Tam öpecekti ki kapı ardına kadar açıldı. Ve duvara vurdu.
" Anthony!!!!! Blaire?!!!!!"
Olamaz Emily'nin sesi, Anthony'nin üzerime yığılmış vücudu, ben ve beyaz havlum!
Eyvah!
Şaşkınca kapıda duran Emily'e baktım. Artık saraydan atılmam an meselesiydi. Tek ben değil sayemde iki ülkenin durumlarını da birbirine düşürecektim. Neden onu itememiştim? Neden bu kadar güçlüydü?
Anthony kendini düzeltmeye çalışarak boğazını temizledi ve doğruldu. Ne diyeceğini bilmiyordu çaresizce bana baktı.
"Siz..!"
" Emily bu tamamen bir talihsizlik."
Hadi bakalım bay prens ne uyduracaksın şimdi.
Emily anlamıyor gibi hırsla baktı.
" Ya demek istediğim göründüğü gibi değil yani."
" Ya evet, filmlerdeki erkekler de eski sevgililerine hep bunu söylerlerdi zaten."
" Eski sevgili mi?"
" Ya o şahsen ben oluyorum. Durun bir dakika rahatınızı bozdum galiba." diyerek hiddetle bağırdı.
İkisini arasına girdim.
" Anthony'nin bir suçu yok."
Anthony'nin önüne geçtim. Tek elimi göğsünün üzerine koydum. Anthony ciddi bir şaşkınlıkla beni izliyordu.
GERÇEKTEN DE NE YAPIYORDUM BEN BÖYLE! NEREYE VARACAKTIK! ATILACAĞIMI BİLE BİLE NEDEN ONU KORUMAYA BAŞLAMIŞTIM!!!
" Ne!" dedi Anthony.
" Evet, dediğim gibi Anthony'i suçlama. Ben...ben üzerine geldim."
" İnanmıyorum....inanmıyorum. Beni bir gün yetimhane kızıyla aldatacağını asla tahmin etmezdim."
Emily'nin gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
Kısa bir süre bize baktı. Sonra ise bir hızla arkasını döndü ve kapıyı kıracakmış gibi kapattı.
" RAHATINIZA BAKIN!!!!!!!!!!" öyle bir bağırmıştı ki neredeyse kulaklarım yerinden fırlayacak, saray yerinden oynayacak gibiydi.
Hala elim Anthony'nin göğsünün üzerindeydi. Elime baktım ve elimi geri çektim. Derin bir nefes verdim ve diğer elimle başımı ağrıyormuşçasına tuttum. Gözlerimi yere diktim.
Anthony arkamda hareketsizce duruyordu. Ne düşündüğünü hissedemiyordum bile.
" Sen...sen ne yaptın"
Elimle 'Dur' işareti yaptım.
" Konuşmak istemiyorum. Lütfen artık bu odadan çık"
Anthony itiraz etmeden sessizce çıktı.
Kendimi duvara dayadım. Emily direk ispiyonlamaya gitmiştir şimdi. Muhafızlar baskına gelmeden bir an önce giyinsem iyi olacaktı. Artık prensesliğim kalmamıştı. Bu yüzden de normal beyaz t-shirt ve okyanus mavisi bir tayt giydim. Yatağa oturdum ve benim için önemli olan eşyaları küçük bir valize koydum. Son olarak günlüğümü yerleştirdim. 5 dakika sonra kapı çaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)
Roman d'amourTüm hakları saklıdır. " İzin ver bana." " Hayır, Prenses Emily görecek. Gider misiniz buradan! Ne yaptığınızı sanıyorsunuz!" gömleğinden beliren kaslarını ittim. Oysaki burnumuz değecek kadar yakındık. Nefesi ve kokusu içine çekilmeye değer...