Kapıyı çalma gereği duymadan direkt açtım odasının kapısını. Asistanı Sarah içeride misafirleri olduğunu söylemişti ama bu umrumda bile değildi. Konu bendim, bu yeterince önemli bir sebepti.
İçerideki iki kişinin bakışları anında beni bulurken tanıdık gelen yüzlere yapmacık bir gülümseme yolladım. Stalk sayesinde kim olduklarını gayet iyi biliyordum ama onlar beni bilmiyordu. İsmini söylemek istemediğim kişinin en yakın arkadaşlarıydı.
Hiçbir şey olmamış gibi yanlarına ilerledim ve boş kalan koltukta yerimi aldım. Karşımdaki iki erkek bana anlamsızca bakarken "Sence de konuşmamız gereken bazı şerefsizsel konular yok mu? Özellikle de senin hakkında," dedim dün beni ektiği için ona sinirle bakarken.
Beni 8'de evimden alacağını söyleyip umutlandırmasını, haber vermeden beni öylece ortada bırakmasını asla unutmayacaktım.
Yüzü anında ciddileşmiş, bana öldürecekmiş gibi bakmaya başlamıştı. Omzumu silktim. Bakışlarım tekrardan karşımda şaşkınca bizi izleyen kişileri buldu. Olayları anlamaya çalışıyorlardı büyük ihtimalle.
Tekrardan yüzüme yapmacık bir gülümseme kondurup "Çok iğrenç bir arkadaşınız var. Nasıl katlanıyorsunuz siz buna?" diye sordum. Nick "Nina!" diye uyarırken onu görmezden geldim. Aralarından sarışın olan gülerek cevaplamıştı sorumu. "Bir süreden sonra bağışıklık kazanıyorsun."
Onu başımla onayladım. Sonra gözlerimi Domenic'e çevirdim. Bakışlarımla önündeki bilgisayarı işaret ederek "Dikkat et kendine. Senin yaşındaki insanlar yaşlılıktan gözlük kullanmaya falan başlıyor. Bilgisayarla çok vakit geçirme," dedim. Bilgisayarın açık olan ekranını öyle bir kapatmıştı ki kırıldığını bile düşünmüştüm.
Umarım kırılmıştır.
"Bash, Kol! Sizle sonra haberleşiriz."
Şimdi hatırlamıştım isimlerini. Sarışın olan Kol, diğer kumral olanı da Bash'di. Onlar Domenic'in kibar bir şekilde kovuşuyla oturdukları yerden ayaklanırken Kol "Parçala onu!" diyip ellerini yumruk yaparak havada savurdu. Gülümseyip 'bende o iş' dercesine bir bakış gönderdim ona.
Arkadaşlarını sevmiştim. En azından Domenic kadar karaktersiz gözükmüyorlardı. Pis Domenic, kaka Domenic!
"Oradan bakınca çocuk avutacağa mı benziyorum?"
Ağzımdan istemsizce "Hah!" nidası çıkarken oturduğum yerden sinirle ayaklandım. Ellerimi göğsümde bağladıktan sonra "Sen daha kendini avutamamışsın. Verdiğin sözleri tutmayı öğren önce!" dedim onu sinir edecek kadar rahat bir şekilde. Ne kadar sinirli olsam da neyse ki bunu başarabilmiştim.
"Bana zorla yaptırılan şeyleri sevmem. Sen ise zorla bana bir şeyler yaptırmaya çalışıyorsun. Ne için peki? Liseli bir ergenin egosunu tatmin etmek için!"
"Ben ergen değilim. Asıl sen koskoca şirket sahibi olmuşsun ama adam olamamışsın!"
"Benim kişiliğimi sorgulayacak en son insan sensin, Nina."
Dünkü olay da birleşince gözyaşlarıma bu sefer hiç engel olamamıştım. Kafamı yere eğdim ve elimin tersiyle silmeye başladım gözyaşlarımı. Beni neden istemiyordu bir türlü anlam veremiyordum. Tek sorun aramızdaki yaş farkı mıydı? Yoksa başka bir şey daha mı vardı?
Gözyaşlarımın kolay kolay dinmeyeceğini anlayınca ellerimle yüzümü kapatıp ağlamaya devam ettim. Şu an benden nefret ediyor bile olabilirdi. Sürekli çocuk gibi olduğumu belirtiyordu ve ben de karşısında ağlıyordum. Çünkü tepeme kadar çıkmıştı artık!
"Tamam... Ağlama. Çok istiyorsan gidelim yiyelim yemek."
"İstemiyorum hiçbir şey!"
Ellerimi yüzümden çekip ona bakmadan çantamı bıraktığım yerden aldım. Ona arkamı dönüp kapıya ilerleyecekken "Bekle!" diye seslenişiyle duraksadım. Yine ne söyleyip kalbimi kıracaktı acaba?
"Seni evine bırakayım."
Cevap vermedim. İtiraz edecek takatim bile yoktu. O da arabasının anahtarını alıp gelmişti yanıma. Elimin tersiyle gözyaşlarımı silerken görüş açım netleşmişti. Kapıyı açıp çıktığımda o da peşimden geliyordu.
Kalbim yine hareketlerinden etkilenip deli gibi atmaya başlamıştı. Kendime defalarca beni umursamadığını hatırlatsam da bir tarafım beni düşündüğü için evime bırakmak istediğini haykırıp duruyordu.
Her ne olursa olsun üzülen taraf yine ben oluyordum. O yüzden elimden geldiğince umursamamaya çalıştım.
Asansörün önünde durduğumuzda fazla zaman geçmeden gelmişti bulunduğumuz kata. Ben içeri girdiğimde o da ardımdan gelmişti ve zemin katın düğmesine basmıştı.
Arkamdaki aynadan yüzüme baktığımda ağlamış olduğum çok fazla belli olmadığı için şükrettim. Sadece gözlerim birazcık kızarmıştı. Bir de dün uykumu çok iyi alamadığım için göz altlarım biraz şişti.
Saçlarımı elimle geriye atıp aynaya bakmaya son verdim. Yoksa kendime engel olamayıp saniyelerdir gözleri üzerimde olan onunla göz göze gelecek, tüm sinirim saniyeler içersinde yok olacaktı.
Asansör zemin katta durduğunda onu beklemeden gideceğim sırada kolumdaki baskıyla duraksadım. Ona anlamsızca bakarken "Arabam otoparkta," diye açıklama yapıp beni farklı bir yöne ilerletmesine izin verdim.
Bakışlarımı yerden kaldırmazken insanların bana baktığını hissedebiliyordum. Onlar da haklı olarak Domenic'in yanında ne işim olduğunu merak ediyorlardı. Üzerimdeki okul kıyafetiyle buraya fazlasıyla zıt bir hâldeydim çünkü.
Şirketin başka bir kapısından çıktığımızda ilerideki otoparka doğru ilerleyecekken birden etrafımızı saran insanlarla kafamı kaldırıp neler olduğunu anlamaya çalıştım. Ellerinde bir sürü kamera bulunan kadınlı erkekli bir grup insan anında fotoğrafımızı çekmeye başlamıştı.
Domenic beni arkasına saklarken böyle bir şey beklemediğim için ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Üstüne üstlük bir de cevap dahi beklemeden bir sürü soru soruyorlardı.
"Rakip şirketinizle yeni bir anlaşma yapacağınız doğru mu Domenic Bey?"
"Ailenizin bu durumdan haberi var mı?"
"Şirketinizin Tayland'da yeni bir şube açacağı haberleri hakkında ne düşünüyorsunuz, efendim?"
Domenic iş ile ilgili olan konuları geçiştirirken bir yere yetişmemiz gerektiği yalanını kabul ettirmeye çalışıyordu ama bu kimsenin umrunda değildi.
Gruptan aniden yükselen "Domenic Bey yanınızdaki hanımefendi kim?" sesine bir de "Gizli bir aşk mı yaşıyorsunuz?" sorusuyla yüzümde istemsizce bir gülümseme oluştu.
Arkasından fısıltı şeklinde "Evet Nick, açıklasana onlara kim olduğumu!" derken keyfim iyice yerine gelmişti. İşte şimdi sıçtın bebeğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deniz kızı ile sarhoşlar masalı
ChickLit[tamamlandı] "Ne yapmamı istiyorsun Domenic, sana abi dememi falan mı? Cidden bunu mu istiyorsun benden?!" "Evet... Doğru olan bu." "Senin düşüncen bu!" Sinirle ellerimi saçlarımın arasında gezdirip arkamı döndüm. Kollarımı mutfak tezgahına yaslayıp...