15. Bölüm 2. Part
(Tahmin edin kimin bakış açısı sjdjfjkfkf din dong ding ding doğru tahmin sjsjxjxkc)
Eunhyuk (agafzyhxx) Bakış Açısı
Vakit ilerledikçe daha fazla Bar'da duramayacağımı anladım ve diğerlerinden önce ayrıldım. Heechul hyung'la konuştuklarım aklımda dönüp duruyordu.
Cehennemin kapısından geçtiğimde Dünya'da ki karanlık hava yerini turuncumsu gökyüzüne bırakmıştı.
Erken çıktığım için bir süre daha orada takılacaklarını düşünüyordum. Şimdi yapacaklarım için doğru zaman mı diye geçirdim aklımdan.
Daha fazla vakit kaybetmeden Donghae'nin tutulduğu alana doğru ilerlemeye başladım. Büyük adımlarla kısa olan mesafeyi daha az bir sürede katettim.
Donghae'yi büyük kayaya sırtını dayamış bir şekilde uyurken görünce uyuduğu için sevindim. Onu kaçırırken uyuması işime gelirdi çünkü planları anlatıp kabul ettirmek kolay olmayacaktı.
Donghae'nin yanına gitmeye çalıştığımda girişteki muhafızlar tarafından durduruldum. Suratlarına "Sen kim oluyorsun?!" bakışlarımdan attığımda huzursuzlukla kıpırdandılar.
Orta boylu kel olan önümde doksan derece eğildiğinde diğeri de ona uyarak eğildi.
"Ö-Özür dileriz efendim! Ama..."
Merakla başımı sağa doğru eğdim. Surat ifademi bilerek sinirli tutuyordum.
"Ama?"
Daha kısa boylu olan yutkundu ve konuşmayı devraldı.
"Kesin emir var! Şeytanların bu alana girişi yasak."
Sinirle boynumu sağa-sola eğerek kıtlattım ve elimi enseme atarak saçlarımı karıştırdım.
"Normal bir şeytan olmadığımı vurgulamalı mıydım? Eğer anlamadıysanız gösterebilirim de."
"Göstermeniz hiçbir işe yaramaz efendim. Giriş hala yasak."
Biraz daha üsteleyecekken Taemin'i arkada hissettiğimde yüzüme küçük bir gülümseme yerleşti. Av tuzağa düşmüştü.
Taemin'i av olarak düşündüğüm için her ne kadar üzgün hissetsem de bir seferlik umursamadım.
"Neler dönüyor burada? Eunhyuk-ah! Neden artık sana inanmamalıymışım gibi hissediyorum? Bir an önce kes şunu!"
Arkamı döndüm ve üzgünce gülümsedim.
"Umarım bir gün beni affedersin. Üzgünüm."
Şiddetle başını sallayıp ağlamaya başladı. Göz yaşları beyaz tenine düşüyordu.
"HAYIR! Hayır de... Bana inan de... İnanacağım. Söz veriyorum inanacağım!"
Arkamı dönerek başımı önüme eğdim ve iki yana doğru salladım.
"Seni seviyorum ama bu aşk değil! Anla lütfen... "
Başımla kenarda uyuyan Donghae'yi işaret ettim.
"Ben ona aşığım."
Titreyen eliyle Donghae'yi işaret etti.
"O-o mu? Bana yalan mı söyledin?"
Başka bir yol varmış gibi...
Daha fazla konuşmadım ve muhafızları geçerek Donghae'ye doğru yürümeye başladım. O kadar savunmasız görünüyordu ki...
Taemin arkamdan bağırdığında aldırmadan yürümeye devam ettim.
Az kaldı kediciğim. Biraz daha sabret.
"Lee Eunhyuk! Bir adım daha atarsan ikinizi de öldürürüm! Bana karşı çıkamazsın!"
Gülümsedim ve yürümeye devam ettim. Karşımda belirip ellerini yakama doladığında paniklesem de belli etmedim.
Donghae'nin sesini duyduğumuzda ikimiz de o tarafa doğru döndük.
"Bırak onu!"
Taemin ürkütücü bir kahkaha attı ve ellerini yakamdan çekti.
"Sürtük! Önce seni öldürmeli- "
Cümlesini tamamlayamadan kollarıma yığıldığında dikkatlice tutup yere bıraktım. Şaşkınlıkla çevreye bakındım.
"Hyung! Sen.."
"Serseriler! Yardım edeceğimi söylemiştim değil mi? ~"
Eliyle barış işareti yapıp yanağına yerleştirdi. Aigoo! Hangimiz hyung acaba?
Muhafızlar Heechul hyunga doğru koşmaya başladıklarında elini kaldırdı ve parmaklarını teker teker avuç içine gömdü. İki muhafız da çığlık atarak yere yığıldı.
"O uyanmadan git! Zayıf bir büyüdür. Çok geçmeden uyanacaktır."
Zayıf bir büyü dediği büyü şeytanların başındaki kişiye bile etki etmişti.
Heechul hyung'un Taemin olmasa en güçlü şeytan olduğuna eminim.
Donghae'ye doğru koştum ve sıkıca sarıldım. Şaşırdığını tahmin edebiliyordum. Çok geçmeden omuzlarımdan ittirdi ve geriye çekildi. Yorgun görünüyordu.
"U-Uzak dur benden!"
Ne kadar istesen de yapamam ki..
"Buradan çıkmak istemiyor musun?! Tek umudun benim ve bana inanmalısın! Lütfen..."
Başını öne eğdi ve belime sıkıca sarıldı. Yüzümdeki gülümseme büyüdü. Karşılık vererek sarıldım.
"Yah! Burada sevgi gösterisi yapmak için sarılmıyorum! Bir an önce çıkar beni buradan."
Kıkırdadım ve sarılmaya devam ettim. Boynuna gömdüğüm başımı kaldırarak Heechul hyunga baktım.
"Teşekkürler hyung! Sanırım görüşemeyeceğiz bir daha~ Seni seviyorum!!"
Gülümsedi ve eliyle git işareti yaptı. Boynumu Donghae'nin boynuna gömerek odaklanmaya çalıştım. Kokusu başımı döndürse de sonunda odaklanmayı başardım.
Çevrede hafif bir rüzgar estiğinde çoktan hiç bilmediğimiz bir ülkede hiç bilmediğimiz bir şehirdeydik.
Bizim zamanımız şu andan itibaren başlıyordu. Kendimi Donghae'ye mutlaka affettirecektim.
Bölüm Sonu
Yazar Notu:// Miss Shangai'den kediciklerine selamlaaaaar :**
Bakın bölümü bu sefer bir hafta dolmadan attım hem de vizelerim başlamak üzereyken shshdıdjnsnd
Bu seferki çok uzun olmasa da çok kısa da değil ve diğeriyle birleştirince uzun bile sayılabilir zbdhjdjdıdkc
Neyse ya çok konuşmuyorum ve Eunhae'nin tatlılığına gök kuşağı kusa kusa gidiyorum *-*
Hepinizi öpücükledim :****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can You Save Me From Hell?
FanfictionHer şey daha da zorlaşıyor. Sessiz çığlıklar yankılanıyor sonsuz cehennemde. Bir günahkar daha... Ve bir tane daha. Yorgun düşmüş ruhların sessiz gürültüsü sarıyor etrafı. Burası sonsuz cehennem. Dene! Çıkışa yaklaşabilir misin? "Burayı se...