Dünyayı sarsan bir virüs, iki ülke arasında çıkacak olan savaşa katılan dünya, kötü şartlara maruz kalan bir ülke ve bu ülkeyi kurtaracak iki kişi.
Bir doktor.
Bir asker.
Ve o asker ölü bilinen bir asker, o asker kimselerin bilmediği bir komutan...
YouTube sinir olduğum bir şekilde inatla videoyu kabul etmedi. Erva' nın dans ettiği şarkı Cemal Can' ın şarkısı. Bunu yüklemek zorunda kaldım, asıl şarkı sahibi:
Craig Gildner ~ A Little Boogie A Little Rock
Keyifli okumalar 👋🏻
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤
31. Bölüm : SADECE HİSSET
Dünya, vazgeçenleri değil, azmedenleri hatırlar.
Ancak onlar anılmak, hatırlanmak ya da birileri tarafından alkışlanmak için yapmıyordu. Bunca insanın tek bir amacı vardı; O da ülkelerini bu illet kodu tetikleyen virüsten kurtulmak.
"Selda! Selda! Selda! Bir çözüm buldum. Bir çıkış buldum Selda!" Genç kadın, şeffaf koruyucu labaratuar gözlüğünü hızla gözünden çıkarırken, krem ağırlıklı odada bulunan evli çift işlerini bırakıp kadına döndü.
Erva sevinç kahkalarının ardından Selda' ya telefonu işaret etti. "Çabuk zafer müziğimizi aç, çabuk!" Selda şaşkına dönerken, içten içe harmanlanan sevinci ile eldivenlerini çıkardı. Telefonunu, önlüğünün cebinde bulup hızla yıldızladığı tek şarkıyı açtı. Laboratuvarda sadece üç kişi oldukları için, oldukça yüksek sesli müzik odayı doldurduğunda Erva çoktan değişik dans hareketlerini sergileme pozisyonunu almıştı. Selda daha durumu kavrayamadan önüne eşinin eli uzandı. Ferhat ona ilk günkü heyacanı ile bakarken adamın havada ki eline, elini koymuştu.
İlk arkadaş oldukları zaman, staj sonrası canlı müzik yapan bir kafede bu şarkıyı dinlemişlerdi. O zaman Neriman da aralarına katılmıştı. Herkes dans etmeye kalktığında onlar da dans etmişlerdi. Ve bu dostluklarının şarkısı olmuştu.
Ne zaman imkansız bir şeyi başardıklarını düşünseler, çok heyecanlı olsalar, kutlayacak bir şarkıları olsa bunu çalarlardı.
Ancak şuan Erva tek başına dans ediyor, Selda ve Ferhat el ele tutuşarak değişik hareketler ile dans ediyorlardı.
Ezberledikleri şarkı sözlerini, şen kahkahalar atarak dans eden üçlüye şaşkınca bakıyordu Orhan. Şarkının yarısında gelmişti. Erva' nın arkadaşları sayesinde hastaneye geldiği zaman onu sormuş ve laboratuvar da olduğunu öğrenmişti. Yine sora sora bulduğu laboratuvar kısmından, duyulan yüksek müzik sesi ile merakla kapıyı tıklamadan açmış ve onların garip danslarına şahit olmuştu.
İçeriye hafifçe sırıtarak üç adım attığında herkes onu fark etti. "Orhan! Gel çabuk sende bize katıl!" Erva kahkaha atarak adamın elini tuttuğunda, Orhan ani çekilme ile neye uğradığını şaşırarak elinde tuttuğu dosyayı yere düşürmüştü. Fakat çok da umursamadan şarkının tekrar başa sarması ile geniş masa aralıklarında dans etmeye devam ettiler. Şimdi Orhan da onlara ayak uyduruyordu.
