" Efsaneler"
Kafamı çevirip ona baktım.
" Efsane ha?"
Gözlerini kaçırarak doğruldu. Ellerini dizlerinde birleştirdi.
"Evet, her insanın kalbi yarım doğar... Bazıları kalbini bütünleyenin o kişi olduğunu bulur ve evlenir ama tamamlanmaz. Dünyadaki sayılı insan da gerçekten kalbinin sahibini ve diğer yarısını bulur. Kalpten kalbe köprüler kurulur ve o iki insan birbirlerinin düşüncelerini ne hissettiklerini, mutlu olduğundaki halini, üzüntülü olduğundaki döktüğü gözyaşlarını her ne kadar birbirlerinden uzak olurlarsa olsun birisinden gözyaşı aktığında diğerinin de gözü bilinmez bir şekilde ıslanır..."
Durakladı.
" Aşkın...aşkın büyüsü var ben ona inanıyorum." sonra dönüp bana baktı.
Yanaklarımı okşadı.
" İzle"
Dudaklarıma birden narince öpücükler kondurmaya başladı ve o an...
O an böyle etrafı hafifçe meltemler aldı, o kumsaldaki dalgaların sesi kumların yumuşaklığı her şeyi hissediyordum.
Anthony uzaklaşarak
" Hayal et hadi" dedi ellerimi tutarak " orada olacağız, sadece...ikimiz"
Günbatımında kumsalı canlandırdım hafızamda
Chopin'in Nocturne'ü şimdi yumuşacık bir melodiyle kulaklarımızı dolduruyordu.
Yavaşça dans etmeye başladık. Hafif rüzgar saçlarımı okşuyordu. Gözlerimi kapadım. Sanırım daha fazla huzur bulabileceğim bir yer yoktu. Bu gerçek bir efsaneydi! Gözlerimi tekrar araladığımda bitmesinden korktum ama bir an bile gözlerini benim gözlerimden ayırmayan aşık olduğum adamla karşılaştım. O belimden tutarak sanki sahnedeymiş gibi ciddi bir şekilde havaya kaldırdı. Artık burnunu burnuma dayamıştı. Anthony'nin her nefesinde ciğerlerimde buram buram hissediyordum. Gözlerinin derinliklerine daldığımda bu sessizliğin anlatacak çok şeyi olduğunu öğrendim. Onunla konuşamıyordum. Hayallerim sadece izlemem gerektiğini söylüyordu belki de. Anthony'nin dudakları yavaşça benim dudağımın kenarına değdi. Kabim hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Nefesi ciğerlerimi deliyordu adeta.
Gözlerini kırpmıyordu. Ve saniyeler sonra gözlerini kapadı. Sakin olmaya çalışarak derin bir nefes aldı. Gözlerimi kapadım. Sahibine kendini sevdirmek için gelen yavru köpekler gibi, cılızca izin alıyormuş gibi öpücük kondurdu. Sonra da gözlerini açıp merakla baktı. O kadar masumdu ki, dudaklarını dudaklarıma kilitledim saniyeler sonra. O zaman açıkçası zamanın durmasını istemiştim, dilemiştim. Aslında durmuştu zaman. Artık dalgaların sesini duymuyor, rüzgar saçlarımı okşamıyor ve meltemde savrulan kum taneleri havada asılı kalmıştı. Hareket eden tek şey; dudaklarımız...
Saniyeler sonrasında artık zaman eski haline gelmiş, dönmüştü. Anthony ve beni rüzgar denizin dalgalarına doğru iteliyordu. Anthony yavaşça kucağında benle dalgaların içine girdi, ilerledi. Dalgalar artık belimize kadar geldiğinde beni suya indirdi. Buz gibi sandığım su içimdeki o büyük sönmeyen ateşi bitiremedi. Anthony yavaşça uzun beyaz elbisemin ipini çözdü. Ayak bileklerimden aşağıya inen elbise, dalgaların arasından geçerek akıntıya kapılarak kendi yolunu buldu. Sonrasında ise Anthony kar gibi beyaz olan gömleğinin düğmelerini açtı. Hafif bedenimi kolları arasına aldı. Bu rüyaydı belki de ama bunu tek ben görmüyordum. Anthony ile aynı rüya içerisindeydim. Ellerini bedenimde gezdirdi ve boynuma öpücük kondurdu.
Başımı omzuna koydu. Vücudumun çırılçıplak olduğuna aldırmadan birbirimize sarıldık ve güneşin kalan yarısının batmasını izledik birlikte. Bu...bu hayatımda gördüğüm en muhteşem şeydi.
HAYAT TADINI ÇIKARMAYA DEĞER, EN AZINDAN SEVDİKLERİNİZ İÇİN. BU HAYATI YAŞAYAN, SONSUZ DENEBİLECEK KELİMELERE CAN VEREN KİŞİLERDİR.
SoN...
(Hayaller Ülkesi bitiyor...Son Bölümler...)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)
RomanceTüm hakları saklıdır. " İzin ver bana." " Hayır, Prenses Emily görecek. Gider misiniz buradan! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!" gömleğinden beliren kaslarını ittim. Oysaki burnumuz değecek kadar yakındık. Nefesi ve kokusu içine çekilmeye değer...