Kısa sürede kitabıma yapılan bu ilgiden dolayı teşekkür ederim. Yazabildiğim kadar erken yazıp yayınlıyorum. Malum okul ve stajerlik beni yoruyor. Tabi beni savunup kitabı yazmam adına bana direnç veren insanlara da öpücük yolluyorum.
Umarım yeni bölümü beğenirsiniz 😊
¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪
6. BÖLÜM : ÖLÜ KARDEŞİM
Gözünden akan bir damla yaş ile birlikte telefonu kulağından çeken genç doktor ayakta durmakta zorlanıyordu. Belki de şimdi Neriman' ı daha iyi anlamıştı.
Ölü olarak gösterilen kardeşi de şuan karşısında şaşkınca dururken ailesi feryat figan ağlıyordu. Neriman zamanında nasıl dayanmıştı bu acıya ? Kendisi elbette ki karşısında ki kanlı canlı duran kardeşinin öldüğünü bilmiyordu ancak ailesi öyle zannediyordu. Erva' nın acısı arada kalmaktı. Kardeşi ölü diye bilinecek ve ailesi acı çekerken gıkını çıkartmayacaktı. Bu nasıl bir durumdu böyle ? Nasıl elini kıpırdatmadan insanlara acı vermişti ? Doktor olmasına rağmen nasıl insanların acısına merhem olmuyordu ?
Erva elinde büyük bir yük tutuyormuş gibi telefonun avucundan kaymasına ve yükün yok olmasına izin verdi. Yerle bütünleşen telefon ve etrafa saçılan kırıkları herkesin gözünün onda olmasını sağlamıştı. Sonra da telefonu düşüren asıl sahibine bakmışlardı.
Eren ablasının hala burada olduğuna inanmak istercesine bakarken son anda kendine geldi. Başında ki bereye gitti eli. Ablasının sararmış yüzü ve dolmuş gözlerinden ne olduğunu pekala anlamıştı.
Haber gelmişti
Bereyi avuç içinde sıkıca tutarak yavaşça başından aldı. "Abla" derken sesi titremişti küçük kardeşin. Ne yapacağını ve ne diyeceğini bilmiyordu.
Zeynel Çevik şaşkınca askere bakıyordu. Bunu beklemediği açıktı. Aynı şekilde Saltuk ve diğerleri de şaşkındı. Neriman, Erva' nın kardeşi olduğunu biliyordu ama en son gördüğü zaman ki haliyle şuan ki hali çok değişikti. Şimdi tam yapılı bir erkek olmuştu.
Küçükken yaramazlık için haylazca parıldayan, tıpkı Erva gibi olan kahvemsi gözleri, şimdi sert ve istikrarlı duruyordu. Cılız yapılı güçsüz vücudu artık asker olduğunu belli edercesine dev gibi yapıya sahiplenmişli. Eskiden umursamadan kestirilen saçı şimdi asker traşı olmuştu ve onu yaşını tamamiyle yansımıştı. En çok da boyu dikkatini çekiyordu insanların. 1. 85 gibi olmalıydı. Eskiden dışarı çıkıp top oynamak için annesinden izin isteyen o çocuğun yerini manken gibi vücudu olan, asi bakışlara sahip bir erkek gelmişti.
Erva gözünden düşen yaşlara engel olamadan kardeşine adımladı. "Sende mi siyah bereli oldun?" Soru sorarken tam karşısında durmuştu. Eren yüzünü dik tutmaya çalışırken kafasını salladı. Kendinden üst kademede ki kişiler burada iken tam bir erkek gibi davranmalıydı. Ablası karşısında ona acı dolu bakışlar atarken bile duruşunu korumalıydı. Özür dilemeyi sonraya erteledi genç adam.
Erva dişlerini sıkarken kendine engel olamamış ve kardeşine bir tokat indirmişti. Öyle şiddetli atmıştı ki eli acıyordu. Neriman gözlerini kocaman açarken iki kardeşin arasına girdi. Yüzü Erva' ya dönük "Erva ne yapıyorsun?" diye söylediğinde oldukça şaşkındı. Erva Neriman' ı kolundan tutup arkasına çekti.
Neriman' ın kolunu öyle sıkmıştı ki arada kalan genç doktor yüzünü buruşturmuştu. Kardeşine bakan üzgün kız "Bu ailemize yaşattığın ve ileride yaşatacağın acı içindi" açıklamasını yaptıktan sonra herkesin önünde Eren' in diğer yanağına da diğer tokadı indirmişti. Ablasından gelen herşeye hazırdı Eren, bu yüzden sessiz kaldı. "Bu da askerliğin boyunca seni bekleyen nişanlın için" Herkesin şaşkın yüzü daha ne kadar büyüyebilirdi? Çaylak asker sevdiği kıza bunu yapmak istemezdi, ailesine de istemiyordu ancak önünde önemli bir devlet vardı. Türkiye vardı, vatanı , canı, herşeyi. Sevdiklerini geride bırakmanın yanında onları koruyacağı için bu durumdaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Asker Yareni Hikayesi
HumorDünyayı sarsan bir virüs, iki ülke arasında çıkacak olan savaşa katılan dünya, kötü şartlara maruz kalan bir ülke ve bu ülkeyi kurtaracak iki kişi. Bir doktor. Bir asker. Ve o asker ölü bilinen bir asker, o asker kimselerin bilmediği bir komutan...