Herkese selam..
Ailemize destek olursanız sevinirim..♥️
Keyifli okumalar..✨
İnsanlar, insanların içerisinde, insana hasret yaşarlar.
Medya- Eylül'ün kombini.
Diğer yalnız kaldığım günlerin akşamlarında Mert'le buluşup, zaman geçiriyorduk. Gökyüzü buna biraz bozulsa da kendisinin her zaman gelemeyeceğini bildiği için çok üstünde durmadı. Bir haftanın sonucunda da annemler gelmiş, bende rahatlamıştım. Babaannemin durumu artık iyiye doğru gidiyordu. O yüzden mutluyduk.
Yine okula giderken her zaman ki sabah rutinimi yapıp, hazırlanmaya başladım. Saçımı tepeden sıkıca toplayıp at kuyruğu yaptım ilk olarak.
Dudak parlatıcımı ve rimelimi sürüp evden çıktım. Yolda yine şarkı dinliyordum. Gerçekten şarkı dinlemeyi ve kitap okumayı çok severim. Ama derslerim bazen yoğun olduğu için kitap okumayı erteleye biliyorum.
Okula vardığımda bahçe tarafında kargaşa olduğunu gördüm. Biraz daha ileriledim ve kaosun sebebinin kavga edenler olduğunu anlamam geç sürmedi. Ama bu sıradan kavga değildi. Belalı (!) tiplerin lideri gibi olan çocukla züppe grubunun lideri gibi olan çocuk kavga ediyordu. Gruplarının adı züppe değil ama ben öyle diyordum. Bu grupların yıldızları hiç barışmıyordu. Her seferinde bir birlerine kötü bakışlar atıyordular. Ama o kadar. Hiç bir zaman okulda sözlü kavga etseler de, fiziksel kavgalar etmezlerdi. Tabii ki bu okulda oldukları içindir muhtemelen. Başka sebepleri varsa da ben bilmiyorum.
Hiç bir grubu sevmesemde, seçmek durumunda kalsam belalıları seçerdim. En azından adam gibi duruyorlar. Kalabalığın içinde biri omzuma dokununca irkilip hemen kolun sahibine baktım. Merti görünce nefesimi sesli şekilde dışarıya verdim. Nedense korkmuştum. Bu arada belalı grubunun isimlerini sonunda öğrene bildim. Kumral gamzeli çocuğun ismi Burak, esmer piercing takan çocuğun ismi Kuzey, diğer esmer sert yüz hatları olan çocuğun ismi de Pars'tı.
"Bunlar neden kavga ediyor?" diye sordum Mert'e. Biraz bağırarak söyledim çünkü sesimin duyulması hele ki bu gürültüde neredeyse imkansızdı. "Bilmiyorum ki, Serhan (diğer grubun lideri) Pars'ın kulağına bir şeyler fısıldadı oda delirdi" dedi. Acaba ne söylemişti ya. Merak ettim. Aman neyse, beni ilgilendirmez. Omuz silkip sınıfa doğru gittim.
Teneffüs zili çaldıktan sonra sınıftan hiç çıkmadım. Zaten uykum vardı. Artık gürültüleri de bitmişti. Birazcık uyumaya çalışırdım bende. Ama ne yazık ki sadece çalışmakla yetindim, bildirim sesi sağolsun izin vermedi.
Gökyüzü: Daha uzun eteğin yok mu senin?
Gökyüzü: Neden o kadar kısa o bez parçası?
Gökyüzü: Yırtıp mı veriyorlar o eteği sana?
Eylül: Sana da günaydın.
Gökyüzü: Boşver sen günaydını.
Gökyüzü: Soruma cevap ver soruma.
Eylül: Eteğimin boyu gayet normal.
Eylül: Uzun zamandır bu boyda giyiniyorum eteği.
Eylül: Ve neden karışıyorsun?
Gökyüzü: Bunun nedeni mi var,
Gökyüzü: El kadar etek giyiyorsun.
Gökyüzü: Başkalarının senin bacaklarına bakıp gereksiz hayal kurmalarına neden oluyorsun,
Gökyüzü: Ve ben çıldırıyorum.
Eylül: Onlar benim bacaklarıma bakmasınlar diye kendimden ödün veremem.
Gökyüzü: Neden anlamak istemiyorsun?
Eylül: Ben anlıyorum ama sen anlamamakta ısrarcısın.
Eylül: Huysuz tarafından mı kalktın bugün?
Eylül: Her zaman giydiğim etek işte.
Eylül: Bugün mü gözüne battı?
Gökyüzü: Gerçekten beni delirtiyorsun.
Eylül: Sana iyi delirmeler o zaman.
Eylül Çevrimdışı
Gökyüzü: Her seferinde kaç sen zaten.
Gökyüzü: Yine ve yeniden.
Gökyüzü Çevrimdışı
Bölüm sonu..
Umarım beğenmişsinizdir..🖤
Seviliyorsunuz..♥️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam | Texting
ChickLitPapatya ve Gökyüzü'nün hikâyesi. Gökyüzü: İlk bakışta aşk mı olur? Gökyüzü: Yoktur öyle şey Gökyüzü: Kandırıldım a dostlar Gökyüzü: Varmış öyle şey Gökyüzü: Gelin, görün halimi Gökyüzü: İstanbul beyefendisi severken seni, İstanbul hanımefendisi gib...