Yeni bir bölüm. Herkese merhabalar... Okuyanları seviyorum. Kendimin geliştiğimin de farkındayım. Teşekkürler ♥
----------------------------------------------------------------------------
Önceki bölümden cümle:
"Ailenin yanında olması dünyanın senin olmasından bile fazlaydı."
-----------------------------------------------------------------------------
" Blaire bekle. Bu şekilde direnmeden her seferinde gidemezsin. Buna izin veremezsin."
" Ne yapmamı bekliyorsun? Gülümseyerek her zaman ezilmeye alışmış tarafımı mı göstermemi istiyorsun!"
" Tabi ki de hayır! Güçlü kalmanı, Blaire. Sadece bir şey"
" O kadına bizim sadece arkadaş olduğumuzu açıklayamazken benim pisliğin teki olmadığımı nasıl ispatlayacaksın!"
" Sarah teyze ilk önce tepki gösterir. Ama sonra açıklamaya elbet bir zaman bulmamıza izin verir."
" Aynı Anthony'ye çekmiş o da desene."
" Ne? Anthony'yle bayağı sıkısınız herhalde."
Andriel gözlerini kısarak üzüntüyle bana baktı.
" Evet hem de ne demezsin. Düğümlenmişiz o derece (!) Huylarımız da çok benziyor ya. Andriel ne oluyor sana? Emily için her gün sarayda gözünün önündeki insanın nasıl biri olduğunu anlamak çocuk oyuncağı."
Andriel gülümsedi. Ve gevşeyerek derin bir nefes verdi.
Sanki başka bir cevabı söylememden korkuyormuşçasına (!)
" O zaman biraz oturalım."
" Artık o kadının yanında nasıl rahat oturabilirim."
" Burası senin evin, bırak o gerilsin biraz. İstediğin misafiri iğnelersin istediğini de başının üstüne taç yaparsın."
Andriel göz kırptı. Ben de gülümsedim.
" O kadar kolay değil özellikle de Emily varken."
" Emily derken? Bırak şu düşünceli tavrını. Emily'nin senden hiçbir üstünlüğü yok Blaire. Bu sarayda ikiniz de prensessiniz."
" Ama Emily gerçek pren...."
" Blaire! Güven bana aranızda hiçbir üstünlük ve fark yok." çarpıkça gülümsedi.
Doğrusu anlamamıştım. Emily bu ailede doğmuş büyümüş gerçek öz ve öz prensesti. Bense sadece birkaç hafta önce yetimhaneden şans eseri alınmış sahte prensestim. Aramızdaki fark dağlar kadardı. O ne kadar saygı görüyorsa ben de o kadar eziliyordum.
" Özgüvenli ol yeter. Geçmişi sildik gitti."
O sırada kral ve kraliçe gelmişlerdi. Tüm davetliler ayağa kalktı. Ve kral ve kraliçe Emily ve Anthony'i yanlarına çağırdılar. Ben ve Andriel ise Bayan Sarah ve eşinin yanına oturduk. Bayan Sarah ile yan yana oturuyordum.
Bayan Sarah eşiyle seslice konuşuyordu.
" Emily ne kadar da güzel duruyor dimi Brad? Sonuçta hiçbir prenses bu kadar güzel, bu kadar asil, bu kadar öz ve öz sarayda doğmuş gelinimiz gibi güzel olamıyor maalesef. Ahh sen de katılıyor musun Blaire'cım."
" Ya Bayan Sarah. Tam kendinize göre bir gelin bulmuşsunuz. Hatta oğlunuz evlenmeyecekmiş de siz evlenecekmişsiniz gibi bir uyum var ikinizde de. Huylarınız, tavırlarınız... Yani derim ki ikiz olsaydınız bile bu kadar benzeyemezsiniz bravo!"
Bayan Sarah'a baktım. Bir an yediği laf karşısında -boğazında kalmış olacak ki- öylece kalakaldı.
Devamında da konuşmadı zaten.
" Değerli konuklarımız, katılımlarınız bizi çok mutlu etti. Sevgili kızım Emily ve müstakbel damadım Anthony'nin birlikteliğine saygı ve sevgi duyduğunuz için öncelikle hepinize gönülden tek tek teşekkürlerimi sunarım. Kızım ve oğlum bugün yakın bir zamanda hayatlarını birleştireceklerine karar verdiler. Sevgilerinin ölümsüzleştirmeye karar verdikleri bu anda sevgilerinin ilk günkü gibi taptaze kalmasını, aşk kadehlerinin hep dolu olmasını dilerim. Hayatları boyunca güneşleri hep önlerinde kalsın ki gölgeri hep ardında olsun. En içten dileklerimle beraber kutlamayı burada başlatmak istiyorum. Bildiğiniz gibi Anthony'nin değerli ailesi kraliçe Sarah ve kral Brad aramıza teşrif ettikleri için yakın zamanda da bu güzel gençlerin nişan törenlerine herkesi bekleriz. İyi eğlenceler..."
Kraliçenin uzun açılış konuşmasından sonra müzikler çalmaya ve çocukları eğlendirmek için renkli renkli insanlar ve eğlenceler gelmeye başlamıştı. Her taraf şenlik alanı gibiydi.
Biz ise hepimiz kutlama sahiplerinin durduğu bir masada duruyorduk. Emily ve Anthony gelen konuklara selam veriyor ve arada sırada sohbet ediyorlardı. Kral kraliçe de aynı şekilde yapıyordu. Yani kısacası biz Sarah Hanım'la kös kös oturuyorduk.
" Eee canım, sen konukları selamlamayacak mısın artık kendini tanıtmanın vakti geldi."
Andriel'in sözleri ardından beni heyecan bastı. Kendimi tanıtmak mı?
Bayan Sarah araya girdi:
" Andriel'cim sen de ha ha ha. Bayan Blaire kendini nasıl tanıtacak? Hadi tanıttı diyelim, neresini tanıtacak? Duyan da önemli bir insan sanır. Ayy güldürme beni."
Andriel moralimin bozulduğunu görünce koluyla gülümseyerek beni dürttü.
" Hadi ama pes etme." diye kimsenin duyamayacağı bir şekilde fısıldadı. Evet aslında doğru söylüyordu. Pes etmek bir yana o kimdi ben kimdim. Buraya ezik olmak için gelmemiştim.
" Bayan Sarah sizin böyle işlere pek kafanız basmıyordu dimi? Ay çok özür dilerim baştan anlamalıydım. Sizi de utandırdım şimdi."
" Ne diyorsun sen? Düzgün konuş."
" Bakın diyorum ki. Şimdi ben mantık olarak prenses oldum. Prenses olmak için illa ki burada doğup büyümek gerekmez tabi bu kuralları bilmiyorsanız benim sorunum değil o ayrı bir konu. Doğru Emily bir prenses, ama ben de onun kız kardeşi prenses Blaire'im. Bir prensesin karşısında böyle konuşmak sizce de biraz ayıp olmuyor mu?"
" Hm bir düşüneyim evet yasalara göre tam bir prensessin. Ama cansız yasalara göre canım.Sen şu an buradaki canlılar için hangisine göre gerçek bir prensessin onu sorabilir miyim?"
Birden ayağa kalktım.
" Üzgünüm Bayan Sarah, soramazsınız. Henüz başlangıçta olduğumu unutmayın. Buradaki hangi birine prenses olarak göründüğümü zaman gösterecek." Bayan Sarah'a göz kırptım ve oradan uzaklaştım.
ŞAH MAT...
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)
RomanceTüm hakları saklıdır. " İzin ver bana." " Hayır, Prenses Emily görecek. Gider misiniz buradan! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!" gömleğinden beliren kaslarını ittim. Oysaki burnumuz değecek kadar yakındık. Nefesi ve kokusu içine çekilmeye değer...