Okuyanlara kaçıncı kez teşekkür edeceğim bilmiyorum ama kitabımda yeni umutların açılması çok hoş sağolun :)
" Hadi bakalım küçük hanım istikamet daha güzel bir yer."
--------------------------------------------------------------------------------------------
Keşke hep burada onun yanında kalsam bugün onunlayken geçmişimi unuttum, bir ilaç gibi, gözleri farklı dünyalara geçiş kapısı, kolları da kimsesizliğimi unutturacak bir anne sarmalayışı...
-------------------------------------------------------------------------------------------------
O beni kucağına aldığında önce şaşırsam da sonrasında yanağımı yanağına yasladım. Son 1 saatte bir o kadar uzakken nasıl bu kadar yakınlaşabilmiştik?
Anthony gülümseyerek yürüyordu.
" Ve ben Emily'le evleneceğim, hikayenin sonu."
Birden yüzümü ondan çektim ve Anthony'e baktım.
" Evleneceksin...Tamam hadi git evlen, buna ne zaman karşı koyacaksın, bir saniye bir saniye tamam sanırım karşı koymayacaksın! Sadece sana aşık mıyım diye zayıf yönlerimi denedin dimi? Şimdi bu rüyadan uyanacağım!"
Anthony'nin kucağından yere atladım. Emily ile evlenecekti. Hissettiğim duyguların hiçbir anlamı yoktu. Ona deliler gibi aşıktım. Hala Emily'le öpüşen bir adama. Kahretsin.
" Blaire..." Anthony elini uzattı. Üzgün bakışlarla bana bakıyordu.
Onun uzanan elini umursamadan önüme döndüm ve güçlükle yürümeye başladım. Bilmediğim bir ormanın sonuna kadar yürüyecektim, ne zaman sonuna gelirsem belki o zaman durmaya karar verirdim. Şu an o kadar saçma şeyler düşünüyordum ki. Anthony ve Emily! Midemi bulandırıyordu.
" Blaire bekle." Anthony'nin ayak seslerini yerlerdeki ağaç dallarının çatırdamalarından duyabiliyordum. Yaklaşıyordu.
Bunun üzerine daha da hızlandım. Koştum, koştum. Gözyaşlarım bir yağmur damlası gibi toprağı ıslatıyordu. Buna aldırmadım. Bir süre daha koştum, artık nefesim kesilmeye başlamıştı. İleride bir ışık görüyordum.
' Hadi Blaire, oraya gitmelisin, sonra dinleneceksin, dayan.'
Işığın olduğu yeri artık seçebiliyordum. Tamamen yaklaştığımda burası muhteşemdi! Kocaman bir ormanın içinde çevresi ağaçlarla kaplanmış her renkten çiçekler bulunan cennet gibi bir yer olması o kadar muhteşemdi ki! Doğanın tarifsiz güzelliğine bakarken kendimi kaybetmiştim. Evet gerçekten de kaybetmiştim, çünkü önüme çıkan koca bir dalı görememiş ve çiçeklerin arasına çakılmıştım.
" Blaire!!!"
Yüzümü buuruşturarak kafamı kaldırmaya çalıştım. Anthony o kadar hızla koşuyordu ki bir an o da dal parçasını görmeyecek diye endişelenmeye başlamıştım.
"Aaaa!" Bir çığlıkla gözlerimi kapattım. Üzerime düşen bu ağır yükü kaldırmak gerçekten de çok güçtü. Doğru tahmin ettiniz "Anthony"
" Ihh, bacağım."
Anthony'nin gözlerini açması ile birbirimize baktık. Ona bakmak istemiyordum. Ama yüzü tam karşımda ve üstümde durunca bakmamak elde değildi.
" Bu rüyadan seni asla uyandırmayacağım..."
Anthony hiç tereddüt etmeden dudağıma küçük bir buse koydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)
RomanceTüm hakları saklıdır. " İzin ver bana." " Hayır, Prenses Emily görecek. Gider misiniz buradan! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!" gömleğinden beliren kaslarını ittim. Oysaki burnumuz değecek kadar yakındık. Nefesi ve kokusu içine çekilmeye değer...