& 15.Bölüm &

100 15 2
                                    

  Odaya varmak için can atıyordum. Şu an tek ihtiyacım olan şey omuzdu. Anna'yı özlemiştim. Onun omzunda ağlamayı özlemiştim, o bir kardeşten öteydi. Sırdaşım kim bilir nerelerdeydi!

Zayıfça yürümeye çalışırken Anna'yı düşünüyordum. O bana böyle durumlarda güç verirdi. Gözlerimden bir damla yaş aktı. Yanaklarımdan süzülerek yol aldı. Odama girdiğimde kafamı dağıtmak isitiyorum. Herkes dışarıda eğleniyorken ben burada ağlıyordum. Belki de burası bana göre değildi.

Sandığımdan daha kibirli insanlr vardı... Hep toplumdan itilmiştim ben. Ama kişiliğime kızlığıma kimse laf etmemişti. İçim acıyordu. Bir de Emily'nin bakışları vardı tabii. Onunla konuşmam gerekiyordu. 

    Uzun bir süre oturup ağladım. Anılarımızı hatırlamaya çalıştım. Sonra ise gözüm yetimhaneden gelirken yanıma aldığım küçük bir çantaya takıldı. İçinde beni bu zamana kadar ayakta tutan, en büyük arkadaşım vardı. Zaten eskiden de Anna'dan sonra tek varlığım oydu. Hızlı adımlarla minik çantamın yanına gittim. İçindeki günlüğümü çıkarttım. Evet bu günlüğü yazı yazmayı öğrendiğim günden beri harfi harfine tutuyordum. Bayan Bethany'den saklamak için ne kadar da uğraşmıştım. Onu siyah işlemeli kutusundan çıkardım.

   Günlük, sadece bir defter değildi. Manevi değeri çok yüksek olan içinde kötülükleri barındırmayan, gökkuşağı ile dolu bir dünyaydı benim için. Kahverengi ve kalındı. Onun güzel desenlerine dalıp gittiğimde kendimi başka bir dünyada bulurdum. Üzerindeki taşlar ve işlemeler çok güzeldi ve ben...

Ben bu güzel hediyeyi kimin getirdiğini bilmiyordum...

-----------------------------------------------------------------------------------------

Uzun Zamanlar Öncesi:

Onun geldiği zamanlarda 6-7 yaşlarındaydım. Bir gün yetimhaneye elinde küçük bir kutuyla bir adam gelmişti. Fakat adam şaşkındı. Çünkü ona sadece buraya getirmesi gerektiği söylenmişti ve çocuklar kime diye tutturunca kime olduğunu bilmiyordu. O zaman ben ve Anna'da adamın yanında merakla açılan kutunun kime olduğunu görmek istiyorduk.

Açılan kutunun içinde bir kutu daha vardı ve yanında eski bir fotoğraf vardı.

Bu sarışın ve şirin bir kız çocuğuydu. Anna:

" Tıpkı sana benziyor Blaire."  diye fısıldadı. Görevli getiren adama:

" Buradaki hiçbir çocuk benzemiyor beyefendi." 

Getiren adam ise:

" Başka çare yok. Ben görevimi yaptım bir yolunu bulursunuz iyi günler." deyip kapıdan hemen sıyrılıvermişti.

Görevli ise pes etmedi ve onca çocuğun arasından resme benzeyen beni ve birkaç kişiyi aldı. En sonunda gözlerimiz çok benzediği için bana gelmiş olmasını kesinledi.

Kutuyu elime aldığımda kimseye görünmeden hemen yukarı çıktım ve yatağımın örtüsünün altına saklandım. Kutuyu açtığımda bu güzel günlük çıktı karşıma.

 Benim daha önce hiç hediyem olmamıştı. Bu ilk ve son hediyem olmuştu. Günlüğün son sayfasında  ' İyi Ki Doğdun' yazıyordu. Çocuk aklıyla beni koruyan ve çok seven bir perim olduğunu düşünmüştüm. Ama bunları Anna'ya bile anlatmamıştım. O günden sonra kimseyle paylaşmadıklarımı buraya yazmıştım. Üzgün ve sevinçli anımı sevgili günlüğümle paylaşmıştım. 

-----------------------------------------------------------------------------------------------

  Günlüğüme bakarken gözümden süzülen bir damla günlüğün kapağındaki büyük taşa geldi.

Taş birdenbire kendi kendine açılıverdi.

Bunca yıldır günlüğüm olduğu halde gözlerim şaşkınlıkla açıldı.

Taş açıldığında içinde yazan yazı ile öylece kalakaldım.

 ' HAYALLER ÜLKESİ ' 

-------------------------------------------------------------------------------------

                                                             15.Bölüm Sonu...

      

Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin