bu satıra aklınıza ilk gelen bir müziği bırakıp bölüme ithaf edebilirsiniz🥰
➰
Okulun çıkışına doğru ilerlerken bana iğrenircesine bakıp aralarında bir şeyler fısıldayan erkeklere orta parmağımı gösterdim ve yapmacık bir şekilde gülümsedim. Birkaçını reddettiğim içindi bu çekememezlikleri. Ne yapayım, ben de olgun erkeklerden hoşlanıyordum.
Aklıma gelen sevdiceğimle yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu. Dün gece mesaj attığımda sabah erkenden önemli bir toplantısı olduğunu ve erken yatması gerektiğini söylemişti. Ben de daha fazla rahatsız etmek istememiştim.
Acaba aramalı mıydım ki?
Tabii ki de arayıp kendimi hatırlatmalıydım!
Telefonumu çıkarıp kişilere girdim. Direkt kalp emojisiyle kaydettiğim için hızla en sona gittim. Arama tuşuna basıp beklemeye başladım. Birkaç çalıştan sonra açılmıştı zaten.
"Alo?"
Karşıdan gelen kadın sesiyle kaşlarımı çattım. Sinirlenme kızım, sinirlenme. Sakin ol ve kim olduğunu öğren...
"Kimsin?"
"Nina Hanım ben Sarah."
Derin bir rahatlamayla ellerimi kalbimin üzerine götürüp seslice nefesimi dışarı verdim. Evli olan asistanıydı bu kadın. Sesini telefondan tanıyamamıştım sadece. Pek bir muhabbetimiz yoktu ve beni ilgilendiren kısmı da sadece evli olmasıydı.
Nick'in etrafında böyle kadınlar olunca bir rahatlama çöküyordu. Sevgilisi olan kadınlara güvenemiyordum çünkü. Sonuçta ayrılma olasılıkları vardı. Ama evli olunca herhangi bir sorun teşkil etmiyordu.
Yani bundan çıkarmamız gereken en önemli ders evli kadınlar her zaman daha iyidir.
"Domenic'in toplantısı bitti mi, Sarah?"
"Birkaç saat oldu ama toplantı pek iyi geçmedi sanırım. Domenic Bey aceleyle çıktı ve telefonunu da burada unuttu."
İşte bu mükemmel bir haberdi! O telefonda neler olduğunu o kadar çok merak ediyordum ki... Elime şahane bir fırsat geçmişti ve ben bunu tabii ki de kullanacaktım.
"Nereye gideceğine dair herhangi bir şey söyledi mi peki?"
"Konuşurlarken arkadaşıyla kafa dağıtmak için bir yere gideceklerini duymuştum."
"Tamam, ben hemen telefonu almaya geliyorum. Bu konuşmalar da aramızda kalsın lütfen. Sen benim habercimsin bundan sonra. Anlaştık mı Sarah?"
Karşıdan gülme sesi gelince ben de gülümsedim. Evli kadını soktuğum durum biraz komikti ama benim de olaylardan haberimin olması gerekiyordu.
"Pekâlâ Nina Hanım ama Domenic Bey'in haberi olmasın lütfen."
➰
Bir saatin sonunda şirkete uğrayıp telefonu almış, ardından da hemencecik evime gelmiştim. Aklımdaki plan oldukça harika işliyordu. Unutmamak adına içimden bir kez daha tekrar ettim.
Okuldan sonra şirkete onu görmeye gitmiştim. Sarah burada olmadığını ve telefonu (!) dahil her şeyini şirkette bırakıp çıktığını söylemişti. Sonra ben de telefonunu ona vermek için evine gitmiştim. Ama ne şans ki (!) o evde yoktu. Ben de birkaç saat bekleyip evime gelmiştim.
Bence gayet inandırıcı bir yalandı. Aslında tam olarak yalan da denmezdi buna. Sadece biraz eksik bilgi ve ufacık bir yanlış anlama.
Elimdeki telefonu şarja taktım. Ardından odama ilerleyip üzerimdeki okul kıyafetlerini hızlıca çıkardım. Kıyafet dolabından elime ilk gelen gri bir sweatshirt alarak geçirdim üzerime. Altıma da bacaklarımı sıkı sıkı saran siyah bir şort giydim.
Adımlarımı mutfağa yönelttim. Bir tencereye su koyarken kaynamasını beklemeden makarnaları da içine atıp ayrıldım mutfaktan.
Sanki bir hazine bulmuşçasına prizin hemen yanındaki tekli koltuğa oturdum. Daha önceden kaydettiğim kendi parmak izimi Domenic'in fark etmemiş olmasını dileyerek dokundum yuvarlak tuşa.
Tanrım, teşekkürler!
Parmak izim çoktan onaylanmış, telefon açılmıştı. Neyse ki daha önce şifresini görür görmez bunu akıl edebilmiştim. Sürekli şifresini değiştiriyordu çünkü.
Hızla mesajlar kısmına girdim. Yaptığım şeyin yanlış olduğunu bilsem de mesajları üstünkörü okumaya başladım. Bir erkeğin, özellikle de o sevdiğim bir erkek, telefonunu kurcalama fırsatı yakalamıştım. Tabii ki de sonuna kadar kullanacaktım bu fırsatı!
Yaklaşık yarım saatin ardından makarnaya bakmak dışında bir dakika bile ayrılmamıştım telefonun başından. Çoğu mesajlaşmaları iş ile alakalıydı. Telefonunda kayıtlı olan kadın sayısı da azdı zaten. Annesi, kuzenleri, akrabaları, evli olan asistan ve ben kayıtlıydım telefonunda.
Bir de ismimle kaydetmiş ya!
Değiştirmeyi düşündüm ama telefonunu kurcaladığımı anlardı. O yüzden şimdilik görmezden gelmem gerekiyordu. İleride nasıl olsa açardım ben bunun konusunu. Hem daha diğer sosyal mecralara bakacaktım.
Oturduğum koltuktan kalktım ve pişmiş olan makarnanın suyunu süzdüm. Onu bir kenara bırakıp dolaptan hazır domates sosu çıkardım. Ocakta biraz ısıtıp tabağa aldığım makarnanın üzerine döktüm. Yemeğim hazırdı.
Telefondaki mesajları okuya okuya yemeğimi yemeye başladım. Sosyal medya hesaplarında da herhangi bir sorunla karşılaşmamıştım. İşkolik olmasının ilk defa beni bu kadar sevindirdiğini hissediyordum. Gözü işlerinden başka bir şey görmüyordu çünkü.
Ben telefondaki yazışmaları öylece okumaya devam ederken evin kapısının çalmasıyla suçüstü yakalanmışım gibi bakışlarımla hızla etrafı taradım. Bir şey yoktu. Çok dalmıştım mesajları okumaya.
Telefonu masanın üzerine bıraktım. Kapıya ilerleyip kimin geldiğine bakma gereği duymadan açtım. Karşımda saçı başı dağılmış ve gömleğinin ilk birkaç düğmesi açılmış bir Domenic görmeyi beklemiyordum. İlk kez benim evime gelmişti!
Mutluluktan çığlık atsam korkar mıydı acaba?
"Sarhoşum ben biraz galiba."
Bana masum masum bakan gözlerini, doğru düzgün cümle bile kuramayan ağzını, o yüzüne düşen dağılmış saçlarını...
Düşüncelerimi zorlukla yok edip kapıyı sonuna kadar açtım içeri girmesi için. Sarsak adımlarla salona ilerledi. Çift kişilik koltuğa yayılırken ben ise yüzümdeki gülümsemeyle onu izliyordum.
Tam bir koca bebekti. Benim koca bebeğim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deniz kızı ile sarhoşlar masalı
ChickLit[tamamlandı] "Ne yapmamı istiyorsun Domenic, sana abi dememi falan mı? Cidden bunu mu istiyorsun benden?!" "Evet... Doğru olan bu." "Senin düşüncen bu!" Sinirle ellerimi saçlarımın arasında gezdirip arkamı döndüm. Kollarımı mutfak tezgahına yaslayıp...