Dünyayı sarsan bir virüs, iki ülke arasında çıkacak olan savaşa katılan dünya, kötü şartlara maruz kalan bir ülke ve bu ülkeyi kurtaracak iki kişi.
Bir doktor.
Bir asker.
Ve o asker ölü bilinen bir asker, o asker kimselerin bilmediği bir komutan...
Merhaba bebeklerim. Size bir iyi bir kötü haberle geldim.
İyi haber; iki bölüm peş peşe gelecek.
Kötü haber; BAYH finale gümbür gümbür geliyor.
Finale sayılı bölümler kaldığını belirtmek isterim sevgili okuyucularım. Yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz ve BAYH' ı kalbimizde yaşatmaya hazırlanıyoruz.
Keyifli okumalar 👋🏻
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤▪¤
41. Bölüm : AŞININ TEPKİSİ
Derler ki;
Sürpriz gibi gelen haberlere şaşırmayı bıraktığın zaman hayattaki heyecanınızda sona erer.
Öyle miydi gerçekten? Aldığı son haber Erva için ne ifade etmeliydi? En yakın arkadaşlarından ufak ayrıntıyı bile saklamayan kadın, bir anda içine kapanık birisi olmuştu. Ne Neriman ile konuşuyor, ne Selda ile dertleşiyor ne de Saltuk' a bilmesi gerekeni söylüyordu.
Sorun diye saymadığı o minik varlık, hislerini karmaşıklığa sürüklüyordu.
Turhan Hoca Türkiye' den bugün dönmüştü. İlk aşı Orhan sayesinde üretilmişti. Hazırlıklar istendiği gibi tamamlanmış, herkes heyecanla yarın sabahı bekliyordu. Aşı olunduktan sonra diyalize bağlanan Neriman, olumlu sonuç verirse Türkiye' de zafer sirenleri çalınacaktı.
Bunca pozitif olay içinde iç benliğinde kaybolan, kafası karışık tek insan şüphesiz Erva GÜNDEM' di.
Ellerine konan bir el hissettiğinde titreyerek geri çekildi Erva. Ellerine değen el, geri çekilmesi sonucu havada asılı kalırken, sahibine baktı. ''Bu kadar düşünmek hem sana hem de içinde ki masuma yazık Erva' cım.'' Ceren samimi gülümsemesiyle kendisine bakarken uzun bir nefes verip omuzlarını düşürdü.
''Kaybolmuş durumdayım. Öyle bir zamanda, öyle olmadık bir haber aldım ki mantığım iflas dışı kaldı.''
Ceren hafifçe gülerken, Erva kadının rahat tavırları sayesinde gevşediğini hissediyordu. ''Bırak öyle kalsın o zaman canım. İllaki her adımımız mantıklı olacak değil ya, arada akışına bırakmalıyız.''
''Sence bu akışına bırakılacak bir konu mu Ceren? Yapma gözünü seveyim.''
Ceren tek eliyle tuttuğu kahve bardağını masaya bırakıp gözlerindeki bütün ilgiyi karşısında ki kadına aktardı. ''Senin bu stres yaptığın bebek, belki de en çok aradığın ve bulduğun şey olacak Erva. Gözünde büyüttüğünü söylemeye çalışıyorum. İnsanlar bu haberi alabilmek için gece gündüz doktor geziyor, bilmedikleri iğneleri vücuduna sokuyor, korksalar bile acılı tedavilerden geçip bir umut senin yerinde olmak istiyorlar. Sense varlığından tedirgin oluyorsun oysa daha babasına bile söylemediğine bahse girerim.''
