"Neden, Nina? Neden senden öyle bir şey isteyeceğimi düşündün? O kadar mı kötüyüm gözünde?"
Art arda sorduğu sorular karşısında hiçbir şey söyleyemeyip kafamı yere eğmekle yetinmiştim. Bakışlarımla elimden gelen tek şeyi yapıp ayağımdaki ayakkabıları izliyor, dikkatimi dağıtmaya çalışıyordum.
Ortamdaki derin sessizlik beni iyice gererken "İstemediğini k-kesin bir dille b-belirtmiştin," dedim kısık çıkan sesimle. Nefeslerimi kontrol etmekte zorlanıyor ve bu yüzden de kekeliyordum. O ise öylece beni izliyordu. Bunu üzerimde hissettiğim yoğun bakışlarından anlayabiliyordum.
Daha birkaç saat önce havaalanındayken onun her şeyi öğrendiğinin farkına varmıştım. Öğrenmesi beni biraz korkutmuş, biraz da sevindirmişti. Lakin şu anki bana bomboş bakan yüz ifadesi her şeyi yeterince belli ediyordu.
İstemiyordu işte bebeğimi!
Ben de her zamanki gibi kendi kendime ümitlenmekle kalmıştım. Beni almaya gelmeden önce kurduğu cümleler bizi önemsediğini düşünmeme neden olmuştu. Şimdi büyük bir yanılgı olduğunu anlıyordum.
Yol boyunca benimle hiçbir şekilde muhatap olmayıp göz teması dahi kurmamasından tahmin etmem gerekiyordu. Sadece bu durumla nasıl başa çıkabileceğimizi düşünüyor olmalıydı.
Ona kolaylık çıkarıp gitmeyi tercih etmiştim. O ise yine yapacağını yapmış ve işime burnunu sokmuştu. Bundan sonra sonuçlarına da kendisi katlanacaktı.
Derin bir nefes alıp yaslandığı duvardan ayrıldı. Bulunduğu yerden hareketlenmesiyle bakışlarımı ona çevirirken ne yapacağını anlamak amacıyla onu izlemeye başladım.
Hemen ilerisindeki masada duran içki şişesine uzanıp yanı başındaki bardağa doldurdu. Benim karşımdaki koltuklara yerleştiğinde o da aynı benim yaptığım gibi gözlerini üzerime dikmişti. Ben gözlerimi kaçırıp yerimde rahatsızlıkla kıpırdanmama rağmen de devam ediyordu beni izlemeye.
Biraz daha bu şekilde kalırsak kalbim bunu kaldıramayacak, bayılacaktım neredeyse. O yüzden sahte bir öksürük sesi çıkarıp dikkatini üzerime çektikten sonra konuştum.
"Hamile olduğumu öğrendiğinde dünyaların başına yıkıldı, değil mi?"
Yüzünde anlam veremediğim bir tebessüm yer edinirken kafasını iki yana salladı. Gözlerimin içine baka baka "Aksine çok mutlu oldum," dedi. Kabul etmek istemezcesine sinirli bakışlarımı yüzüne çevirdim. Beni kandırıyordu.
"Yalancı! Seni istemediğin bir sorumluluğun altına soktuğum için bana kızgınsın."
"Evet sana kızgınım, ama hamile olduğun için değil. Beni bu sebeple terk edip gitmeyi düşündüğün için!"
"Ben k-korktu-"
Anında böldü lafımı.
"Ya ondan hiç haberim olmasaydı Nina? Sırf sen kendi başına gereksiz bir korkuya kapıldığın için bir bebeğimiz olacağını öğrenemeseydim? O zaman ne olacaktı, birkaç yıl sonra kucağında benim bebeğimle karşıma mı çıkacaktın?"
Kafamı hızla sağa sola salladım. Kendime daha fazla engel olamayıp ellerimle yüzümü kapattım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Üzerine bir de hamile olduğum eklendiğinde şu ana kadar nasıl kendimi tuttuğumu anlayamıyordum.
Önce cam sehpaya bırakılan bardağın çıkardığı yüksek sesi işittim. Sonra da adım seslerini. Böylelikle de yanıma geldiğini anlamıştım.
Bileklerimin üzerinde hissettiğim elleriyle yanılmadığımı fark ettim. Yavaşça ellerimi yüzümden çekmeme sebep olurken "Özür dilerim. Seni üzmek istememiştim ama sen de beni anlamaya çalış," diye mırıldandı. Bana sinirli kalmaya kıyamıyordu işte, biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deniz kızı ile sarhoşlar masalı
ChickLit[tamamlandı] "Ne yapmamı istiyorsun Domenic, sana abi dememi falan mı? Cidden bunu mu istiyorsun benden?!" "Evet... Doğru olan bu." "Senin düşüncen bu!" Sinirle ellerimi saçlarımın arasında gezdirip arkamı döndüm. Kollarımı mutfak tezgahına yaslayıp...