14. Bölüm

497 49 57
                                    

14. Bölüm

Eunhyuk'un bakış açısı

Yapmam gereken tek şey Donghae'yi nasıl kurtaracağımı bulmaktı. Uh... Sanırım artık fragmanı bitirip filme başlama zamanı gelmişti.

***********

Arkamı dönerek Taemin'e doğru ilerlemeye başladım. Donghae'yi geride aklı karışık bir şekilde bıraktığımın farkındaydım ama Taemin'i şüphelendirmemek için böyle kalmasının daha uygun olduğunu düşünüyordum.

Yürümeye devam ettiğimde sanki Taemin'i yeni farketmiş gibi davrandım.

"Oh! Taemin-ah! Ne yapıyorsun burada?"

Gayet doğal bir ses tonuyla sorduğumda utandı ve kızarmış yanaklarını saklamak için başını öne eğdi. Şu haliyle küçük bir kız çocuğuna benziyordu.

"B-Be-Ben? Ş-Şey ya-yapıyordum!"

Kıkırdadım ve kollarımı omzuna dolayarak kendime biraz yaklaştırdım.

Bu hareketten rahatsızlık duymamıştım çünkü biz uzun zamandır tanışıyorduk ve çıkmadan önce de çok samimi iki arkadaştık. Sadece ileride de öyle kalabilmemizi umuyordum.

"Utandın mı şimdi sen? Oww çok tatlı!"

Kollarımdan kurtuldu ve birkaç adım geriye kaçtı.

"H-Hiç de bile!"

Kıkırdadım ve Taemin'in saçlarını karıştırdım. Kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu. Donghae'nin de bana bu kadar güzel gülümsediği zamanları hatırladım. Bana tekrar öyle gülümseyecek miydi?

İzlendiğimiz aklıma geldiğinde kafamı geriye doğru çevirdim. Gözlerim Donghae'nin gözleriyle buluştuğunda gülümsemem yüzümde dondu. İfadesiz bir yüzle bana bakıyordu.

Konuşmak için ağzımı açtığımda kafasını başka yöne çevirdi ve ilerleyerek ortada duran büyük kayanın arkasına geçti. Karşısında Taemin'le gülüşerek ne yapıyordum ben böyle?! (Y.N://Biri şunu öldürsün!)

Taemin'i kolundan sürükleyerek uzaklaştırmaya başladım. Henüz bir planım bile yokken boşa vakit kaybetmemeliydim.

Bu seferlik ben gittiğim için Donghae'yi bir süre yalnız bırakacaklarını biliyordum. Kısa bir süre...

Taemin'i Donghae'den uzağa sürüklerken bir kaç muhafızın telaşla etrafta koşuşturduğunu farkettim. İşaret parmağımı küçük görünenin üzerine doğrulttum ve seslendim.

"Hey sen! Buraya gel."

Yanıma doğru koştu ve önümüzde durarak selamladı.

"Ne oldu? Herkes neden telaş içinde?"

Koştuğu için biraz durdu ve nefesini düzene sokmaya çalıştı.

"Bir alfa... dünyaya kaçarak izini kaybettirdi."

Duyduğum şeyle gözlerim irice açıldı. Taemin'e baktığımda çok da şaşırmadığını farkettim. Bu mümkün müydü?

"Nasıl? Şeytanların yerlerinin her zaman tespit edilebildiğini sanıyordum? Birbirimizi böyle bulmuyor muyuz zaten?"

"Aslında tam olarak öyle değil. Kendi formumuzdayken birbirimizin yerlerini bulabildiğimiz doğru fakat insan formuna geçtiğimizde bu mümkün değil. Alfa'da bundan faydalanmış gibi görünüyor."

Şaşkınlıktan açılan ağzımı kapatamıyordum bile. Bu mümkünse... Belki ben ve Donghae de?

Taemin'in dirseğini karnıma geçirmesiyle açılan ağzımı kapattım ve büyük bir gülümsemeyle kolumu Taemin'in omzuna attım.

"Hey hey! Kaçacağımı mı düşünüyorsun? Ahahahahha! Taeminnie çok tatlısın!"

Kızardı ve başını öne eğerek yüzünü saklamaya çalıştı. Şakaya vurduğum bu gerçek günlerdir bulmaya çalıştığım çıkış yolum olabilirdi.

Tabiki kaçmanın kolay olmadığını biliyordum. Yalnız olsam kaçmak sorun olmazdı belki ama Donghae'yi muhafızlardan kaçırmak... biraz uğraştırabilirdi.

Taemin'in başını okşadım ve el sallayarak başka tarafa doğru yürümeye başladım.

"Nereye gidiyorsun?! Yah!"

Arkamdan cırladığında kıkırdadım ve Taemin'e doğru dönerek cevap verdim.

"Heechul hyung'la görüşmeliyim. Onu görmeye gitmediğim için gözlerimi oyacak!"

Bu sefer o kıkırdadı ve orta parmağını havaya kaldırdı. Şu hareketi yapmayı kim öğretti ki ona!

Tekrar yürümeye devam ettiğimde arkamı döndüm ve onun da yoluna devam ettiğini gördüm.

Bir an önce Heechul hyung'a gidip muhafızları nasıl atlatacağımı öğrenmeliydim.

Heechul hyung'un olabileceği yerleri düşünmeye çalışıyordum.

1)Leeteuk hyungların barı

2)Başka birinin barı

3)Herhangi bir bar

Aklıma gelen seçeneklere kıkırdadım. O manyak, güzelliğiyle başkalarına da hava atmak için bar bar gezen biriydi.

Başka şeytanların sevgililerini çalmanın neresi ilgi çekici ki? Hah! O gerçek bir şeytan.

Leeteuk hyungların barına girdiğimde gözlerim irice açıldı ve koyu bir kırmızıyla parladı. Sinirle yumruğumu sıktım ve karşımda sarmaş dolaş oturan ikiliye doğru yürüdüm. Sungmin hyung beni farkettiğinde karşısındaki bedeni ittirdi ve ayağa kalktı.

Bana bütün bu olanları yaşattıktan sonra hala rahatça birlikte olup barlarda gezmelerini anlayamıyordum!

Sungmin hyung elini omzuma koydu. Sanki tüm bu olanlarda suçu yokmuş gibi!

"Eunhyuk-ah! Ben üzgünüm.."

Sinirle elini ittim. Bu hareketimle Kyuhyun da ayağa kalktı ve Sungmin hyung'u geriye çekti

"Üzgün müsün?! Beni o lanet mahzene kapattırdığın için üzgün müsün?! "

Kyuhyun yakama yapıştığında ben de aynı hareketle karşılık verdim.

"Onun suçu değildi! Kurallara uymayan sendin!"

Haklılardı. Kurallara uymamıştım yine de onları da Donghae'yi gerçekten sevmediğime inandırmalıydım.

Arkadan gelen sesle ben dahil bardaki herkes aynı yöne döndü.

"Sevgilimin üzerine bu kadar gitmeyin. "

Kyuhyun'un yakasını bırakıp geriledim.

T-Taemin? Yine mi beni takip etti? Hayır. Öyle olsa onu mutlaka hissederdim. Tesadüf mü? Sanmıyorum...

Bölüm Sonu

Y.N:// Merhabalaaaaaaar *-*

MissShangai'niz konuşuyor. Öhö öhö!

Çok geç kaldı değil mi ㅠ.ㅠ

Bir haftayı geçmezdi normalde ama ne yazsam diye düşünürken bir baktım 1 hafta dolmuş. Bunun için üzgünüm. Ayrıcaaa ... ayrıcası yok galiba djdjjfkrkf bugün sessizliğim üzerimde hahsgshdhjsd

Bu bölümde ben kimseye sövemedim sjsjdjıejdjdnx yorumlara göre birlikte söveriz djdjkedkncjjf

Aa! Bir de şey ahahshshdhf yorum istiyorum dhdjejdjdjdjf biliyorsunuz artık beni hadi hadi ahshhdjejd

Hepinizi öpücükledim :*

Can You Save Me From Hell?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin