& 10.Bölüm &

182 17 2
                                    

Merhabalar... Elimden geldiğince her gün yazmaya çalışıyorum. Okuyanları ve takip edenleri çok seviyorum. Fazla uzatmadan herkese iyi okumalar...♥ :)

  " Leydim! Lütfen kalkınız artık."

Beni uykumdan uyandıran da kimdi?

" 5 dakika daha." gözlerimi açmadan yüzümü buruşturdum.

Sessizce homurdanarak tekrar bağırdı:

" Prenses derhal kalkıyorsun. Yapacak bir sürü işimiz var." dedi bu sefer sesi emir verici ve aşırı derecede yüksek çıkmıştı.

Yerimden sıçrayarak, gözlerimi açtım. 

Karşımda orta yaşlı, bakışları kaba duran yani dediğini yaptıran misali, gözlüklerini düzelten, kaşları çatık ayrıca elinde bir yığın sayfa olan bir kadın duruyordu!

Gözlerimi belki hayaldir diye ovuşturdum. Ama işe yaramamıştı.

Yataktan fırladım:

" Sen kimsin ya?" uyumadan önce prensestim ve herkes emrime uyuyordu. Acaba eski hayata mı dönmüştüm?

Ona bu soruyu sorarken elimi psikopatlar gibi ona çevirdim.

Kaşlarını çattı. Elimi hafifçe itti. Sonra yüz hatlarını gerginleştirerek, havalı bir tavırla:

" Ben Madam Carlotta." dedi göğsünü kabartarak.

Gözlerimi devirmek istedim ama yemedi.

" Ben de Blaire. Acaba sorabilir miyim, kimden izin alıp girdiniz ve buraya girme amacınız ne bayan Carlot?"

" Birinci ben bayan Carlot değil madam Carlotta'yım. Seni prenseslik konusunda eğiteceğim Blaire. Zariflik hakkında hiçbir şey bilmediğin ilk izlenimimden çıktı." 

Tam ağzımı açacaktım ki sözümü kesti:

" Şunu da eklemeliyim. Beni Kral Louis görevlendirdi. Unutmayın ki böyle biri olmaya devam edersiniz bu sarayda yaşayamazsınız."

------------------------------------------------------------------------------------

Uzun Bir Süre Sonra:

" Madam Carlotte bu kadar yetmez mi?" dedim dudağımı bükerek. 

" Bu soruyu 7. defa soruyorsun." 

Gözlerimi devirdim. Ama hiçbirinde de cevap alamamıştım. Sadece kaçıncı defa sorduğumu söylüyordu. Oyalanıyordu benimle.

Arkasındaki bir kıza saati sordu.

" Hmm, daha bayağı zamanımız var." dedi bana gülümseyerek.

Saçımı yapan çocuğa dönüp bitip bitmediğini sordu.

Çocuk saçımı tamamlayınca gitti ve madam Carlotte beni aynanın karşısına yerleştirdi.

" Kendini beğendin mi?" 

Ne biçim soruydu bu aşkolssun ben kibirli miyim. Saçma konuşan iç sesime gülümsedim.

Her neyse sonuçta kadın emek vermişti. Elbiseyi seçmemiz uzun sürmüştü. Ama saraya geldiğim elbiseden bile daha şık bir elbise getirtmişti dışarıdan. Bu gecenin çok önemli olacağını o yüzden de en güzelinin ben olmam gerektiğini söyleyip duruyordu. O söyledikçe daha çok meraklanıyor ve heyecanlanıyordum. Ne olacaktı ki acaba?

Elbisem beyazlarla kaplıydı. Göğüsü dekolteliydi ve kenarları taşlarla kaplıydı. Taşların alt tarafından yayılan ince danteller bel kısmında bitiyordu ve bel kısmından sonuna doğru ince uzun devam eden dümdüz müthiş bir beyazlık vardı. Kuyruklu bir abiyeydi. Bel kısmından aşağısın düz beyaz olması ve kuyruklu olması beni inanılmaz uzun ve zarif gösteriyordu.

   Saçlarım salınmıştı ve bukleler halinde tatlı tatlı omuzlarıma düşüyordu.

Makyajım ise ciddi tonlarda yapılmış beni olgun gösteriyordu.

Tam anlamıyla kendimi muhteşem görüyordum. 

" Şimdi de aksesuarlara ihtiyacımız var." dedi madam ve parmağını şıklatarak kıza baktı. Kız dışarıya seslenip elinde aksesuar kutularıyla birkaç kız daha geldi.

Madam kolye ve küpelerden tavsiye ettiklerini söyledi ve sırasıyla aksesuarları üzerime taktırttı.

" Üzerindeki kolye ve küpe takım ve gerçekten çok değerliler. Üzerindekileri taşıman ve onların da seni güzel göstermesini istiyorsan yürümeyi, oturmayı, kalkmaya, zarif konuşmayı ve davranmayı güzel yapmalısın." dedi öneride bulunarak.

Başka aksesuarlar da geldi. Madam küçük bir kutuyu aldı ve açtı. İçinden zarif fakat bir o kadar da değerli taşla süslenmiş bir yüzük çıkardı.

Elimi itinayla aldı ve aynı şekilde parmağıma yerleştirdi.

" Bu şans yüzüğü... Gecenin güzel geçmesinde sana cesaret verecek." dedi gülümseyerek.

Elmas ile süslenmiş ağır bilekliği de taktıktan sonra tamamen hazırdım. 

" Çok güzel oldunuz leydim. Ayrıca hala zamanımız var ve şu oturuş ve yürüyüşlerin üzerinden biraz daha geçelim." 

  'Ahh yine mi!' bakışı attım. Anlamış gibi kaşını kaldırdı. Evet, daha önceden çalıştık. Hatta kafamın üzerine kitap yığını koyarak beni yürütmeye çalışmıştı. Bayağı zaman uğraşmış sonunda başarmıştım neyseki. Bu sefer kitap koyamazdı. Saçım için o kadar emek verilmişti sonuçta. 

  Odamın oturma yerlerinin olduğu bölüme giderek nasıl oturup kalkacağımı, konuşma şeklimi, oturma yerine giderken ki yürüyüşümü her şeyi çalıştırdı. Gülümsememe kadar her şeye karışıyordu resmen. Ama azimli olmalıydım. Çünkü bu bana yüklenen büyük bir sorumluluktu.

   Biz bütün gün uğraşırken neredeyse hava kararmıştı.

Bütün hizmetliler bir yerden bir yere koşuşturuyorlardı sarayda. Hepsini sarayın o su havuzunun bulunduğu yere bakan odamdaki pencereden izliyordum. Odadan çıkmayacaktım. Çünkü daha vakit gelmediğini söylediler. Ayrıca prenses Emily'nin kim olduğunu merak ediyordum. Birazdan ondan çıkmak istemiyordum. Belli ki sürprizleri bizi tanıştırmak olacaktı ya da başka bir şey...

-------------------------------------------------------------------------------------------------

                                             10.Bölüm Sonu...

Umarım beğenmişsinizdir tatlılıklar :D Bu arada yazım hatalarım olabilir affeyleyin lütfen :))

Votelerinizi unutmayın... Hepsi bir yana 10 bölümü de tamamladık okuyanlar lütfen vote versinler sizi çok seviyorum. Ama verilmeyince de moralim bozuluyor. Şu an çok ihtiyacımız var... Duyarlılık gösterirseniz çoook sevinirim...♥ :))

Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin