Domenic'ten;
Israrla çalan telefonumu tekrardan sessize alırken Bash'in beni durmaksızın niye aradığına anlam veremiyordum. Şu an önemli bir toplantıda olduğumu biliyor olmalıydı.
Meşgule attığım telefon tekrar çalmaya başladığında bu sefer sinirlenip telefonu hepten kapattım. Oturduğum sandalyede oturuşumu düzeltirken pür dikkat uzun masanın en ucunda sunum yapan adama odaklandım. Yeri gelince kendi fikirlerimi de ortaya koymaktan geri kalmıyordum.
Bir anda toplantı odasının kapısının açılmasıyla birlikte hepimizin bakışları o yöne çevrilmişti. Ben ise kapıda gördüğüm Bash'e anlamsız bakışlar atmakla yetinmiştim.
O hiç kimseyi umursamadan yüzündeki anlam veremediğim ifadeyle "Çok acil Nick'i almam gerek beyler," dediğinde hareketleriyle de sabırsızlığını belli etmekten kaçınmıyordu. Ben ona anlam veremezken en son dayanamamış olacak ki "Nina ile ilgili," diye kısaca açıkladı.
Kaşlarım çatılırken duyduğum isimle anında ayaklandım. Hemen yanımda da benimle birlikte ayaklanan Sarah'a toplantıya devam etmelerini belirttikten sonra samimiyetten uzak bir şekilde masadakilere yönelik konuştum. "İzninizle."
Hızlıca dışarı çıktığımda Bash'e sorgularcasına bir bakış gönderdim. O bana korkuyla bakarken "Bir şey mi oldu Nina'ya?" diye sormama engel olamamıştım.
Vücudum düşündüğüm şeyle anında gerilmişti. Aklımdaki düşünceleri yok edip cebimden telefonumu çıkardım ve açma tuşuna uzunca bastım. Onu arayacaktım. Bir kere takılmıştı aklıma, sesini duymadan rahat etmeme imkan yoktu.
Elimdeki telefona odaklanıp açılmasını beklerken sanki inadına açılmak bilmeyen telefonla istemsizce küfür mırıldandım. Bu kadar uzun sürmesi sinirlenmeme sebep oluyordu.
"Nina Rusya'ya gidiyormuş."
"Şaka?" diye sordum içimden öyle olmasını dileyip. Bash kafasını iki yana sallayıp aceleyle tekrardan konuşmaya başladığında neler olduğunu anlamakta zorluk çekiyordum.
"Claire aradı. Aniden gitmeye karar vermiş, evde valiz hazırlıyormuş şu an."
"Bu şimdi mi söylenir?!"
"Telefonlarımı açmak yerine meşgule atan sendin!"
Onu umursamadan aniden hareketlendiğimde birkaç dakika içersinde kendimi otoparka atmıştım. O sırada da telefonumdan Nina'nın numarasını tuşluyordum. Fakat hiçbir şekilde cevap alamıyordum.
Arabayı saniyeler sonra otoparktan çıkarttığımda hızlı kullandığımı bile umursamadan onun evine doğru sürdüm. Telefondan kaçıncı kez aradığımı bilmezken hem telefona bakıyor, hem de yolu kontrol ediyordum.
Bu sinir bozucu bekleyişe son veren ise o oldu. Telefonunu sonunda açmıştı. Bunu fırsat bilerek sinirlerime olabildiğince hakim olup konuşmaya başladım.
"Bash ne saçmalıyor Nina?! Ne demek Rusya'ya gidiyorsun?"
Ondan herhangi bir cevap gelmezken burnunu çekmesini işittiğimde orada olup beni dinlediğinden emin olmuştum. Az önceki yükselen sesimi biraz olsun azaltıp sakin çıkarmaya çalıştığım sesimle tekrar konuştum.
"Güzelim, bana niye söylemedin? Eğer çok gitmek istiyorsan beraber planlayıp giderdik."
Karşıdan bu sefer de hıçkırık sesi gelmişti.
"Lanet olsun! Ağlama, Nina."
Aklıma bir anda dank eden şeyle sinirle ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Dünkü mevzu yüzünden bana kızmıştı. Ona o iki kelimeyi söylemediğim içindi tüm bunlar. Hepsi benim yüzümdendi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deniz kızı ile sarhoşlar masalı
ChickLit[tamamlandı] "Ne yapmamı istiyorsun Domenic, sana abi dememi falan mı? Cidden bunu mu istiyorsun benden?!" "Evet... Doğru olan bu." "Senin düşüncen bu!" Sinirle ellerimi saçlarımın arasında gezdirip arkamı döndüm. Kollarımı mutfak tezgahına yaslayıp...