"Blaire mi?"
" EMİLY! Ben sana ayrılmamızdan bahsediyorum. Başka konulardan değil."
" Hayır! Bence ayrılmamızın ana konusu Blaire!"
" Hayır, değil. Seni artık sevmiyorum anlasana. Sen de seni sevmeyen bir adamla ömür boyu yaşamak istemezsin."
" Eğer ona deliler gibi aşıksam yaşarım!"
"Yapma Emily hayatın boyunca kendini kandırmaktan vazgeç artık."
" Sen zalimin tekisin! Ben daha bu sabaha kadar seninle evlilik hayalleri kurarken ve her şeyin üstüne sen benim senelerimi boşu boşuna almışken, PEKİ NEDEN...NEDEN SÖYLEMEDİN BU İLİŞKİNİN BAŞTAN BERİ GİTMEYECEĞİNİ!!!"
"Hayır, ilk tanıştığımızda seni seviyordum Emily!!!"
Gittikçe ses tonlarımız artıyordu.
" Hayır Anthony! Bana artık yalan söylemene gerçekten hiç gerek yok. SEN BENİ HİÇBİR ZAMAN SEVMEDİN! ÖNCELİKLE BENCE SEN KENDİNİ BU KONUDA ALDATMA!!! Eğer beni gerçekten çok sevseydin bu ilişkiyi senelerce sadece birkaç öpücükle bırakmazdın!!!"
" Yani illa ki kendini bana verecektin öyle mi! Yani senin bu ilişkinin başından beri tek amacın bu öyle mi!"
Ayrıca gittikçe de kabalaştığımın farkındaydım. Ama Emily'le inadı yüzünden ancak bu şekilde ayrılabilirdik.
Emily birden gözyaşları içerisinde yere yığıldı. Birden telaşlanmıştım. Bu kadar mı kaba davranmıştım ki! Hemen onu tutmaya çalıştım ve yere çömeldim. Gerçekten çok kötü ve bitkin görünüyordu. Hemen onu kucağıma alıp içeriye doğru taşımaya çalıştım.
" Hizmetliler! Hizmetliler!"
Sarayın içine girdiğimde hizmetlilerin çoğu etrafımızda toplanmıştı.
" Prensimiz prenses Emily haniefendimize neler oldu? Hadi yardım getirin. Prensesimizi Bay Anthony'nin kucağından alın ve hemen odasına çıkartın."
Oradan da başka bir hizmetli bağırıyordu.
" Doktoru çağırın. Hemen gelmeli."
Bu telaşın içinden araya girmeye çalıştım.
" Tamam durun! Sakin olun!"
Sonra ise Emily'i kucağımdan kapmaya çalışan hizmetliyi fark ettim.
" Tamam! Emily'i odasına kadar ben çıkarırım. Doktor çağıracak kadar büyük bir mesele yok! Sadece bayıldı. Onu ayıltabilecek bir şeyler getirin yeter."
Hizmetliler her tarafta koşuştururken aralarından geçerek Emily'i üst kata çıkardım. Odasının kapısını açmaya çalışırken birisinin başka bir kapıyı kapatıp koşar adımlarla bize yaklaştığını gördüm. Blaire telaşla:
" Ne oldu?" dedi gözlerimin içine bakarak.
Fakat ben onun gözlerine bakamıyordum. Çünkü bu durumdan o da beni suçlayacak. Bunları Emily'nin hak etmediğini söyleyecekti.
Kapıyı açmama yardım etti ve odaya girdiğimizde Emily'i yatağına bıraktım. Blaire ise üzerini örttü.
Blaire Emily'nin yanına oturarak elini tuttu.
" Benim inatçı kardeşim..."
Blaire çok iyi bir insandı. Ona, kulağımı dolduran her sözüne hayran kalıyordum.
Eğilerek ona arkasından sarıldım. Ve yanağından öptüm.
" Sen nasıl bir şeysin?... Meleğim, güzelliğim. Senden nasıl ayrı kalacağım bilmiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)
RomantizmTüm hakları saklıdır. " İzin ver bana." " Hayır, Prenses Emily görecek. Gider misiniz buradan! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!" gömleğinden beliren kaslarını ittim. Oysaki burnumuz değecek kadar yakındık. Nefesi ve kokusu içine çekilmeye değer...