Herkese selam..
Keyifli okumalar.
"Aranan sevgi iyidir. Ama daha iyisi beklenmeden verilen sevgi."
Hatırlatma:
"Giydiğin bez parçasını sakince konuşacağız güzelim." Sakince derken üstende durmuş, ima etmişti sanki.
Dişlerim alt dudağımı bulurken sıcak nefesi ve dudakları dışında tek düşündüğüm şey bu işi kendimden ödün vermeden tatlıya bağlamaktı.
,
Bu lafından sonra gözlerimi gözleriyle buluşturmuş, bir şey dememiştim. O da şimdilik üstünde durmamış, kapımı tamamen açıp önümden çekilmişti. Şu anlık kendini sakin tutacağa benziyordu.. şu anlık.
Arka koltuktan sırt çantamızı almış, arabadan inmiştim. Pars'a ait olan çantayı ona vermiş, kendiminkini de tek omzuma asmıştım.
İleriye baktığımda müdürün bize doğru baktığını görünce ne yapmam gerektiğini bilemedim. Yani okula elin oğluyla gelirsem tabi öyle bakardı. Ne yapmam gerekiyor? Gerçi göreceğini gördü. Bu durumu hiç düşünmemiştim ki, salaksın Eylül gerçekten.
Ellerimiz yine bir birine kenetleneceği sırada elimi hemen çekmiştim. Pars, beklemediği bu hareket karşısında kaşlarını sorgularcasına çatmış, bir eline bir bana bakıyordu.
Kulağına yaklaşıp, "Müdür şu an bize bakıyor Pars." dedim. Okulda Pars sağolsun artık sevgili olduğumuzu neredeyse tüm öğrenciler biliyordu ama öğretmenlerin ya da müdürün bilmesine ne gerek vardı canım?
Bu dediğimden sonra Pars'ın dudağının sol kenarı kıvrılmış bir şekilde müdüre bakmıştı. 'Ne cesaret bu yiğidim?' dememek için kendimi tutuyordum şu an.
Müdürden bakışlarını çekmeden, ani bir hareketle elimi tutmuş, yürümeye başlamıştı bile. Ne yapmaya çalışıyor bu deli?
O yürüdüğü için arkasında beni sürüdüğü gibi gözükmemek için dışarıdan annesinin bağrımasıyla zorla eve gelen çocuk gibi yürüyordum peşinden. Ya da koşuyordum, bilemedim. Kendisi dev kadar olduğu için onun bir insana göre normal olmayan ama ona göre normal olan bir adımı, benim iki buçuk adımıma beraberdi. Çocuk gibi dudağımı büzüp, ağlayacağım şimdi sinirden.
Tedirgin halde müdüre baktığında gülerek bizi izlediğini gördüm.
Sıyırdı galiba.
İç sesime bu sefer hak verdim. Ben burada tedirgin bir şekilde tüm bedenim kaskatı kesilmişken -ki hem müdür, hem Pars yüzünden- o orada gülüyordu.
"Pars, bırak. Ne yapıyorsun Allah aşkına?"
Durup, kaşlarını kaldırmış bir şekilde bana bakıyordu. Etrafa göz gezdirdiğimde neredeyse bahçedeki olan herkesin gözü bizdeydi. 'Ne var be ayı mı oynatıyorlar?' diye bağıracağım şimdi. Bu durumda gerginliğim fazlasıyla artmıştı.
Pars'ı oynatıyorlar işte.
Ne kadar da komik bir jojukum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam | Texting
ChickLitPapatya ve Gökyüzü'nün hikâyesi. Gökyüzü: İlk bakışta aşk mı olur? Gökyüzü: Yoktur öyle şey Gökyüzü: Kandırıldım a dostlar Gökyüzü: Varmış öyle şey Gökyüzü: Gelin, görün halimi Gökyüzü: İstanbul beyefendisi severken seni, İstanbul hanımefendisi gib...