Y.N:// Eyyo meeeens ehhdhdhfhf
Bölümleri hızlı hızlı atmak için kendini paralayan yazarınız konuşuyor :))) öhöm öhöm !
Gerçekten her bölümü emek vererek yazıyorum ve göndermeden önce tekrar tekrar kontrol ediyorum. Buna rağmen yazım hatalarım olabilir. Sizden ricam eğer yazım hatası veya mantık hatası görürseniz samimi bir dille benimle paylaşın lütfen. (Fantastik bir fic olduğunu da göz önünde bulundurun hani adsfafas) En kısa zamanda düzeltmeye çalışırım :D
Şimdiye kadar hikayemi okuyup beni yorumlarıyla destekleyen herkese teşekkür ederim ^^ yorumlarınızı bekliyorum :)) İyi okumalar...
7. Bölüm
Donghae'nin ağzından
Duyduğum tiz çığlıkla dudaklarımızı ayırıp Hyuk'u üzerimden ittirdim ve panikle ayağa sıçradım.
Hyuk yere düşmenin etkisiyle çarptığı kafasını ovalarken bir yandan da bana ölümcül bakışlar gönderiyordu. B-Benim ne suçum vardı ki?! Korkudan ittirmiş olamaz mıyım?
Hyuk'la birbirimize ölümcül bakışlar göndererek anlaşırken kapının önünden gelen cırtlak sesle irkildik.
"Oppa!! Siz ikiniz... Ne yapıyorsunuz?!"
Lee Sung Hee?
Aah! Kuzenimle tanışmış mıydınız? Kendisi 15 yaşındaki bir baş belasıdır.
"Sung Hee-ah! Ne işin var burada senin? Anahtarı nerden buldun?"
Açık bıraktığı dalgalı saçlarını geriye iteledi ve Kemik gözlüklerini burnunun ucuna kadar indirdi.
"Teyzeme seni ziyaret etmek istediğimi söyledim ve bana anahtarın kapı süsünün arkasında asılı olduğunu söyledi."
Sung Hee anahtarın yerini söylerken Hyuk sinsi bir gülümseme sergiledi ve bana bakarak göz kırptı. En yakın zamanda anahtarın yerini değiştirmeliydim.
"Oppa konuyu değiştiriyorsun! Siz ikniz çıkıyor musunuz? Hiç birlikte oldunuz mu? Evlenecek misiniz? Aman tanrım! Ben Yaoi çok severim!!"
Nefes bile almadan sıraladığı sorular karşısında afallamıştım ve yüzümün koyu kırmızı rengine büründüğüne emindim. Şimdiki gençler böyle şeylere mi ilgi duyuyordu?
"N-Ne saçmalıyorsun? B-Biz çıkmıyoruz!"
Verdiğim cevaptan memnun kalmamış bir şekilde suratını buruşturdu. Odada surat ifadesi değişen tek kişi Sung Hee değildi.
"Eeeeh! Yalan söyleme. Sizi öpüşürken bastım farkındaysanız. Evde-Yalnız-Öpüşürken."
Ne söylemeliydim ki?
Hyuk'un bakışları resmen beni delip karşı duvara çarpıyordu. Kaşlarını çatmış kollarını göğsünde birleştirmişti. Korkutucu görüntüsünü bile yakışıklı bulmuştum.
"Haklı! Ne yani? Çıkmıyor muyuz?"
Hyuk'un sorusuyla elimi alnıma vurdum ve onun nasıl bu kadar düşüncesiz olabileceğini merak ettim.
Yakasından tutarak kendime çekip ve kulağına eğildim.
"Herhalde bu yaştaki bir kızın ne kadar ispiyoncu olabileceğini bilmiyorsun!
Ailemin bir erkekle çıktığımı öğrenmesini ister misin? Sonra klasik sahne... Beni uzak bir ülkeye gönderirler ve sen de bensiz yaşayıp gidersin. Nasıl?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can You Save Me From Hell?
FanfictionHer şey daha da zorlaşıyor. Sessiz çığlıklar yankılanıyor sonsuz cehennemde. Bir günahkar daha... Ve bir tane daha. Yorgun düşmüş ruhların sessiz gürültüsü sarıyor etrafı. Burası sonsuz cehennem. Dene! Çıkışa yaklaşabilir misin? "Burayı se...