Okulun kantininde elimdeki sıcak bitki çayını yudumlarken telefonumda hakkımızda çıkan saçma salak dedikoduları okuyordum. Dün gittiğimiz mekanda Nick ile sarılırken çekilmiş fotoğraflarımız çoğu magazin sayfalarında paylaşılmış, olur olmadık yorumlar yazılmıştı fotoğraflara.
Etiketlendiğim storylere girip tek tek okuyordum hakkımda söylenenleri. İnsanların arkamdan neler söylediğini öğrenip ona göre hareket edecektim. Bende kıskanılan şeyleri başka insanların gözüne sokmayı severdim sonuçta.
Magazin sayfalarının düşüncelerini okurken bazılarına gülmeden edemiyordum. Onlar da kendi çapında eğlendiriyordu insanları yani. Ben de okumaya devam ettim hakkımdaki düşünceleri.
"Nina'cım enişte mi bu? Domenic Bey birlikteliğinize dair hiç paylaşım yapmadı. Ne yapsın adam iş gezileri diye ordan oraya dolaşıyormuşşş. Dikkat et aldatmasın iş gezisi diye gittiği yerlerden kızzz."
"Aşk kokusu remix istiyorum garson."
"Nina kızımız sevgilisinin ailesiyle fotoğraf atarken Domenic, David'in son paylaşımına yorum atmış ve 2 yeni kişiyi takibe almış. Paylaşılan haberleri görüyor ama cevap vermiyor. Bu sefer de başka bir talibi kaybettik galiba kızlar."
"Ninoş sana kötü bir haberim var, biz o elbiseyi herkeslerde gördük. Bir sürü kişiyle yan yana koyup karşılaştırdık, oyladık ve bitti. Geç kaldın balım boş ver çıkar sen onu."
"Nina Zamochkova'nın kayınvalidesi ile kayınpederini paylaşmasından sonra oynar gelin görümce karşınızdaaaa."
"Nina sen de benim gibi erkek seçim konusunda biraz garipsin bebeğim. Ayrıca tek kriterin adamların şirketi olması sanırım. Zamanında şirket sahibi insanların az fotosunu beğenmemişsin benden demesi."
"Ne o? Okulumuzun umursamaz kızı ünlü olmuş da magazinleri mi takip ediyor?"
Kafamı kaldırıp telefonumu gözetleyen karşımdaki erkeğe boş bakışlar attım. O ise gülümseyip izin alma gereği duymadan çoktan yerleşmişti benim masama.
"Kendini bir bok sanan, bizim okulda olduğunu bile yeni öğrendiğim erkek kişisi de masama izinsiz oturmayı kendine hak görüyor galiba?"
"Beni, dersinden kalacağım için Bay Russel gönderdi. Rusçadan geçmem lazım."
Sandalyemi geri çekip oturduğum yerden ayaklanırken "Anladım, umarım geçersin," diyip arkamı dönecekken "Dur!" diye seslenmesiyle kafamı geriye atıp sabır diledim.
Uğraşmam gereken aptal bir erkeğim vardı zaten. Bir başka erkekle daha uğraşamazdım. Muhatap olmak için bir tane erkek yetiyordu bana. Fazlası bünyeme zarardı.
"Benim rusçadan geçmeme yardım edersen ben de sana takıldığın diğer derslerde yardım ederim. Hocalarla aram iyidir. Hiç ahlaki değerim yok. Utanmadan her türlü yalakalığı yaparım."
İşaret parmağımı çeneme götürüp bir süre düşünür gibi yaptım. Ardından isteksiz olduğumu yeterince belli ettiğim bir şekilde "Çıkışta okulun karşısındaki kafede birkaç saat çalıştırırım. Tavırlarını ve bana olan davranış şeklini beğenmezsem kafedeki tüm pastaları sipariş eder, hesabı sana bırakıp kaçarım ona göre," diye uyarımı yaptım.
"Anlaştık."
Sağ elini tokalaşmak için bana uzattığında "Üzgünüm, insanlarla tokalaşmıyorum. Mikrop falan bulaşabilir," dedim yüzümü yapmacıkça buruşturarak. Başıyla onaylayıp gülümsedi ve elini ensesine götürüp kaşıdı.
"O zaman çıkışta görüşürüz. Sınıfının önünde beklerim seni."
Hiçbir şey söylemeden arkamı döndüm. Elimdeki soğumuş olan bitki çayını çöpe atıp sınıfıma doğru adımladım. Yalnız başıma kafa dinlemek istediğim öğle arası da tanımadığım bir insan tarafından yeterince mahvolmuştu.
➰
Okulun bitiş zili çaldığında inadına oyalanarak topladım sıranın üzerindeki kitaplarımı. En sonunda sınıftaki herkes dağıldığında içeri giren ismini bilmediğim kişiye yapmacık bir gülümseme gönderdim ve çantamı da alıp oturduğum yerden ayaklandım.
"Çok acele etme. Birazdan hademeler de gelir onlarla birlikte çıkarız. Daha erken."
Alayla söylediklerine cevap vermeden çıktım sınıftan. O da peşimden gelmeye başlamıştı. Sessiz sedasız okulun bahçesine ilerlediğimizde aramızdaki sessizliği bozan ilk o olmuştu.
"İsmin Nina'ydı değil mi?"
"Evet."
"Benim ismim de-"
"Söyleme, hafızamda boşuna yer kaplasın istemiyorum."
Fazla aksi davranıyordum ama bakışlarından hiç hoşlanmamıştım. Sebebi yoktu. Tanımıyordum ve ben tanımadığım tüm insanlara karşı böyleydim. Bilmiyorum belki Nick'e olan öfkem ile sinirimi bir erkek olarak ondan çıkarmaya çalışıyordum. Lakin bu durum umrumda değildi.
"Hep böyleysen sevgilin olacak adam seni birkaç haftaya kalmaz terkeder. Baştan söyliyeyim de sonra üzülme."
Kolumdaki çantamı sinirle ona doğru attığımda ani refleksle yakalayıp kahkaha attı. Geri çantayı bana atarken "Adım Noah," dedi. Cevap vermedim. Acaba çaktırmadan gizli gizli evime mi kaçsaydım?
"Siktir, şeytanı çağırdım galiba! Sevgilinin seni almaya geleceğini niye önceden söylemiyorsun be kızım?"
Kafamı hızla kafasıyla işaret ettiği yere çevirdiğimde bakışlarım anında onunla birleşti. Zorlukla gözlerimi ondan çekerken "Haberim yoktu. Gönderirim onu merak etme," diye cevap verdim Noah'a. Bir şey demedi.
Domenic'in yanına geldiğimizde Noah birkaç adım geride durup beklemeye başladı. Boş bakışlarımı Nick'e çevirip "Ne istiyorsun?" diye sordum kollarımı göğsümde birleştirip. Ondan cevap gecikmemişti. "Seninle konuşmamız gerek, Nina."
"Noah ile planlarımız var. Müsait olursam belki sonra."
"Bütün işlerimi bırakıp buraya senin için geliyorum ve sen başkasıyla planın olduğunu mu söylüyorsun? Ciddi misin Nina?"
Omzumu silkip "Bilmem," dedim. Ardından arkamı dönüp "Ciddi miyim Noah?" diye sordum bizi gizli gizli dinleyen Noah'a bakarak. O da anında savunuşa geçerek "Bir sorun mu var?" diyerek yanımıza geldi.
Sen neyine güveniyorsun acaba çocuk?
"Yok, ne sorun olacak. Nick de gidiyordu zaten. Değil mi Nick?"
Sinirli bakışlarını Noah'tan çekip arabasının kapısını açtı. Bize son bir bakış atıp arabaya bindikten sonra kapıyı çarparak kapattı. Hızla okulun önünden ayrılırken sinsi bakışlarım Noah'ı buldu.
Ay bu çocuk bir tatlı gelmeye başlamıştı ama gözüme. Kesinlikle Nick'i kıskandırmak için değil, bundan emin olabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deniz kızı ile sarhoşlar masalı
ChickLit[tamamlandı] "Ne yapmamı istiyorsun Domenic, sana abi dememi falan mı? Cidden bunu mu istiyorsun benden?!" "Evet... Doğru olan bu." "Senin düşüncen bu!" Sinirle ellerimi saçlarımın arasında gezdirip arkamı döndüm. Kollarımı mutfak tezgahına yaslayıp...