& 8.Bölüm &

216 21 4
                                    

  Merhabalar, nasıl gidiyorum bilmiyorum. Hiç yorum da göremiyorum açıkçası. Eğer böyle giderse kitabı silmeyi düşünüyorum. Bilgilerinize.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

 Uzun bir yolculuktan sonra durduk birden. Hiç sarayın dış görünüşünü bile görmemiştim. Şoför kapıyı açtığında her şaşırmamın kat ve ötesi şeklinde ağzım açıldı. Burası saray değil daha güzel bir yer....diyemem çünkü adı üstünde saraydı resmen.

Kırmızı bir halı vardı. Oradan geçtim ve ayağımı bastım desenli merdivenlere.

Karşımda gösterişli ve endamıyla bay ve bayan duruyordu. İlk önce onlara baktım. Tam ortada bulunan altın kaplama küçük bir havuz ve ona akan şırıl şırıl suların önünde duruyorlardı.

Tavanlarda mozaiklerle düzenlenmiş desenler duruyordu. Bu betimlemeler bu saray için azdı bile.

Yanımdaki o yetimhanedeki bay bana karşıdakileri gösterdi.

Ben ise kırmızı halıdan yürümeye başladım. 

" Majesteleri, işte kızınız için seçilen bayan." diyerek beni takdim etti.

Ne yani onlar kral ve kraliçeydi. İnanamıyorum! Zarifçe eğildim.

Kraliçe:

" Aferin Leonardo, şimdi bizi üvey kızımızla baş başa bırak." gülümsedi.

Beni belimden sevgiyle tuttu ve kocaman bir kapıyı açtı. Burası kocaman bir salondu. 

Bir yere gidince salonun bir kısmını daha görebiliyordum. Ardı ardına odacıklarla birleştirilmişti. 

Ayrıca bir ayrıntı gözümden kaçmamıştı. Kraliçe bana 'ÜVEY KIZIM' demişti. Artık üvey kızlarıydım onların. Ve ben de bir prensestim artık.

Koltukların gümüşler ve incilerle süslendiği bir köşeye oturduk.

Kraliçe:

" Sen Blaire olmalısın. Çok güzelsin." dedi gözlerini yaşartarak.

Kral:

" Meleğim duygulanma lütfen." diyerek karısına destek oldu.

Kraliçe yanıma oturdu. Sanki o an kraliçe değil anne gibiydi.

" Blaire, tıpkı benim gençliğimi andırıyorsun bana."

Kral:

" Evet fark ettim. Ne kadar da benziyorsun." 

Gülümsedim.

Kraliçe ağlamaya başladı. O sırada hizmetli geldi ve kraliçeye içecek getirdi.

" Yalnız kalmaya ihtiyacım var." dedi krala dönerek. Kral üzgünce giderken bana zor olsa da gülümsedi.

" Seninle tanıştığıma memnun oldum küçük bayan." göz kırptı. Çok iyilerdi. Ama kraliçenin bu halini anlamış değildim. Yani en azından ben olsam sevinirdim. Ama o ağlamıştı. 

Kraliçe:

" Hannah, prensesini yeni odasına götür. İyice dinlensin. Ben de kendime geleceğim."

Sonra bana döndü:

" Akşama senin için çok güzel şeyler olacak." o hayran kaldığım sevgisiyle bir kez daha gülümsedi.

Hannah adındaki hizmetli önümde eğildi ve bana yol verdi.

Önünden geçtim ve beni altın işlemeli merdivenlerden yukarıya çıkardı.

Yukarısı çok büyüktü. Bir sürü odaların kapıları geniş koridorlar vardı.  Gözüme takılan yöne baktım.

Büyük iki koridor ve onları birleştiren ortada büyük bir yuvrlak oluşturan kapılar vardı.

1. koridorun sonunda pembe bir kapı vardı. Diğer koridora baktığımda ise orada da pembe bir kapı vardı sonunda. 

Pembe kapılardan birinin kral ve kraliçenin olma olasılığı yoktu. Hizmetliye sordum:

" Bu iki pembe kapının anlamı ne?"

Diyorken pembe kapının önüne geldik.

" Burası sizin odanız prensesim."

Arkamı döndüm. Ve uzakta olup tam karşımda duran kapıyı zorlansam da gösterdim.

" Orası da diğer prenses Emily'nin odası." dedi gülümseyerek. Eğildi ve gitti.

Daha odamın kapısını açmamıştım. İçimde kocaman bir mutluluk vardı.

Kapıyı açtım ve gözüme müthiş bir güneş ışığı vurdu. O kadar aydınlıktı ki...

Bizim yetimhanede bütün kızların kaldığı büyüklükteki odanın genişliğinden bile daha fazla bir oda şu an karşımda duruyordu ve sadece... sadece bana aitti! Adımımı attım. Yeni dünyaya...

-------------------------------------------------------------------------------------------------

                                                                   8.Bölüm Sonu...

Hayaller Ülkesi (BİTİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin