Keyifli okumalar.
"Bir kadın seninle konuşurken, söylediklerini gözlerinle birlikte dinle."
Medya- Böyle Gitme.
Hatırlatma:
Yaklaşık on-on beş dakika sonra varmıştım yanlarına.
Derin nefes alıp, karşılarına geçtiğimde böyle bir görüntü beklemiyordum.
,
Burak ayakta zor duruyormuş gibi sendelerken, kaldırımda oturan Pars'ın omzuna tutunuyordu. Bakışlar beni bulunca gülümsemeye başlamıştı.
Bu hali gözüme fazlasıyla komik bir o kadar da tatlı gelirken, beni piyon gibi kullanmaları şimşek misali beynime düştü. Bu oluşacak gülümsememi hemen silerken, o da bu durumu anlamış olacak ki; gülmesini durdurmuş, bakışlarını yere çevirmişti.
Kuzey sonunda beni farketmiş, yüzündeki sıkıntı dolu ifadesi rahatlamaya başlamıştı. Hemen yanıma yaklaşıp elini omzuma koyup sıvazladı.
Ne mana?
Bilmem.
Bir eline, bir yüzüne baktığımda anlamış olacak ki, elini hemen çekmiş ensesini kaşımaya başlamıştı.
Aramızda sözsüz olarak bağlanmış sessizlik adına olan senetimiz Kuzey tarafından bölündü.
"Geldiğin için teşekkür ederim, Eylül. Burak çok içmedi, ama o sonradan sarhoş olanlardandır o yüzden işim fazlasıyla zordu." Deyip arkasına doğru baktığında, geldiğimden beri göremediğim Pars'ın yüzünü gördüm.
Gözaltıları çökmüş, gözleri neredeyse kan çanağına dönmüştü. Hemen harelerimi ondan kaçırıp, tekrardan Kuzey'e dönmüştüm.
O da bana dönünce, devam etti konuşmasına.
"Burak'ı sarhoş haliyle ailesinin yanına götüremem. Bizim eve götüreceğim onu. Ama Pars'ın arada sırada gittiği, yalnız yaşadığı bir evi var. Yedek anahtarları yanımda şu an. Sana taksi çağırsam, onu evine götürebilir misin? Benim her ikisine yetişmem neredeyse imkansız. Pars önceden sarhoş olmazdı ama şimdi işin bu kısmıda var." Nefesini dışarıya verirken, gözlerime bakarak dudaklarını araladı tekrardan.
"Son kez rica ediyorum, Eylül." Deyip yalvaran bakışlarıyla bana bakmaya devam etti.
Ben ne zamandan beri bunlara kıyamamaya başlamıştım ki?
Bir şey demeden, ağır ağır olumlu anlamda başımı salladım. Yalvaran bakışlar atan suratında büyük bir gülümseme doğarken, hemen cebinden muhtemelen götüreceğim evin anahtarlarını çıkardı.
Anahtarları elime koyarken, taksi sipariş vereceğini söyleyip, telefonunu cebinden çıkarıp biraz uzaklaştı.
Buraklara taraf baktığımda Pars başını elleri arasına almış, gözlerini kapatmıştı. Hâlâ kaldırımda oturmaya devam ediyordu.
Çocuğun olmaz yavrum, kalk o kaldırımdan.
Burak'ta omuzları düşmüş bir halde kaldırımda oturmuş, boş gözlerle yolda ilerleyen tek tük arabaları izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyam | Texting
ChickLitPapatya ve Gökyüzü'nün hikâyesi. Gökyüzü: İlk bakışta aşk mı olur? Gökyüzü: Yoktur öyle şey Gökyüzü: Kandırıldım a dostlar Gökyüzü: Varmış öyle şey Gökyüzü: Gelin, görün halimi Gökyüzü: İstanbul beyefendisi severken seni, İstanbul hanımefendisi gib...