40.Bölüm

1.4K 85 187
                                    

Keyifli okumalar.

"Siz bir çok kişinin belki en güzel hayalisiniz, değmeyenlerin hikâyesi olmayın."


,


Son cümlelerini de bitirmişken, beklenti dolu gözleriyle bana odaklanmıştı. Ne dememi bekliyordu ki?

Bir şey demedim, diyemedim açıkcası. İçimden Serhan'a inanmalı mıyım diye tartışırken, en iyisi Gökyüzüyle konuşmak diye düşündüm.

Gökyüzü seni seviyordur.. yani, umarım.

Harelerine aynı boş ifadeyle bakarken, masadan kalktım. Çantamı alıp, çıkışa doğru ilerlerken tekrardan sesini işittim. Arkama dönmeden, sadece yerimde durdum. Ne diyecekse, desin artık.

"Hayal kırıklığına uğramanı istemem ama benim haklı olduğumu kendin göreceksin papatya." Bunu demesiyle tekrardan yanına döndüm. Söyleyecek sözüm vardı, bunu demeden gidemezdim.

Ayakta durup, ona yukarıdan dik bir şekilde bakarken, dudaklarımı araladım.

"Diyelim sen haklı çıktın. Ondan sonra ne olacak? Koşarak senin kollarına geleceğimi mi sanıyorsun?" Gözlerim kısılmış, ellerimi masanın üstüne yerleştirip, biraz ona doğru yaklaştım.

"Bunu bilemeyiz güzelim, belki de gelirsen." Cümlesini bitirmiş, piç gülümsemesiyle gözlerime bakmaya devam ettmişti.

Yalandan düşünüyormuşum gibi yapıp, tekrardan konuşmaya başladım.

"Eğer bir mucize olurda, senin kollarında kız göremezsem belki gelirim Serhan. Ama öyle bir duruma hiç rastlamadım. Beni sevdiğini söylediğin yıllarda bile her gün ayrı kızlarla takılıyordun. Sen haklı çıksan bile sana gelmem ben. Boş hayallere kapılma lütfen." Deyip yüzüne bile bakmadan, tekrardan arkamı dönmüştüm. Dik yürüşümle kapıya ulaşırken, kafedeki gereksiz gürültü başımı ağrıtmaya yetmişti bile.

Doğruluğu bilinmez cümleler sayarken bana, kalbimden oluk oluk bir şeyler aktığından, canımı yaktığından haberi yoktu belki de. Ama ne olursa olsun, dilimdeki zehirli oku onun kalbine gömecektim.. sözlerimle onu yıkacaktım.

Taksi çağırmadan hemen Pars'ı aradım. Çaldığı gibi açarken yüzümde oluşan gülümsemeye mani olamamıştım.

"Güzelim.." Yanında birileri varmış gibiydi, sesler geliyordu. Ama ben hemen konuya girmek istiyordum.

"Pars, seninle görüşmek istiyorum." Etraftan zorda olsa duyulan ses anında kesilirken, Pars'ın sesini işittim tekrardan.

"Tabi papatyam. Alayım mı seni evden diyeceğim de sanırım dışarıdasın sen."

"Evet dışarıdayım, birkaç bir şey konuşmak istiyorum. Her zaman buluştuğumuz parka gelir misin?"

"Tamam güzelim, çıkıyorum şimdi."

Telefonu kapattıktan biraz sonra sonunda taksi bulabilmiştim. Adresi verip, arkama yaslanırken nedensizce duyacaklarım beni korkutuyordu. Ellerim terliyor, tedirgin hissediyordum.

Başımı cama yaslarken, dış görünüşçe sakin bir şekilde dışarıyı izliyordum. İçimde kopan fırtından kurtulmak istiyordum ama nafile.

Normal zamanda kısa olan yol bana bir asır zaman geçmiş gibi gelsede, sonunda varmıştık. Ücreti ödeyip, taksiden inerken Pars'ın daha gelmemiş olduğunu anladım.

Oturmak için salıncağa ilerlerken, düşünceler tüm beynimi istila etmişti. Eğer Serhanın dedikleri doğruysa ne olacaktı? Pars'ı seviyordum, bu duyguyu nasıl kalbimden atacaktım? Kalbimi sökmem gerekirdi bunun için.

Papatyam | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin