& 24.Bölüm &

61 5 3
                                    

Merhabalar, arkadaşlar önceki bölümde yeni kapaktan bahsetmiştim, fakat söyleyeceğim bir şey daha olduğunu hatırladım, kusura bakmayın. Kapaklarım kendi tasarımımdır. Kimseden yardım almadığıma ve kimseye yaptırmadığıma yemin edebilirim. Kendi kitaplarına kapak tasarımı isteyenler bana kitabın konusunu oyuncularını özelden yazabilirler. Onlara güzel seçimler ile kapak oluşturup link atarım. Okuyanlara çok teşekkür ederim. Bilgilerinize :) ♠☻

'KİME GERÇEK PRENSES OLACAĞIMI ZAMAN GÖSTERECEK!'

                                                                                                ŞAH MAT...

--------------------------------------------------------------------------

Andriel'e borçluyum. İçimde bilmediğim acısı büyük bir cesur kız varmış meğer. Ona ilk gördüğüm yerde teşekkür etmeyi planlıyordum. Ama ondan önce lavobaya gidip saçım hala düzgün mü diye bakmam gerekiyordu. Saçlarım o kadar inceydi ki modeller kolay yapılabiliyor çabuk bozuluyordu. Saray kapısının çaprazında misafirlerin kullanabileceği bir banyo vardı. Sanki yetimhane banyosu gibiydi. Bir sürü musluklar ve klozetler vardı. Fakat yetimhaneyle tıpatıp karşılaştırmak bu banyoya iftira olurdu. Çünkü inanılamayacak derecede temizdi. Ve harika bir çiçek  kokusu banyoya hakimdi.

Banyonun kapısını kapatarak hemen aynanın önüne geçtim. Evet, birkaç tel saç buklesinden düşmüştü. Onları düzeltmeye çalışırken aynaya o kadar bir yoğunlaşmışım ki kapının açılma sesini duymamışım. Yanımda beliren bir kıpırtı ile kendime geldim ve saçımı halledip bıraktım. 

" Naber çirkin"

" Ne! Ne var!" gittikçe kalınlaşan erkek sesi dikkatimi çekmişti. Göz makyajıma son bir defa bakıp başımı o yöne çektim.

" Prensim, Emily galiba bugün size tasma takmayı unutmuş, yanından ayrılmamanız gerekirdi. Hem ne de olsa bugün birlikteliğinizi ciddileştirmeye karar verdiğiniz mi ne işte o değil miydi?" demiştim imalıca. Oysa bu şekilde söyleme hakkım olmadığını da çok iyi biliyordum.

" Birilerine taktığım kanca beni buraya getirdi."

" Bayanlar lavobasına girdiğinizi değil, beni takip ederek girdiğinizi hiç belli etmediniz."

" Belli etmeme çabasında değildim." kıkırdadı ve sözüne devam etti. " Senin bu kızgın hallerine çok bayılıyorum ya, seni akıllı kız sanırdım oysa."

" Neden ki? Demek yanlış bir tespit yaptın."

" Küçük ukala seni, neden mi? Seni takip ediyor olmasam bayanlar tuvaletine neden gireyim ki, zaten ben burayı beğenmiyorum ya, burada sırf klozet var."

" Başka ne olacaktı, sabır...sabır..."

" Eee kızım anlamazsın sen, ben klozeti sevmiyorum, oturunca denk getiremiyorum ya güzelim ondan işte."

Denk getiremiyorum mu? Hiçbir şey anlamadım jeton 10gen olunca...

" Anlamadın dimi? Ama açık konuşmamı istersen, bunun için başka bedeller gerekebilir."

Anthony bana yaklaştı ve çenemi okşadı. 

" İnanmıyorum, sen...sen demek onu demek istedin. Ayy!! Yok artık!!! Sapık! Pis!! PİİSSS Anth..."

Birden ağzımı kapadım. Ne diyordum ben deminden beri öyle!!!

" Ben? Pis mi? Kızım sana yediririm bu lafları haberin olsun."

Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin