Arkadaşlar içime sinen bir bölüm yazıyordum ta ki leptobum donana ve yazıklarım silinene kadar. Şansımın çok iyi gittiğini anlamışssınızdır -_-. Tekrardan yazdım. Umarım beğenirsiniz çünkü ben bir nebze de olsa eskisi gibi yazmaya çalıştım. Bilirsiniz o anlık duygular ile sonra ki duygular bir değildir. Ve bu yüzden yazılanlar aynı olmaz. Aynı duyguyu barındırmaz.
Bu bölümü iki kişiye armağan ediyorum . Güzel yorumları ve hep yanımda olduğunu fark ettiren TubaAltunkaynak ve yorumunu okuyup mutlu olduğum BeyazSayfalar12 bu iki güzel insana gelsin.
Keyifli okumalar :)
▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤
18. Bölüm : GENEL KURMAY BAŞKANI BİRLİĞİ
Pencere tarafında bulunan tekli koltuğun hemen yanında ayakta dikiliyordu Neriman. Aklı bir hayli dolu olduğu için hayatsal faaliyetlerden uzak, düşsel faaliyetlere yelken açmıştı. Düşünüyor, düşünüyor ancak bir çıkış yolu bulamıyordu. Gecesi gündüz olmuştu ancak uykulu halinden eser yoktu.
Tam o anda odasının kapısı çalmıştı. Girdiği transtan ayrılmasına sebep olan kapı sayesinde uzun bir soluk verdi. Üstüne baktığında saks mavisi göğüs dekolteli geceliği vardı sadece. Odanın bir köşesine attığı beyaz, saks mavisi puantiyeli saten hırkasını aldı ve üstüne geçirdi. Kuşağını iyice bağladıktan sonra da kapıyı açmıştı.
Karşısında gördüğü uykulu olsa bile mutlu gözüken arkadaşına baktı. Değişik bir hava anında ikisinin arasını sararken Erva mutlulukla şakıdı. ''Günaydın'' dediğinde Neriman da aynı şekilde karşılık vermişti. ''Günaydın'' Küçük bir el hareketi ile arkadaşını içeri buyur etmiş, içeriye giren Erva' dan sonra da kapıyı kapatmıştı.
Erva pencere karşısında duran tekli koltuğa oturduğunda arkadaşına baktı.
''Ee, sen daha hazır değilsin?''
''Neye hazır değilim'' Neriman kaşlarını çatarak arkadaşına baktığında, Erva da kaşlarını çatmıştı. ''Sude sabah Turhan Hoca' nın herkesi toplantı salonunda beklediğini söyledi. Bende bununla ilgili sana bir mesaj atmıştım. Telefonuna bakmadın mı?'' Neriman dağınık yatağına doğru adımlayıp üstünde duran telefonuna baktı.
Ekranı açıp baktığında gerçekten de mesaj atmıştı arkadaşı. Aynı zamanda telefonun sesi de açıktı. Belli ki düşler ülkesinde dolandığı için telefonu duymamıştı. Gözlerini telefondan çekip arkadaşına yorgunca baktı.
''Telefonun sesi açık olduğu halde duymamışım. Kusura bakma hemen hazırlanıyorum'' Hızlı bir şekilde odada bulunan dolabına yöneldiğinde, Erva arkadaşında bir terslik olduğunu anlamıştı. Oturduğu koltuktan kalkıp dolabın önünde boş boş bakan arkadaşının kolunu tutup kendisine çevirdi. ''Bir sorun mu var Neriman?'' sorusu üzerine Neriman uzun bir nefes verdi.
Arkadaşı kendinde ki huzursuzluğu anlamıştı. Onlar yakın arkadaştılar tabi ki anlayacaktı. Zaten Neriman da bu konuyu onunla konuşmayı düşünüyordu, gizlemek istemiyordu. Kaldı ki o çabaya bile girmezdi çünkü asla aralarında gizli saklı olmazdı.
''Dün geceden beri düşünmekten beynim yerinden çıkacak gibi. Konuşulanlar, anlatılanlar ve yaşananlar. O kadar çok şey yaşanmış ki hangisine yöneleceğimi bilmiyorum. Virüsle ilgili artık daha çok şey biliyorum. Yapbozun büyük bir bölümünü tamamladım ama hala eksik var gibi. Sanki...sanki...''
''Sanki Turhan Hoca' nın bize anlatmadığı boşluklar var gibi. Ya da atladığı'' Hızla Neriman, kendisinin lafını tamamlayan arkadaşına baktı. Hep bunu düşünüyordu ama Turhan Hoca' ya bunu soramazdı. Kaldı ki ondan şüphelenmek de istemiyordu ama mantığı ona oyun oynuyordu. Dün geceden beri sürekli bunu düşündüğünden yalnız olduğunu zannetmişti, tek kendi öyle düşündüğünü sanıyordu. Oysa arkadaşının sözleri üzerine onun da kendinden farksız olmadığını anlamıştı. Bu onun sönük yalnızlığına çare olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Asker Yareni Hikayesi
HumorDünyayı sarsan bir virüs, iki ülke arasında çıkacak olan savaşa katılan dünya, kötü şartlara maruz kalan bir ülke ve bu ülkeyi kurtaracak iki kişi. Bir doktor. Bir asker. Ve o asker ölü bilinen bir asker, o asker kimselerin bilmediği bir komutan...