11.Bölüm

501 46 51
                                    

Karanlığa doğru sürüklenirken tanıdık koku burnuma doldu. Sanırım bayılmadan önce son hatırladığım bu koku olmuştu.

11. BÖLÜM

Donghae'nin bakış açısı

(Eunhyuk mahzene atıldığı gün yani Eunhyuk bu olaylar olurken mahzende ve 1 hafta daha orada kalacak)

Gözlerimi açtığımda sırtımı acıtan çakıllı kumun üzerinde yatıyordum. Gözlerimi aydınlığa alışması için birkaç kez kırpıştırdım.

Adını tam hatırlayamadığım gamzeli hyung yanımda bağdaş kurmuş bir şekilde oturuyordu ve çekik kırmızı gözleriyle her hareketimi izliyordu. Tanıdık kokunun ondan geldiğini farkettim. (Hepinize feyk attııııım ahhshd) O bana yardım edebilirdi! Rüya olduğunu düşündüğüm olayların gerçekliği başımı döndürdü. Bir kolumla yerden destek olarak doğruldum.

"Uyanmışsın! İyi uyudun umarım? "

Çekinerek başımı salladım. Ondan korkmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Kırmızı gözleri ürkütücü görünüyordu. Ne işim vardı benim burada? Eunhyuk... Gerçekten beni burada terk mi ettin?!

"Y-yardım et! Lütfen yardım et! B-buradan çıkmama yardım et."

Sol yanağındaki gamzesi korkunç bir sırıtmayla belirginleşti.

"Hey! Sen, kedicik benimle geliyorsun. Bu kadar dinlenme yeter. Ayrıca buradan kurtulabileceğini kim söyledi?!"

İçimde yükselen ağlama hissini bastırmaya çalıştım. İnanmak o kadar zordu ki!

Kolumdan asılarak sert bir şekilde sürüklemeye başladığında ellerimle kolumu tutan elini itmeye çalıştım. Kolumu sıkıca kavrayan parmakları bir milim bile oynatamadığımı farkettiğimde pes ederek beni sürüklemesine izin verdim.

Boş bir alana geldiğimizde duyduğum her bir çığlık ürpermeme neden oluyordu. Göz yaşlarım çoktan tüm yüzümü ıslatmıştı. Ne olacaktı bana?

"Sana ne yapacağımı merak mı ediyorsun? Pekala ertelemenin bir anlamı yok nasılsa."

Kırmızı gözlerini gözlerime diktiğinde kalbimin sıkıştığını hissettim. Uzun parmakları yumruk şeklini aldığı an acı ile göğsümü tutarak yere çöktüm. Acının geçmesi için umutsuzca göğüs kafesimi yumrukluyordum.

Her ne yapıyorsa kalbim yerinden sökülüyormuşçasına acıtıyordu.

Başımı kaldırıp gözlerine baktığımda parmakları gevşedi. Bir kaç dakika sonra boğazımdaki yanma hissiyle kendimi yerde buldum ve delice öksürmeye başladım. Nefes alamıyordum. Direnecek gücüm kalmamıştı. Aklımı kaybetmek üzereydim. Hissettiğim acıyı tarif etmek imkansızdı.

"B-bı-rak! Lü-tfe... "

Çaresizlik içinde yalvarmaya başladığımda zaten doğru dürüst çıkmayan sesimle kurduğum cümle boğulma hissiyle yarım kaldı. Boğazımı sıkan eller yüzünden yerde kıvranmaya başladım. Canım çok yanıyordu. İmkanım olsa kendi boynumu kopararak bu acıya son verirdim. Ellerim boğazımı bulduğunda boğazıma dolanan elleri çekmek istedim. Hiçbir şey hissedemeyince (yani boğazını sıkan el falan yok.) toprağa birkaç güçsüz yumruk attım. Ellerime batan sivri çakıl taşları toprağın vurduğum kısımlarını kırmızıya boyamıştı.

Gözlerim son kez kahverengi gözlerle buluştuğunda gürültülü bir şekilde yere yığıldım. Neden bunun son olduğunu hissedemiyordum?

***************

Gözlerimi bir kez daha araladığımda ölmediğime lanet ettim. Çevreye bakındığımda kimseyi göremedim. Çığlıklar devam ediyordu ve her geçen saniye biraz daha deliriyordum.

Avuçlarıma baktığımda kurumuş kanlarla kaplı olduğunu farkettim. Çektiğim acılar bir bir zihnime dolarken bir kaç sarsak adım attım ve dizlerimin üzerine düştüm.

Umutsuzca başımı kaldırdığımda bir başka kırmızı göz görüş alanıma girdi. Nefesim kesildiğinde göz yaşlarım çoktan akmaya başlamıştı.

Bölüm Sonu

Y.N:// Bebekleriiim *-*

Sadist psikopat yanımı ortaya çıkartıp çok pis fantezi yapıcaktım ama Donghae'ye kıyamadım sgsgehhddhx

Ayrıca bir sonraki bölüm hakkında pek bir fikrim de yok shshhdhhd yani yazarken şekilleniyor bu yüzden spoi falan yok :"))

Bu aradaaa bölüm de çok uzun olmadı çaktırmayayım dedim de burada kesip pislik yapmam lazımdı sgshgdgdhd

O yüzden anlayışla karşılayıp bir sonraki bölümü bekleyiverin yavrularım :)))

Yorum diye çıldırtmayın beni lütfen shshdhdhhd

Öpücükleediim :**

Can You Save Me From Hell?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin