Okumanız beni gerçekten çok mutlu ediyor. Bu sıralar heyecanlı bir haftaydı. O yüzden watty'i fazla açamadım. Ama beni sevindiren çok iyi kişiler var burada. Onları çok seviyorum ve herkese iyi okumalar diliyorum...♥♥
--------------------------------------------------------------------------------
Ben camdan bakarken kapı çalındı.
Zarifçe boğazını temizleyen şahıs - benim görmediğim kişi- :
" Hazır mısınız prenses?" bu kadife gibi sesin sahibi kime aitti?!?
Arkamı dönüp baktığımda uzun boylu, şık kıyafetli çok yakışıklı, benim yaşlarımda birisi duruyordu. Bilmiyorum belki de benden büyüktü. Her neyse...
İçimde yaşadığım o uzun süreli derin şoku atlatınca zorla olsa da kendime gelmeyi başardım.
Umarım kekelemem derken:
" Şeyy...Evet." istemsizce ağzımdan kelimeler fırladı yine.
Uff neden 'şeyy' demiştim ki ilk konuşmamda bile rezil olmuştumm!
Sanki düşüncelerimi okumuş gibi hafif kıkırdadı. Şu an kesinlikle yüzümün kızardığını düşünüyordum.
Koluna girmem için bana uzandı.
Birden ciddi bir tavır aldım. Kim oluyordu da koluna girmemi bekliyordu. Sapık mıydı bu!
Of Blaire burası saray, ne sapığı! Herkese ön yargılı yaklaşma diye azarladı beni iç sesim.
Gerisini düşünmeye tenezzül etmeden hafifçe koluna girdim.
Belli ki bu gece yalnız kalmamam için yanıma gönderilmişti. Al işte yine fesat fesat düşünüyordum.
Tabi bu düşüncemden de emin olmak istiyordum. Hayır yanlış anlamayın fesat düşüncemden değil.
Soru sorar gibi bakıyordum. Yani kim olduğunu merak ediyordum.
" Adım Andriel." sıcacık gülümsedi. Yakındık ve gözlerinin masmavi rengi okyanus gibi derinlere gömüyordu. Onun yüzünde boğulmamak için gözlerimi kaçırdım.
" Ben Blaire." dedim.
Elini saçlarından geçirdi.
" Eee...şey... Çok güzelsin." suratına baktığımda kırmızıya dönüşmüştü.
Gülümsedim.
'Sen de çok yakışıklısın' demedim tabi ki.
Ya da diyemedim de denebilirdi.
Şu anki pozisyonumuzu bozmadan kolumu onun koluna dolamış bir şekilde odadan çıktık. Merdivenden yavaşça inerken bana yol veriyordu. Uf şu nazikliğe bak sen! Davranışlarından hoşlanmama rağmen yapamıyordum... Onu ve beni düşünemiyordum...Ya da bir şey söylemek için daha erkendi.
Merdivenlerin basamakları bittiğinde karşıma baktım. Saraydakilerin çıktığı açık ve büyük kapıdan akşam olduğu belli oluyordu.
Bahçeye baktığımda çok güzel bir görüntü vardı. Bahçenin her tarafı renkli ışıklarla süslenmiş, düğün yeri gibi olmuştu. Ay ışığı pırlanta gibi parlayan kenarları süslü kumaşlarla bezenmiş masalara yansıyordu. Burası ay ışığıyla romantik bir ortam gibi gözüme çarpıyordu.
Zengin giyimli davetliler birer birer gelip kendilerine ayrılan masalara oturuyorlardı.
" Bunun ne için olduğu hakkında birfikrin var mı?" diyerek Andriel'e baktım.
Sadece gülümsedi şirince.
" Hadi ama buradan izleyecek miyiz hep böyle!"dedim şımarık çocuklar gibi mızmızlanarak.
Andriel'in soruyu cevaplamasına fırsat kalmadan sahnedeki orkestradan şöhretli bir müzik yükseldi ve kraliyet ailesini çağırdılar. Andriel ile biz bekliyorduk.
Sahnedeki adamın konuşması üzerine tahminimce kral ve kraliçe geldi diye düşündüm. Peki ben ne olacaktım?
Kısa bir zaman sonra adımın yankılandığını duydum. Andriel:
" Hadi." dedi bana destek olarak. Heyecandan kalbim güm güm atıyordu. Andriel'in koluna bu sefer daha sıkı girdim. Eğer heyecandan düşersem o benim desteğim olacaktı.
" Sana güveniyorum." dedim. Tek o benim yanımdaydı çünkü.
" Sana güveniyorum." dedi. Benim için her şeyi yapacaktı çünkü.
Saraydan çıkıp bahçeye yöneldik. Herkesin görüş açısının olduğu yere ayağımı bastığımda derin nefes aldım. Sakin olmalıydım. Kalp atışlarını düzene sokmalıydım.
Andriel'e baktığımda ciddiydi. Ben de dik durmaya çalışarak gülümseyerek gittim. Bir yandan da selam veriyordum davetlilere. Matmazel öğretmişti bunu da. Kraliyet ailesinin yüksek tabanlı yere gelince ben kral ve kraliçenin önünde eğildim. Kraliçe kral çok memnun görünüyorlardı.
Andriel zarifçe oturmamı bekleyerek önümde eğilerek başka tarafta duran boş bir masaya oturdu.
Ona baktığımda beni izlemeye ve incelemeye koyulmuştu. Yerimde düzelmeye çalıştım. Birazcık olsa da rahatsız olmaya başlamıştım. O ise gülümsüyordu. Tamam kibardı tatlıydı ama ben onun arkadaşım olmasını yeğlerdim. Bakışlarımı çevirip sahnedeki adama baktım.
" Şimdi ise birbiriminden güzel prenseslerimiz arasından diğeri olan prenses Emily!"
Kalbim hızlandı. O kadar çok merak ediyordum ki. Kapının açılma sesi ile herkesin gözü oraya çevrildi benim de...
------------------------------------------------------------------------------------
11.Bölüm Sonu...♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)
RomansaTüm hakları saklıdır. " İzin ver bana." " Hayır, Prenses Emily görecek. Gider misiniz buradan! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!" gömleğinden beliren kaslarını ittim. Oysaki burnumuz değecek kadar yakındık. Nefesi ve kokusu içine çekilmeye değer...