24. Bölüm
MissShangai Bakış Açısı
~Flash back oluyor bu shsvwjdj~
Kyuhyun telaşla Eunhyuk'un yanına gittiğinde Luhan saklandığı yerden çıkmayarak onları izlemeye başladı. O çocuğun ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordu ve Kyuhyun'u onunla bırakmak istemiyordu ama eğer efsaneler doğruysa yardım etse bile bir işe yarayacağını sanmıyordu.
Korkuyla durduğu yerden birkaç adım geriledi ve ardında küçük bir rüzgar bırakarak ortadan kayboldu. Yapılacak en mantıklı hareket Taemin'den yardım istemekti.
Kapattığı gözlerini açtı ve çığlıkların sardığı mekanda koşar adım ilerlemeye başladı. İnsan formunda olsaydı kalbinin göğüs kafesini kıracağından emindi.
Birkaç metre ileride sarışın olanı gördü. Bakışlarıyla önündeki kayayı delmek ister gibiydi. Luhan başta tereddüt etse de Taemin'in yanına yaklaştı ve önünde doksan derece eğildi.
"Sunbae! Kötü... O... Kyuhyun...Lanet olsun! "
Taemin oturduğu yerden kalktı. Üzerindeki tozları silkelerken Luhan'ın cümleleri toparlamasını bekliyordu.
"Eunhyuk... Bir melekle anlaştı ve insanı meleğe bıraktı! İnanabiliyor musun sunbae?!"
Taemin duyduklarıyla gözlerini sıkıca yumdu ve odaklanmaya çalıştı.
"Onu hissedebiliyorum... O neden bu kadar sinirli?! Lanet olsun!!"
Zaten karışık olan saçlarını iyice karıştırdı ve saniyeler içerisinde gözden kayboldu.
*********
Eunhyuk önündeki çocuğun boğazındaki parmaklarını biraz daha sıkılaştırdı ve çocuğu depo olarak kullanılan binanın duvarına ittirdi. Koyu kırmızı gözleri alev almıştı.
Kyuhyun'u boğazından tutarak L şeklindeki deponun diğer duvarına fırlattı. Gürültülü bir şekilde duvara çarpıp yere düşen çocuktan birkaç kırılma sesi geldi. Hala durumu iyi gözüküyordu.
Daha kötü olmalıydı.
Daha çok acı çekmeliydi.
Hemen öldürürse zevki neredeydi bu işin?
Kyuhyun'un yanına yaklaştı ve saçlarındam kavrayarak yüzüne bakmasını sağladı.
Gördüğüyle birkaç küfür savurdu. Yorgun kırmızı gözler artık insan formunda olmadığını ve daha az acı çekeceğini gösteriyordu.
Ayağa kalktı ve güçlü tekmesini yarı baygın durumdaki çocuğun karnına geçirdi. Kyuhyun son kalan gücüyle hafif bir inilti bıraktı. Eğer Kyuhyun insan olsaydı bu darbenin onu öldüreceğini biliyordu.
Eunhyuk tırnaklarını hareketsizce yerde yatan çocuğun yarı açık duran gözlerine geçirmek için hareketlendi. Gözleri yerlerinde olmadan daha güzel görüneceğinden emindi.
Bir adım daha attığında hissettiği aurayla yapmak üzere olduğu işi bıraktı ve gülümsemesi yüzünde dondu. Başını yavaşça arkaya çevirdi ve bakışlarını gülümseyerek kendisini izleyen Taemin'e yöneltti.
"Bu işe sen karışma! Daha yeni eğlenmeye başlamıştım."
Taemin'den tiz bir kahkaha yükseldi.
"İnan ne yaptığınla ilgilenmiyorum tatlım. "
Eunhyuk'un yanına sakin adımlarla yaklaştı ve işaret parmağını karşısındaki çocuğun alnına bastırdı.
"Yapış şeklin beni ilgilendiriyor demeliyim. "
Eunhyuk gözleri kırmızı rengini terk edip kahverengi haline geri dönereken yere dizlerinin üzerine çöktü ve başını ellerinin arasına aldı.
Az önce olanlar da...neydi? Kontrolünü tamamen kaybetmişti. Yaşananları hatırladığında titredi.
"Her ne kadar bu halini daha çok sevsem de dünyada bu çok yanlış."
Eunhyuk Donghae'yi getirdi aklına. Taemin onları bulmuşsa Donghae'yi de bulabilirdi. Birkaç saniye sonra Sehun'un onu koruyacağını hatırladı. İçi bir parça da olsa rahatlamıştı.
Güçlükle ayağa kalktı ve az öncenin aksine üzgün gözlerle kendisini izleyen çocuğa baktı.
"Neden geldin?"
"Yeterince belli olduğunu sanıyordum."
"Ben de geçen sefer yeterince iyi anlattığımı sanıyordum. Özür diledim ve aramızdaki her şeyi bitirdim. Sana olan sevgimi de kaybetmek üzereyim."
Büyük olanın yanaklarından bir damla yaş süzüldü. Bu kodar kolay silebilir miydi gerçekten de? Hiç değeri kalmamış mıydı? Farkettirmeden yanağında süzülen yaşı sildi.
"Onu bir meleğe bıraktığını duydum. Ne yapacaksın? "
Eunhyuk başını sağa sola sallarken yüzüne en alaycı gülümsemesini yerleştirdi.
"Ben şeytanım. Beni fazla küçümsemiyor musun? Her zaman bir yol bulabilirim."
Taemin kıkırdadı ve hafifçe kendi kafasına vurdu.
"Aah! Tabii ya...Unutmuşum. Ara sıra hatırlatman gerek."
Eunhyuk sinirle yumruğunu sıktı.
"Bunu neden yapıyorsun? Seni kaybetmek istemiyorum Tae!"
"Beni bırakıp gittiğin ilk an zaten beni kaybettin. Tekrar gitmemi istersen gideceğim ve inan bu son olacak."
Eunhyuk arkasını döndü ve fısıldadı.
"Git o zaman."
Diğerinin bunu net bir şekilde duyduğundan emindi. Emin olmadığı şey gitmesini isteyip istemediğiydi.
"Tae-..."
Arkasını dönmesi birkaç saniye almıştı oysaki.
"Gitti."
Hyuk sesin geldiği tarafa baktığında bir adet dağılmış Kyuhyun'u toparlamaya çalışan Sungmin ile karşılaştı.
Umursamamaya karar verdi. Her şeyi başlatan o değil miydi zaten? Belki de sadece günah keçisi arıyordu ama bunu kendisine itiraf edecek gücü yoktu.
Siyah ipeksi kanatlarını açtı ve asla saklanmasına izin vermeyen dünyanın herhangi bir yerine gitmek için gözden kayboldu.
Bu sefer saklanmayacaktı. Bir süre gözden kaybolmak saklanmak sayılmazsa tabikii...
Bölüm Sonu
Yazar Notu
Eyyo my little Cats~
Görüşmeyeli nasılsınız?
Ya şu not yazma şeysini gittikçe yapamıyorum sjxjejfkdk
Neyse ahdhjekd
Bu bölümü yazarken aslında ara vermiştim sonra tekrar devam ettim acaba geçen yazışımda ne düşünüyodum ahdjejfjjd bu yüzdeeeeen aklınıza yatmayan bi yer olursa söyleyin açıklamaya çalışırım olmadı bölümü düzenlerim yani hallederiz bi şekilde B)
Bir de hadi yorum yapın güzel güzel kajxkekfnjs hepinizi seviyorum ♡
Hepinizi öpücükledim :***
~Yazar notu biter Bbuing~ (Aegyo yapamaz diyenlere shwhuxjdjd)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can You Save Me From Hell?
FanfictionHer şey daha da zorlaşıyor. Sessiz çığlıklar yankılanıyor sonsuz cehennemde. Bir günahkar daha... Ve bir tane daha. Yorgun düşmüş ruhların sessiz gürültüsü sarıyor etrafı. Burası sonsuz cehennem. Dene! Çıkışa yaklaşabilir misin? "Burayı se...