& 27.Bölüm &

31 3 3
                                    

Arkadaşlar uzun aradan sonra sizlerle tekrar buluşmak beni çok mutlu ediyor :) Bu sene önemli bir senem ve ben ancak 1 ay sonra kendimi toparlayıp yazmaya başladım. Hayaller Ülkesi'nin okuyanları bu kitabı okumaktan bu süre zarfında vazgeçmişlerse çoook özür dilerim herkesi ihmal ettiğim için...Bundan sonra böyle bir yoğunluğun olmamasını dilerim ve haftadan haftaya yazacağıma kanaat getirebilirim. Her neyse İYİ OKUMALAR!

----------------------------------------------------------------------------------------------

Bizi izleyen bir çift göz...

Anthony ellerini kolumdan çekerek başını o gözlere çevirdi. Ben henüz bakamamıştım, bakamıyordum. Bu son tepkinin açıklanabilecek bir yanı yoktu. Sadece gözlerimi yere dikmekten başka bir yapmamıştım da zaten.

Anthony derin bir nefes verdi ve gürültüyle boğazını temizledi.

" Iıımmm..."

" Bayan Blaire ve Bay Anthony?" kulağıma dolan ses meraklı ve biraz tehditkardı, bu erkek sesi...Iıııı tanımıyorum.

Kafamı tanıyamadığım ses tonunun kaynağına doğru çevirdim. Karşımda bit bahçe görevlisi duruyordu.

Hafifçe gülümsedim ve yandan Anthony'e bakış fırlattım. 'Ne yapacağız' diye düşündüğümü tahmin etmesi gerekiyordu.

" Şeyy ya... Biz de bahçede dolanırken Blaire ile karşılaştık da hava su falan. "

" Ya evet... Bugün hava çok güzel değil mi bayım?"

Bahçıvan bize tuhaf tuhaf bakmaya başladı.

" Pekala..." dedi inanmamış gibi bir tavırla. Ya da adam gayet doğal davranıyordu ama ben kendi kendime kuruntu yapmış da olabilirim. Hem ne anlayacaktı ki bahçede karşılaşmış olabilirdik. Anthony benim kollarımı tutuyor olabilirdi, birbirimize çok yaklaşmış olabilirdik, hem de bahçenin en kuytu köşesinde...Bunlar normal şeylerdir zaten....(DEĞİL ASLINDA!)

" Eee, prens Anthony o zaman ben partiye geri döneyim. Mağlum kız kardeşim merak etmiştir." dedim yalandan gülümseyerek. Önünden geçtiğim bahçıvana da selam vererek hızlı ve koşar adımlarla oradan uzaklaştım. Bu yaptığım hafiften bencillik sayılırdı. AMA BAŞKA ÇAREM YOK.

EMİLY'NİN ANLATIMI:

Gözlerim 1 saattir Anthony'i arıyordu. Gerçi 1 saaten fazla olmuştu ama konuklara ayıp olmasın diye yanlarından bir türlü ayrılamıyordum. Acaba neredeydi! Böyle bir günde beni nasıl yalnız bırakabilirdi!!! Konuklarla olan sohbetimi bir an önce sonlardırmam gerektiğini fark ettim.

" Evet, ben de bir gün moda haftasına katılmak istiyorum. Bu aralar Anthony'nin işlerinden dolayı çoğu şeyden geri kalmış hissediyorum. Eee Anthony dedim de ben Anthony'nin yanına gideyim, bayağıdır ortalarda yok değil mi birtanem? Hadi kuzucum sonra görüşürüz, öptüüüüm."

Hızlı hızlı adımlarla davetin verildiği her tarafı aradım. Fakat Anthony yoktu işte yoktu. Telaşla eve doğru gidecekken Blaire'in davetin kutlandığı yere geldiğini fark ettim. Bu kız da ortalarda yoktu. Ama bunu düşünmem umrumda olduğunu kanıtlamazdı zaten. Ona yan bir bakış atıp sarayın içine girdim. Mutfağa vardığımda çevreme bakındım. Ve en sonunda terasa bakan camdan Anthony'nin karanlık silüetinin gördüm. Hemen sarayın arka kapısından çıkarak bahçeye vardım. Yaklaştıkça netleşen Anthony'nin vücudu bir kayaya oturmuş çaresizce yeşil çimenlere dalan bir adamın heykeline benziyordu.

Yanına vardığımda tek elimi omzuna koydum. Ve yanına oturdum.

" Seni bu kadar düşündüren şey nedir sevgilim?" bir süre bekledim ve sorduğum soruya cevap vermeyince tekrar bir soru daha sorma ihtiyacı hissettim.

" Yoksa düğün masraflarımızı nasıl karşılayacağın mı?é dedim gülerek onunla dalga geçmeye ve eski Anthony'nin yerine gelip güldürmeye çalışıyordum.

" Emily...Sus!"

Bir an bu iki kelimenin bir araya gelmesiyle oluşan şok etkisiyle kalakaldım. Kim? Anthony? Bana? Sus? BANA SUS MU DEMİŞTİ?!!

" Anlamadım, büyük ihtimal yanlış duydum değil mi sevgiliciiim?" dedim umudumu takınarak.

" KISA VE NET olan bir şeyi nasıl anlayamıyorsun!"

Sözleri üzerine bir darbe daha almıştım. Artık içimi dökmenin ve açılmanın zamanı gelmişti!

" Anthony! Son zamanlarda benden neden bu kadar uzaksın ve bu kadar hatta bu derecesine kadar soğuk ve sertsin!"

" Seni ilgilendirmeyen her konuya o şapşal burnunu soktuğun için!" Anthony yanımdan bir hışımla kalkıp gitti.

Son 5 dakika içerisinde bunları yaşadığıma ve bunları söyleyenin gerçek Anthony olduğuna kendimi inandırmamaya çalışıyordum. Ellerimi alnımda birleştirdim. Başıma ağrılar girmişti. Anthony'i o kadar çok seviyordum ki. O benim duygularımı hiçbir şey hissetmeden kırıp geçmişti. Sonra da yavaş yavaş bir karaltıya dönüşen Anthony'e baktım. VE ŞİMDİ DE GİTMİŞTİ...

"Neyim olursan ol da hayal kırıklıklarım olma. Orası çok kalabalık, tanıyamam seni."

BÖLÜM SONU...


Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin