kalkıyorum yerimden ve dolabıma ilerliyorum. Elime geçen ilk tişört ve pantolonu giydikten sonra telefonumu alarak aşağıya iniyorum. "Ben çıkıyorum."

"Nereye?"

"Ateşten hesap sormaya." diye cevaplıyorum Arden'i. İlk önce kaşlarını çatarak bakıyor bana ve dediklerimi tartıyor kafasında. "Bende geliyorum." Hayır.

"Olmaz Arden."

"Olacak. Bende geleceğim. Hiçbir şekilde itiraz kabul etmiyorum." diyip arkasını dönüyor ve ekliyor. "Bekle. Ceketimi alacağım."

Ofluyorum ve Arden'i bekliyorum. İtiraz etmiyorum çünkü ne kadar itiraz edersem edeyim geleceğini biliyorum. Birkaç saniye sonra Arden yanımda oluyor ve beraber evden çıkıyoruz. Kafeye doğru giderken kafamda sesler yankılanmaya başlıyor. Benim seslerim... Geçmişten gelenler...

"Seni seviyorum Ateş."   "Sevgilim, ben çok sıkıldım. Dışarı çıkalım Ateş'im."   "Ateş, beni yakmandan korkuyorum. Sana olan bu sevgim korkutuyor beni."  

Beynim acıyor, patlıyor ve gelen sesler şok etkisi yaratıyor üzerimde. Hem yaşadığım şokla, hem de acıyla küçük bir çığlık atarak Arden'e tutunuyorum. Çığlığımı duyan Arden hemen bana dönüp tutuyor kollarımdan. Yaslanıyorum Arden'e ve acımın geçmesini bekliyorum. Çok uzun sürmeden geçiyor acım ve Ardenden uzaklaşıyorum.

Derin derin nefesler alarak bakıyorum gözlerine. "Arden. O olabilir?" Anlamıyor beni. "Ateş benim eski sevgilim olabilir." Birkaç saniye dümdüz bakıyor gözlerime. Daha sonra iri iri açılıyor gözleri. "Emin misin?"

Yutkunuyorum. "Hayır, ama öğreneceğim." Elimi tutuyor destek olmak için ve konuşuyor. "Öğreneceğiz, yürü."

Arden'i her zaman böyle göremezsiniz. Bu şekilde sinirli, gözleri kararmış bir şekilde görebileceğiniz çok fazla zamanınız olmaz. Eğer onu tanımıyorsanız ve o size kendini yakın hissetmediyse soğuktur, ciddidir. Ama eğer şanslıysanız ve sizi severse işte o zaman yaşadınız demektir. Sevdiği kişileri, değer verdiği insanları canı pahasına korur, her zaman yanında olur ve gerekirse onun için ölür. Arden için iki şey var. O ya sever, ya da sevmez. Arası yok. Ya hep, ya hiç.

ÇığlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin